1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bütçe gene sınıfta kaldı
Bütçe gene sınıfta kaldı

Bütçe gene sınıfta kaldı

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme pratiği henüz ülkemizde yer edinmemiş olduğundan, kadın erkek eşitliği yönünden bütçeler duyarsız veya etkisiz kalmakta.

A+A-

Feminist Atölye - FEMA

[email protected]

 

2017 yılı bütçe görüşmeleri Anayasa’nın 92. Maddesi ve 16/1999 sayılı Bütçenin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Kurallar Yasası çerçevesinde Cumhuriyet Meclisi’nde bu hafta tamamlandı ve 27 milletvekilinin onay vermesi ile de kabul edildi. Muhalefet vekillerinin hemen hemen hepsinin çeşitli bütçe kalemleriyle ilgili söz aldığı ve bütçe ve bütçeye bağlı hükümet politikalarını eleştirdiğine hepimiz şahit olduk. İzlediğimiz ve basından takip edebildiğimiz kadarıyla 2017 yılı bütçesinin sosyal kapsayıcılık yönünden, özelde ise toplumsal cinsiyet eşitliği yönünden yetersiz olduğunu üzülerek tespit etmek zorundayız.

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme (TCDB) pratiği henüz ülkemizde yer edinmemiş olduğundan, kadın erkek eşitliği yönünden bütçeler duyarsız veya etkisiz kalmakta. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme devletin ülkede yaşayanlara sağladığı hizmet ve haklarda kadın ve erkek arasında toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı eşitsizliği gören ve bunu gidermek yönünde devlet kaynaklarını düzenleyen bir bütçe oluşturma yaklaşımıdır. Bu yaklaşım hangi bütçe sistemi seçilirse uygulanabilecek bir yaklaşımdır. TCDB kadınlar için ayrı bir kalem ayrılması ya da kadınlar için farklı bir bütçe yapılması şeklinde algılanmamalıdır. Bununla birlikte, mali yönetimin cinsiyetlerle alakası olmadığı, bütçenin tarafsız bir araç olduğu yanılgısına da kapılmak da yanlış olacaktır.

 TCDB pratiğinin ülkemizde neden eksik olduğuyla ilgili birkaç tespit belirtmek eleştirilerimizin daha geniş bir bağlam içerisinde anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Öncelikle bütçe oluşturma görevini hükümete ve bunu denetleme görevini de yasamaya veren yasalar, bunun siyasi bir görev olduğunun göstergesidir. Bu durumda TCDB pratiğinin oluşturma ve onaylama aşamalarına yerleşebilmesi için kadınların siyasete erişiminin artırılması gerekmektedir. Cumhuriyet Meclisi’ndeki kadınların oranının %8 olduğunu hepimiz biliyoruz. Bununla beraber TCDB için aynı zamanda adilane, yoksulluğu giderici, farklı gelir grupları arasındaki uçurumu daraltıcı bir kaynak dağıtımı da bütçeyi hazırlayanlar tarafından öngörülmelidir. Neticede bütçe bir devletin hizmet, mal ve kaynaklarına kimlerin hangi derecede erişebileceğini belirlemektedir. Bu noktada hükümetin de siyasi önceliklerini gözler önüne serer. Bizim 2017 yılı bütçesinden anladığımız, hükümetin önceliklerinin eşitlik ve kaynakların adilane paylaşımı olmadığıdır.  

TCDBnin neden gerekli olduğunu hala daha tam kavrayamamış veya klasik mali yönetim söylemlerinden sıyrılamamış olanlarımız için çok basit bir örnek vermek istiyoruz: Bakım Hizmetleri. Devletin sosyal politikalarının bir parçası olan bakım hizmetleri (çocuk, yaşlı ya da hasta) bakım hizmetlerinin artırılması veya iyileştirilmesi için devletin ayırdığı mali kaynakları incelediğimizde bunun ne kadar yetersiz olduğu göze çarpıyor. Bunun en temel sebebi, bütçe hazırlanırken toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısından yoksun kişilerce hazırlanmasıdır. Geleneksel ve ataerkil toplumlarda çocuk ve yaşlı bakımını kadınların üstlenmesi, eğer üstlenemiyorsa da çözümünü yine kendilerinin üretmesi gerekmektedir.  Sosyal hizmetlerin bu konuda yeterli ve kaliteli hizmeti sunamaması halinde ise çalışan kadınların çocukların, yaşlıların ya da hastaların bakımı için kendi kazançlarından kaynak aktararak hizmet satın alması sonucunu doğurmaktadır. Bu da uzun vadede gelir gider dengesinde kadının bütçesinde oldukça büyük bir baskı oluşturduğu ve aynı maaşı kazandığı başka bir erkeğe kıyasla yoksulluğa daha yakın olduğu gerçeğini fark etmemizi gerektiriyor.  Bütçeleri hazırlayanlar çoğunlukla bunu sorun etmeyen erkekler olduğu için bunun gibi önemli noktalar bütçe dışında kalıyor. Sorunu kökten çözmese de çözüm yolunda yol kat edilmesini sağlayacak bir araç bizim elimizde mevcut. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’nda öngörülen İçişleri, Eğitim ve Maliye Bakanlığı’nda oluşturulması öngörülen Cinsiyet Odak Noktaları. Cinsiyet Odak Noktalarının oluşturulmamış olması bugün önümüze gelen bütçenin toplumsal cinsiyete duyarlı olmamasının bir sebebi olarak gösterilebilir. Aslında ek bir mali külfet getirmeyecek bir uygulama olan Cinsiyet Odak Noktası uygulaması, mevcut personelin hizmet içi eğitim ile bu konuda görev alarak bakanlık politikalarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesine katkı sağlaması amacını gütmektedir.

Kısacası, 2017 yılı bütçesini hazırlayan UBP-DP azınlık hükümeti ve bu hükümetin icraatlarını destekleyen bağımsız milletvekilleri bizlere bir kez daha eşitliğin ve adaletin öncelikleri arasında olmadığını hatırlattı. 2017 bütçesi, yine sınıfta kaldı!

Tenkide Mormirad: Benim rahmimde olan bitenden size ne?

Sosyal bir ortamda, hele hele de aile ortamında, eğer genç ve evli bir kadınsanız ve çocuğunuz yoksa size sorulacak soru ve açılacak sohbet konusu bellidir: ‘ee? Kaç sene oldu siz evleneli?  – E çocuk yok? Geldi vakti! Çocuk ne zaman?’ İşte o zaman içinizde bin kaplan gücünde bir öfke patlayıverir, ama bunu söze dökemezsiniz. İçinizden ‘feministsin, feminist kal, feministsin, feminist kal (Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı melodisi ile… )’ diye tekrar eder kendinizi sakinleştirmeye çalışırsınız. ‘Eem, yok. Düşünüyoruz bu aralar…’, ‘Eşimle ben yoğun çalışıyoruz da, ehehe, fırsat bulamadık henüz. Ya, işte’ diye bir bocalama. Ne bocalıyorsun halbuki? Belki ben çocuk istemiyorum, belki istiyorum olmuyor, belki olmuyor  hem de istemiyorum zaten. Ondan sonra bütün gün bütün gece bunu kendine dert edinme, sonra da dert edinmiş olmanı yeniden dert edinme. Neredeyse bir psikoz hali yani.

Var arkadaş, evet var benim de üreme organlarım var. Ben de biliyorum o kadarını. Onları ne zaman kullanıp kullanmayacağımdan sana ne yalnız? Onu çözemedim ben! Bir de sürekli ay sen çok stres yapıyorsun, çok çalışıyorsun ondan demeler, onu yeme bunu ye, şu vitamini al, ay istersen bu faaliyeti bırak yoksa olmaz, yaşın geçer… Nedir yani bu kadın illa doğurmalı sarmalı. Doğurmayan kadın başarısızdır sarmalı. Çocuğu olmayan bir kadın görünce direk rahim ve yumurtalıkların olduğu yere odaklanıp orda alarm ışıkları çalmalar! (vallahi her bu muhabbet açıldığında içerden ambulans sireni çalıyor ve ışıklar yanıp sönüyor – bende hissiyat o derece vahim.)

 İşe de yarıyor yani ha, çocuk olmuyor belki ama kadın giderek depresyona giriyor. Yani ben girdim! Bildiğin feminist bir kadın olarak doğurganlığımla ilgili bir sorun olduğunu düşünüyor, ulvi görevimi yerine getiremediğim için kahroluyorum. Tebrik ederim sizi! Sırf bu muhabbetlerden dolayı ‘aman ben ölmeden senin çocuğunu göremeycek miyim?’ diye sürekli soran nenelerden, ‘filancanın kaçıncı torunu oldu sizde daha tık yok, biraz da evde otur gocan görsün seni gızım!’ diye akıl veren anne babalardan kaçar oldum. Yaptırmadığım test kalmadı! Önce müjde, doğurabiliyormuşum. Oh, şükürler olsun! Sayenizde özel hastanelere, laboratuarlara bayağı para akıttım şimdiye kadar, bir de her regl olduğumda gözyaşı…  Bazıları da çok acılı ve nahoş bu testlerin onu da söylemiş olayım. Şimdi, bunların hangisi sizin hayatınızda bir değişiklik yapacak ben onu sormak istiyorum asıl! : ‘Çok pardon ama (yok çok pardon demeyim, ne özür dileycem ki?) benim çocuğumun olup olmaması sizin hayatınızda neyi değiştirecek?’ Vallahi, bu konuyu ilk açana bu soruyu soracam! Sormamak kabahat bugüne kadar. Kadınlar birleşin! Hep birlikte soruyoruz: benim rahmimde olan bitenden SANA NE?

Oh çok iyi geldi.. Evet, evet. Bir soru gelsin, benim de cevabım hazır!


Malumat-ı Nisvan

Uluslararası kanıtlar, kadınların kontrolündeki hane halkı gelir payının artırılmasının, çocukların yararına olacak şekilde harcamanın artırdığını göstermektedir. (Dünya Bankası, 2012)


Mor Kitaplık

mor-kitap.jpg

Derya Şaşman Kaylı, Fatih Şahin – Sosyal Politikanın Cinsiyet Halleri: Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Hizmet

Sosyal politika, insane hakları, sosyal devlet ve sosyal barış ilkeleri temelinde, cinsiyet fark etmeksizin çeşitli ihtiyaçlary karşılamak için oluşturulmalıdır. Ancak günümüz toplumlarında cinsiyet eşitliği konusunda pek çok sorun bulunmaktadır. Bu kitap, toplumsal yaşamdaki cinsiyetlerin, damgalanmadan, ötekileştirilmeden, ayrımcılığa uğramadan yaşayabileceği toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde hazırlanacak sosyal politikanın olanaklarını araştırmak için kaleme alındı.

Toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla; ataerkilik, aile, kadın emeği, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, şiddet, ötekileştirme süreçlerinin iktidar ilişkileri, toplumsal barış, mültecilik döngüsü ve erkeklik inşaaları tartışılarak, Türkiye’de sosyal politikanın cinsiyet halleri, sosyal hizmetin toplumsal cinsiyetle kurduğu ilişki çerçevesinde değerlendirildi.


Biraz da gülelim

karikatur-251216.jpg

Bu haber toplam 4459 defa okunmuştur
Gaile 399. Sayısı

Gaile 399. Sayısı