1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Bütçe, sosyal sigortalar, hangisi öndedir…
Bütçe, sosyal sigortalar, hangisi öndedir…

Bütçe, sosyal sigortalar, hangisi öndedir…

<< Elbette, Nüfus ve Muhaceret tepkisinin haklı nedenleri vardır. Bu da en başta, Toplumsal Varlığın sarsılması endişesidir. Peki, Muhaceret ve günümüzdeki sayım sonuçlarının, her şeyin önüne geçmesini getiren bu ortamı ve yapıyı, bu zihniyetle aşmak ol

A+A-

 

 

<< Elbette, Nüfus  ve Muhaceret tepkisinin haklı nedenleri vardır. Bu da en başta,  Toplumsal Varlığın sarsılması endişesidir. Peki, Muhaceret ve günümüzdeki sayım sonuçlarının, her şeyin önüne geçmesini getiren bu ortamı ve yapıyı, bu zihniyetle aşmak olanaklı mıdır? Hayır.>>

 

Bütçe görüşmeleri yapılmaktadır. Ülkede ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde, bu görüşmelerin çok önemli olması gerekmektedir. Gerek sivil toplum örgütlerinin, gerekse siyasi güçlerin ve düşünürlerin, Bütçe’ye ilgilerinin başka dönemlerden daha fazla olması gerekmektedir. Ama ne acıdır ki zor şartlara karşın, Bütçe’ye ilgi, geçen dönemlerin de gerisine gitmiştir.

Bütçe görüşmeleri nedeni ile hem mevcut yapının her açıdan sorgulamasının yapılması ve çıkış için önermelerin yansıtılması gerekmektedir. Sivil Toplum örgütleri de bu konuda çok hareketli olmalıdır. Ancak maalesef bu konu es geçilmektedir. Şimdi gündemde olan konu Nüfus Sayımıdır.

Bir müddet evvel de Sosyal Sigortalar ile Muhaceret Af’ı yasası tartışmanın odağında idi. Meclis’te uzun süren konuşmalarla, belli bir direnişin gerçekleştiği ve sivil toplum örgütleri ile de her açıdan birleşen bu direnişin sonucunda, Sosyal Sigortalar Yasası ve Muhaceret Yasası   Komiteye sevk edilmiş ve her ikisinin de birlikte ele alınması  kararlaştırılmıştı. Bu çok önemli demokratik bir gelişme idi.

Bu konuda, bazı siyasi güçler olayın yalnız şov kısmı ile yetinmişti. Bazı sivil toplum örgütleri de siyaseti domine ederek, siyasi diyalog ve görüşmelerle meselelerin ele alınmasına karşı çıkmaktaydılar. Nitekim bazı partiler açıktan kamuya ses verdiler. “ Biz Komite Toplantılarına katılmayacağız” diye. Bu mantık, bazılarının hoşuna gitti. Hatta bize de, Komite Toplantılarına katılmama telkinleri geldi. Kimisi buna yenildi. Ancak CTP karar verip, bu toplantılara katıldı. Katılmakla da kalmadı, CTP Genel Başkanı ile birlikte Mağusa Milletvekili Sonay Adem, parti adına Başbakan, Meclis Başkanı ve diğer UBP yetilileri ve  katılan muhalefet partilerinin temsilcileri ile görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerin sonunda, Meclisten TDP’nin ret oyu ile yalnız onu da yazayım, bu ret oyu özlü gerekçelerle olmadı. Aksine yeni düzenlemenin çok hoşa gittiğini de biliyorum. Bu Meclisten geçti. Böylece Ön İzin mekanizmasını dışlayan, ayni zamanda Kaçağı resmen meşru hale döndürecek olan Muhaceret Affı değişti ve genel kabul gören düzenlemeler gerçekleşti.

Ama ne acıdır ki Sosyal Sigortalar için bu oluşmadı. Neden? Çünkü bu gün Bütçe görüşülürken hakim olan zihniyet, buna yol açtı. Bu zihniyette nedir? Nüfus ve Muhaceret konuları Bütçeden de Sosyal Sigortalardan daha önemlidir! Bu anlayış yüzünden toplumsal muhalefet doğru dürüst değişiklik önerileri, ya da siyasi diyalogu kurmadı iktidarla, Sosyal Sigortalar Konusunda. Çünkü sivil Toplumda oluşan bu ön yargıdan ürküldü. Şimdi bu kayıp yüzünden UBP, Komitede var olan çoğunluğuna dayanarak geri sevk edilen yasayı olduğu gibi Komiteden geçirdi. Sosyal Sigortalılara da şu söylenecek.

UBP diyecek ki, merak etmeyin yarın durum düzelince düzeltirim. Muhalefet de diyecek ki, merak etmeyin, iş başına gelince düzeltirim.  Ama kimse yanılmasın, yarın bu Sosyal Sigortalar bu günden daha da kötü olacaktır. Yani durum felakete dönüşecektir. İki yıl sonra görürüz. Üstelik de T.C elciliğin yayınladığı verilere göre, sosyal sigortalarda Ortalama yaş da 36 dır. Yani Sosyal Sigortalıların %11 ‘ini oluşturan 50 yaş ve yakınını gerekçe göstererek, Sosyal Sigortaların 36 olan yaş ortalamasında ki tüm çalışanları, şişte kebap yapacaklar. Hal böyledir . Bunların kabahati kamu görevlisi olmamaları mı?

İşte bakın, Bütçe ve Sosyal Sigortalar; Nüfus Sayımı ve Muhaceretten sonra gelir anlayışı, burada fos çıkmaktadır. Çünkü, “YÜKSEK SİYASET” zemini sayılan bu iki unsur, gerçekte Bütçe ve Sosyal Sigortalar çıkmazını yaratan ekonomik ve siyasi durumun ürettiği sorunlardır. Bunlar birbirinden ayrılmaz.

Elbette, Nüfus  ve Muhaceret tepkisinin haklı nedenleri vardır. Bu da en başta,  Toplumsal Varlığın sarsılması endişesidir. Peki, Muhaceret ve günümüzdeki sayım sonuçlarının, her şeyin önüne geçmesini getiren bu ortamı ve yapıyı, bu zihniyetle aşmak olanaklı mıdır? Hayır. Çünkü esas olan ekonomik bağımlılık ve ekonomik – demokratik- siyasi yapıda var olan sıkıntılar ve sorunlardır. Statükoyu sürekli besleyen bu durumdur. İşte bu esas olarak alınmadığı sürece ve ana konuları, ikinci sıraya aldıkça ve bunları birbirinden koparttıkça, bu konuları bırakın aşmayı, azaltamayacağız bile.

İşte bundan ötürü işin kolayına kaçılmaktadır. Hükümet edenlerin “yaşasın Türkiye “ demesi muhalefet edenlerin de Türkiye’yi suçlaması. Medya ve düşün dünyası da bunlara gerekçe yaratmak veya karşılıklı olarak birbirinin ayağını tutmaktan başka bir konumlanış içine girememektedir. Ülkenin siyasi güçleri, sivil toplum örgütleri, akademisyenleri ve medyası esası, tartışmanın odağına almazsa, yani ekonomiyi ve kendi ayaklarımız üzerinde durma amacını… Bu amaca ulaşmak içinde, ara hedefler olarak, önce biz kendi gelirlerimizle, cari giderlerimizi karşılama hedefine ulaşacağız, Bütçe açığını azaltacak ve ülke ekonomisini büyütecek tedbirleri, sosyal adalet olgusunu önde tutarak,  gerçekleştirme hedefine kilitleneceğiz…. Bunun için bu tedbirlerle birlikte, ayni zamanda ülke siyasi ve demokratik yapısını ,hukuk düzenini ve devlet örgütlenmesini, yaşanmış tüm pratiklerimizin üzerinden, değiştirmeyi gerçekleştireceğim demezse, ileriye gitmek mümkün değildir. Eğer iktidarı muhalefeti, düşün dünyası, siyasi yaşamda öne almazsa bunu ve bu,  durumdan, nasıl çıkılacağına dair kısa, orta vadeli ve uzun vadeli perspektiflerini şekillendirmezse ve bunların tümünü Kıbrıs sorunun çözümü, AB ile ilişkileri nasıl geliştireceği bakışına bağlamazsa, bu ülkeye gerçekten katkı üretilemeyecektir. Olan biten her yıl, usanç veren ayni tartışmaları ve çekişmeleri yaşamak olacaktır.

Bu bakımdan şimdi Bütçe görüşülürken, Sayımı; dün, Sosyal Sigortalar gündemde iken Muhaceret düzenlemesini, her şeyin önüne koyan ve bunların birbiri ile bağını görmeyen ve esasın ekonomik bağımlılık olduğunu ele almayan, her yaklaşım, korktuğunu geliştirmekten başka işe yapmaz.

Bunun için esas ekonomidir ve bağımlılıktır.. Neden bu ele alınmaz? Çünkü ister iş dünyası olsun, isterse emek dünyası olsun, statükonun sürmesi için taşıma suyla yaratılan kaynakların sorgulanmasını ve bitmesini istemez. İşte bu yüzden, Var Oluş endişesi taşıyan bu toplumda iş dünyası, emek dünyasından kes ama bana dokunma;  emek dünyası da, iş dünyasına bak, bana dokunma anlayışındadır.

Sonra ikisi birden bağırır ,“yok oluyoruz” diye . Siz, küçük çıkarlar sarsılmasın diye birbirinizin köküne kezzap suyu dökerken, gerçekte hepsinizi  var eden esas ağacın köküne; yani Kıbrıs Türk Halkının toplumsal ve kurumsal varlığının köküne kezzap suyunu döktüğünüzü görmüyor musunuz?

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1781 defa okunmuştur