Bütçeden Siyasi Partilere Katkı, Cumurbaşkanı’na Örtülü Ödenek…
Bütçe mecliste… Ve anımsatmada fayda var, bütçenin mecliste olması, geçmişte Kıbrıslı Türkleri yöneten BEY’e karşı CTP’nin verdiği siyasi demokratik mücadele sonucudur. Her yılın bütçe görüşmeleri mecliste başladığında, tüm siyasi partilerin sözcülerinin açılış konuşmalarında besmele çeker gibi, CTP’ye teşekkür ederek söze başlaması nerdeyse yerinde olacaktır.
Meclisteki bütçe tartışmaları devam ederken, hafızalarda halen yerini koruyan ve özellikle HP’nin gündeme getirdiği siyasi partilere bütçeden kaynak ayrılmaması konusunda pek bir çıkış yok, kaynak bütçede devam ediyor… Halbuki HP’li Ulaştırma Bakanı o parayı yolların ıslahı ve yapımına kullanmayı da önermişti… Tartışma Cumhurbaşkanlığı’na bütçeden ayrılan örtülü ödeneğe kaydırıldı… Her iki kaynağın da bütçede yer alması doğrudur, yapılan eleştiri ve hatta iptal edilmesi söylemleri de popüliszm, yani halk dalkavukluğudur.
Siyasi partilerin devlet bütçesinden kaynak almaması demek aslında üye aidatlarına ve gerçek/tüzel kişilerin yapacağı bağışlara mahkum edilmesidir. CTP’nin kuruluşundan beri sürdürüğü ciddi ve güvenilir piyangosu ile milletvekillerinin maaşlarından (belediye başkanlarının büyük çoğunluğu ödemiyor) partiye yapılan kesinti de önemli kaynaklardır. Diğer partilerde bu kaynaklar noksan veya yetersizdir. Üyelerden bağış toplamak olası değil, üyelik aidatlarının bile toplanamadığı pratriğin gerçeğidir. Dolayısıyla bağışların kaynağı iş kesimidir; onların da bağışlarının cömertliği, özellikle hükümetteki partilerden bekelentilerinin karşılanması ile orantılıdır. Muhalefetteki partilere bağış yapan gerçek/tüzel kişiler ya ideolojik tercihi nedeniyle karşılık beklemeden yapıyordur ki çok büyük bağışlar olmamaktadır, ya da ileride hükümete gelirlerse dürtüsü sonucudur.
Gerçek/tüzel kişilerden bağış almak sağ partilerin yüksek becerisidir; sol partilerin bu tarakta pek bir bezi olmuyor. Ve Kuzey Kıbrıs gerçeğinde, sağ partilerin bağış alma kaynakları da özellikle ihale ve kumar (casino/bahis) şirketleridir. Dolayısıyla, seçim dönemlerinde casiono/bahis işletmelerini kapatacağını söyleyenler, hükümete gelince sus-pus olabiliyorlar. Ama, halk dalkavukluğu için, siyasi partilere devlet bütçesinden kaynak ayrılmasına da karşı çıkabiliyorlar; nasıl olsa başka bir kaynak söz konusudur. Bu öneriyi yapan siyasi erbabın bir başka çıkışı daha vardı geçmişte; bakanlık bütçesinde kendilerine ayrılan izaz-ikram, kuruluş ve hane halkına yardım kalemlerini kullanmayıp, harcamayıp maliyeye iade etmek… Ama örneğin, partilerine devletten ödenen kaynağı da kullanmayıp, harcamayıp iade etmeyi hiç konuşmadılar… Bu bütçe döneminde siyasi partilere devlet katkısını gündeme getirmemeleri de ayrıca manidardır; hem devletten hem de gerçek/tüzel kişilerden partilerine kaynak alabilmek ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve ardından gelebilecek bir erken genel seçimde etkili ve zengin görselli kampanyalara yapabilmek… Gaileyi, bağış alamayanlar çeksin…
Ve Cumhurbaşlanlığı seçimi var ya, halk dalkavukluğu adına tartışmayı bir başka mecraya, Cumhurbaşkanı’na bütçeden ayrılan örtülü ödeneğinin örtüsünü kaldırma konusuna girildi… Hatta Başbakan Tatar, Cumhurbaşkanlığı adaylığını resmen açıklamadı ama ilk vaadini verdi, cumhurbaşkanı seçilirse örtülü ödeneği Sayıştay denetine açacakmış… Kaç yazar?! Bulutoğluları döneminin LTB hesapları Sayıştay denetimine açılmadı mı?! Bu gibi konularda Sayıştay’ın bir ama tek bir başarı hikayesi mi var?! Ombudsman denetimine açacağını söyleseydi daha inandırıcı olabilirdi ama Omdusman’ın görevindeki başarı hikayeleri fazlasıyla var, şakası da yok; Başbakan “tongaya basmak” istemedi herhalde…
Cumhurbaşkanlığı’nın örtülü ödeneğinin ana misyonu, özellikle istihbari bilgiler toplamak, yurtdışında yabancılarla lobi çalışmaları yürütmektir. Bu çalışmalar ayan-beyan yapılamayacağı gibi, yabancı bir lobi şirketi ile anlaşmak için açık ihale yapmak da doğru olmayacaktır. Hükümetin Cumhurbaşkanı ile siyasi muhalif olması durumlarında, cvumhurbaşkanlığının faaliyetlerine hükümetin maddi ve insan kaynağı konusunda sorun çıkardığı yakın geçmişte yaşanmıştır; örtülü ödenek bu gibi durumlara karşı da Cumhurbaşkanı için bir araçtır. Bu kaynağı cumhurbaşkanının doğru ve dürüst kullanması önemlidir, amacından saptırmadan kullanması önemlidir. Geçmişte Denktaş’ın bu kaynaktan fakir üniversite öğrencilerinin okul kayıt harçları için, sessiz-sedasız, mahremiyet içinde, onurlu şekilde maddi destek yaptığı da söylenmektedir; yapmışsa çok iyi yapmıştır. Dert, örtülü ödeneğin nasıl kullanıldığının bilinmediği ise, örtülü olmayan ödeneklerin de nasıl kullanıldığının bilinmediği vakalar olduğunu inkar edebilecek var mı?! Bakanlığının bütçesinden andek-döndek ile kaynak kullanarak şahsi ev inşa edenler olduğuna dair vakalar gün ışığına çıkarılabildi mi? Dolayısıyla, kötü amaçlı kullanım, ödeneğin örtülü veya örtüsüz olduğundan değil, kişinin kalitesinden dolayıdır…
Siyasi partilere devlet katkısına ve cumhurbaşkanlığının örtüiü ödeneğine aykırı olanlar aslında siyasi rekabette haksız üstünlük sağlamak gayreti içindedir. Siyasi partilere devlet katkısı, siyasi partilerin faaliyetlerini özgür olarak sürdürebilmeleri için, onları çıkar çevrelerine bağımlı ve esir bırakmamak için kaçınılmazdır. Örtülü ödenek de Cumhurbaşkanı’nın görevini etkili olarak yapabilmesi için gereklidir.