Buyurun!
Başta bizzat Kıbrıs sorunun doğrudan taraflarından olmak üzere, daha önce yüzlerce defa duyageldiğimiz bir nevi ‘iyi niyet temennisi’ son olarak dün, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eric Rubin’den geldi.
Adada temaslar yapan Rubin, Washington’un adada gerçek ilerleme olanaklarını göstermeye başlayabilecek güven yaratıcı önlemlerin bulunmasına yardımcı olacağını ifade etti.
Toplumlar arasında güven yaratmak, en az Kıbrıs sorununu çözmek kadar önemli ve gerekli.
Çünkü hepimizin de çok iyi bildiği ‘yaşanmışlıklar’ nedeniyle Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar arasında ciddi anlamda erozyona uğrayan güven duygusunun yeniden tesisi, hem olası bir anlaşmanın ömrünü belirleyecek, hem de gün gele anlaşmaya ulaşamasak da, ada üzerinde gerçek anlamda bir ‘barış’ ortamının tesisi için zemin sağlayacak.
Fakat ne yazık ki bu ihtiyaç, hayatımızda sözden öteye bir anlam bulmuyor.
Toplumlar arasında güven yaratabilme ya da toplumları birbirine yakınlaştırabilme potansiyeline sahip hemen her türlü ‘önlemin’ neler olabileceği, defalarca konuşuldu, tartışıldı.
Ve bir kısmı kağıda dökülüp altına imzalar dahi atıldı.
Ama gelin görün ki bu konuda henüz kayda değer bir adım yok.
Çünkü galiba aslında kimsenin, bu ihtiyacı karşılamak gibi bir niyeti yok.
Çünkü galiba tarafların güven yaratmaktan anladığı, maalesef ‘kendi tarafına’ fayda sağlamak.
Aksi olsaydı, şimdiye kadar bu konuda biraz da olsa ilerleme kaydedilmiş olurdu.
Kıbrıslı Rumlar, ‘güvenmeye ihtiyacı olan tek onlarmışçasına’ bizden bir şeyler beklerken, Kıbrıslı Türkler de aynı şeyi Kıbrıslı Rumlar’dan bekliyor.
Oysa güven sorunu, karşılıklı!
Öncelikle herkesin anlaması ve kabul etmesi gereken de, tam olarak bu!
Bir diğer mesele de tabii ki tarafların bazı şeyleri müzakere masasında koz olarak kullanma hevesi!
‘İleride karşılığında kazanç elde etmek varken şimdi niye bedavaya gitsin ki’???
Böyle de bir anlayış var.
***
Eric Rubin, güven yaratıcı önlemlerin bulunmasına yardımcı olacaklarını söylüyor.
İyi söylüyor, güzel söylüyor da, bizim ihtiyacımız olan önlemleri bulmak değil, bulunan önlemleri hayata geçirmek.
Siyasi iradeye bu konuda ‘yardımcı’ olacak varsa, buyursun!