Buyurun görüşme masasına…
Türkiye Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan altı yıl aradan sonra Yunanistan’a resmi ziyaret yaptı. Bu süre içinde ise Türk-Yunan ilişkileri CB Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz - Benim için artık Mitçotakis diye biri yok” şeklinde açıklamalar dahi yaptığı birçok gerilimli ve didişmeli aşamalardan geçti; taraflar olumlu bir sonuç veya herhangi bir kazanım da elde edemedi..
Şimdi ama bu ziyaretle taraflar yeni bir sayfa açmak, samimi bir işbirliği başlatmak, zor konularda dahi özlü bir diyalog kurmak, her iki taraf için de “Kazan-Kazan” ilkesinin geçerli olacağı işbirliklerini geliştirmek vizyonunu gerçekleştirmek için bir araya geldi; yoksa CB Erdoğan bir sabah ve ansızın değil de önceden programlanmış şekliyle ve hükümetinin üyelerinden birçoğunun da katılımıyla Atina’ya gitmezdi. Bu ziyaret sonunda, taraflar arasında imzalanan "Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi" de tarihi bir belge niteliğindedir.
Türkiye ekonomisi derin bir krizin darboğazındadır. Bunu aşmak için ihracatının yüzde kırktan fazlasını yaptığı AB ülkeleri ile son dönemlerde yaşadığı gerilimli ilişkileri Türkiye’nin “Huzurlu” ilişkilere evirmesi, bağlantılarını sürdürülebilir şekilde geliştirmesi gerekiyor. Bu da Türk-Yunan ilişkilerinin olumlu formatta şekillenmesi ile mümkündür. CB Erdoğan’ın Yunan Başbakanına "Aramızda çözemeyeceğimiz sorunlar yok. Aramızda çözülemeyen sorun yok. Genel tabloya odaklanmak yeterli, denizi geçip derede boğulan olmayalım." demesi bundan kaynaklanıyor. Yunan Başbakanının da "Ülkelerimizi yan yana getirme sorumluluğumuz var." demesi Türk-Yunan ilişkilerinin iki taraf için de “Kazan-Kazan” ilkesinde gelişeceğinin ifadesidir. Ancak, bu ilişkilerin murat edildiği gibi gelişmesinin muhtelif anahtarları vardır; Ege, Lavrioan, azınlıklar, Lozan ve dahi Kıbrıs sorunu…
Erdoğan-Mitçodakis görüşmesi ardından yapılan açıklamalarda bu konulara da değinildi. Kıbrıs sorunu bağlamında Mitçodakis BM Ölçütlerinde çözüme vurgu yaparken Erdoğan adanın gerçekleşebilir ve sürdürülebilir bir çözümden söz etti, BM’nin kürsüsünden dahi söylediği Türk tezini, yani 2-Devletli Çözümü söylemedi. Niye söylemedi? Çünkü biliyor ki Türk tezini benimsemiş hiçbir başka taraf yok, gerçekleşebilecek bir tez değildir ve zaten bu nedenle de kısa süre önce BM’ye ve uluslararası siyasete “Annan Planı döneminde yaptığım gibi yaparım, elimi taşın altına koyarım” demişti. Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözüm süreci o günlerden başlatılmıştı, “Yavaş diplomasi” ile sürdürülmektedir. Boşuna mı BM Genel Sekreteri Guterres Kıbrıs özel temsilcisini atadı?! Hem de uluslararası siyasette iddialı bir ismi, Kolombiya’lı Bayan Maria Cuellar’ı atadı… Türkiye’nin Mart 2024 sonu yapılacak yerel seçimleri sonrasına kadar yeni temsilci ‘Yavaş diplomasi’ yaparak Kıbrıslı liderleri, garantör ülkeleri, AB ilgililerini ziyaret edecek konusuna hakim olacak, edindiği bilgilerle yeni görüşme sürecinin eylem planını, strateji planını çıkaracak ve tarafları BM çatısında görüşmeler yapmak üzere masaya davet edecek… Kaçarı yok, bu masa kurulacak…
Peki, Kıbrıs Türk liderliğini başarısız ve etkisiz şekilde, bir ‘avare dişli’ gibi sürdüren Tatar ne yapacak?! Cuellar’ın atanmasına federal çözümü sorgulamaması şartı ile ve altı aylık bir görev süreci için onay verdiğini söylüyor… BM Genel Sekreterinin neyi sorgulayacağına ve görev süresinin de ne kadar olacağına CB Tatar mı karar veriyor?! Cuellar geldi, beğenmediğiniz konuları açtı, soruları sordu; cevaplamazsınız ve görüşmenin bittiğini söyleyip kalkar çalışma masanıza gidersiniz. Gidebilir misiniz CB Tatar?! Yoksa paşa paşa görüşmeyi sürdürür müsünüz? Evet, paşa paşa görüşme sürer… Cuellar göreve başladı ve yedinci ayda sizinle görüşmek istedi; “Süren doldu, artık görüşmem” mi dersiniz CB Tatar?! Paşa paşa görüşeceksiniz… “Federasyon görüşmek üzere masaya oturmam” demiştiniz; CB Erdoğan “Otur” derse, onu da reddedecek misiniz CB Tatar?! Mümkünü yok…
CB Tatar’a önerimiz olsun… Dünya siyasetine bir baksın; yeniden şekillenmeler var… Orta Doğu ve Doğu Akdeniz yeniden şekilleniyor, Çin-Taiwan şekilleniyor, Rusya-Ukrayna savaşı onların coğrafyasını yeniden şekillendiriyor, Hint yarımadası şekillendiriliyor, Kafkaslarda Abhazya-Osetya- Gürcistan yeniden şekillendiriliyor… Latin Amerika’da Venezüella-Guyana gerilimi başladı; Brezilya ve ABD pozisyon aldı, oralar da şekillenecek… NATO yeniden şekilleniyor; Rusya, Çin, Hindistan ve dahi Brezilya işbirliği şekilleniyor… Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi uyarınca Cebelitarık’tan Hindistan’a kadar olan ve Kuzey Afrika’yı dahil eden bölgede bulunan yirmi üç İslam ülkesinde Amerikan dostu siyasi yönetimler için Amerika iç kargaşa çıkarıp, darbeler yaptırıp bölgeyi yeniden şekillendiriyor. Da Kıbrıs sorunu devam mı edecekti sanırsınız CB Tatar?! Çözülecek ve altmış yıllık tarihi olan bu sorun ulaşılabilir model olan BM Ölçütleri uyarınca çözülecek… BM bunun masasını 2024 baharında kuracak… İşaret fişeğini de CB Erdoğan “Annan Planı döneminde yaptığımı gene yaparım” diyerek atmıştı; fişeğin ışıltısında alanı gören BM Genel Sekreteri de harekat planını yaptı…
Adım adım çözüme… Türkiye’nin Yunanistan ve AB ilişkilerinde ve hatta Türkiye’nin AB üyelik sürecinin tetiklenmesinde ve dahi Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve sürdürülebilir büyümesinde bu çözüm kaçınılmazdır. Buyurun çözüm masasına...