1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Çağlar boyunca Lefkoşa su sistemi
Çağlar boyunca Lefkoşa su sistemi

Çağlar boyunca Lefkoşa su sistemi

Çağlar boyunca Lefkoşa su sistemi

A+A-

Tuncer Bağışkan

Su hayati bir öneme haiz olduğundan, yerleşim birimlerinin çağlar boyunca su kaynaklarının yanlarına kurulmaları bir zorunluluk olarak görülmekteydi. Tüm Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi Kıbrıs’ın da yazları sıcak ve kurak bir iklime sahip olması, ayrıca kentlerdeki nüfusun zamanla daha da artması nedeniyle çevredeki tatlı su kaynaklarından çeşitli şekillerde yararlanma yoluna gidilmiştir.

ROMA, BİZANS VE LÜZİNYAN DÖNEMLERİNDE SU SİSTEMİ
Gereksinim duyulan tatlı sular önceleri pınar, kuyu ve yağmur sularından beslenen yer altı sarnıçlarından sağlanırken, pınar sularının uzak yerlere kanallar ile su kemerleriyle taşınmasına Roma döneminden itibaren başlanmış ve örneklerine Kourion, Ay. Napa, Baf ve Salamis kentlerinde rastlanmıştır. Bunların en güzel olanı, Değirmenlik Baş Pınarı ile Salamis arasında uzanan 23 km uzunluğundaki Salamis su kemerleridir. Salamis’e ulaşan sular önce büyük sarnıçlarda toplanmakta, sonra da kentin belirli yerlerinde bulunan sokak çeşmelerine dağıtılmaktaydı. Salamis su kemerler M.S VI. Yüzyılın son 10 yılında ve M.S  VII. Yüzyılın başında  Başpiskopos Plutarchus, Arcadius I ve İmparator Heraclius (M.S 618 veya 633) tarafından yeni eklenti ve tamiratlarla devrede tutulmuşlar, M.S XIII veya XIV. Yüzyılda ise Lüzinyanlar tarafından restore edilerek yeniden kullanılmışlardır. Su kemerlerinin yanı sıra Lüzinyan dönemine özgü sayısız yeraltı su kemerlerinin yapımı da gerçekleştirilmiştir. Kemerlerin üst başındaki kanallar Fransız belgelerinde “douzils” (ductilia) olarak geçmektedir. 1468 yılı itibariyle Lefkoşa’nın suyunu değişik yerlere taşıyan yeraltı su kanalları saptanmıştır. Ahşap kanalları bulunan bir tanesi Lefkoşa ile Trahonas (Kızılbaş) arasında uzanmaktaydı. Fransız yazar Enlart’a göre, M.S 1468 yılı itibariyle Lefkoşa’nın altında, St. Verredi (Ayia Paraskevi) kulesinden aldığı suyu Misericordia’ya taşıyan su kanalları bulunmaktaydı.
Bu dönemde ayrıca değişik tiplerde taştan yapılan ve sağlam duvarları olan su kemerleri de vardı. Bunlar şeker ve un değirmenlerini çalıştıran suyu taşımak, ya da tarlaları sulamak amacıyla yapılmışlardı. Duvarları sağlam, kemerleri ise basık ya da sivriydi. Su kemerlerinin büyük bir bölümü yeraltında iken, bir bölümü de dere yataklarına enine inşa edilmişlerdi. Mağusa ile Lefkoşa’da bu döneme ait yer altına inşa edilmiş çok büyük su sarnıçları da tespit edilmiştir. Sarnıçlar kesme taşlarla yapılmış olup uzun dikdörtgen planlı ve iki uzun duvarları arasında bir kemer bulunmaktadır. Osmanlı döneminde de kullanılan ve bir tüneli andıran bu sarnıçların en güzel örneklerinden biri Mağusa’da, diğeri ise Lefkoşa Derviş Paşa konağındaki su kuyusunun dibinde saptanmıştır.
Lüzinyan Dönemine ilişkin bilgiler veren Latin yazarlardan Etienne de Lusignan, Chorograffia adlı kitabında, Lefkoşa’ya kent dışından su sağlayan “Piadia” (Pyghadia – kuyular) ile “Aque Dolce” (tatlı su) adlarında iki ana su kaynağından söz etmiştir. Bu sular Lefkoşa’nın içinden geçerken, saray, bahçe, meydan ve diğer yerlerde bulunan çeşmelerin su ihtiyacını karşılamaktaydı. Etienne de Lüzinyan ayrıca bu suların hafif olduğunu, o şekilleriyle hastalara içebilecekleri kadar içirildiğini ve onlara zarar vermediğini belirtmiştir. Lusignan’ın sözünü ettiği su kaynaklarının, Lefkoşa’nın güneyindeki Strovolos ile Makedonitissa manastırının arasında kalan ve Lakadamya ile Deftera köylerine doğru uzanan bölgede yer aldığı ve bu bölgedeki suyun kanallar ile su kemerleri aracılığıyla Lefkoşa’ya akıtıldığı tahmin edilmektedir.

OSMANLI DÖNEMİNDE SU SİSTEMİ
Kıbrıs’ta Osmanlı İdaresi döneminde, halkın yararını gözeten konularda olduğu gibi, şehirlere su getirmenin veya daha doğru bir deyişle eski sistemin ıslahının gerekliliği noktasından hareketle, bu yönde de çalışmalara başlanmıştır. Osmanlı döneminin ilk yılına ait bütçe defterinde, Lefkoşa’nın ihtiyacı olan suyun sağlanması için su kemerleri inşaatına 25800 akçe harcandığı kayıtlıdır.
Lefkoşa’nın su ihtiyacının, kuyular kazılmak suretiyle, yeraltı su kaynaklarından da karşılandığı belgelerde kayıtlıdır. Nitekim Vakıflar İdaresi’ndeki 17 numaralı Şer’i Sicil Defteri’ne Lefkoşa mollası eş-şeyh Ömer’in kaydettiği 28 Şabân 1159 (14.9.1746) tarih ve 106 numaralı karar ilamında, Kıbrıs Muhassılı tarafından Lefkoşa kazasına bağlı İncirli karyesi sınırında ve Ayasofya ile Ömeriye camileri yanında beş adet su kuyusu kazılması için Seyid Ağa’nın görevlendirildiği ve daha sonra kazılan kuyulardan suyolcuları el-hâc Ali, Hasan ve Ahmed’in yaptıkları ölçümde kırk masura su elde edildiği bildirilmektedir. Yine ayni Şer’i Sicil Defteri’nin 6 Ramazan 1159 (22.9.1746) tarihli 107. kaydında ise, beş adet kuyudan elde edilecek olan 40 masura suyun 20 masurasının Korkut Efendi mahallesindeki Beylik Ağa çeşmesine, kalan 20 masura suyun ise Ayasofya ile Ömeriye (Ömerge) camileri meydanına verileceği belirtilmektedir.
Günümüze gelen belgeler ile kalıntılara dayanarak Lefkoşa ‘Arabahmet Paşa’ ile ‘Silahtar Paşa/Silihtar’ su kemerleri, Mağusa Cafer Paşa su kemerleri, Lefke su kemerleri, Lapta su kemerleri, Baf Sancak Beyi Mehmet Bey Ebubekir su kemerleri, Larnaka Bekir Paşa su kemerleri ve Ornuta Arif Paşa su kemerleri’nin Osmanlı döneminde yapıldıkları anlaşılmaktadır. Zeytinlik (Temros), Lapta ve Karava’da (Alsancak) Osmanlı dönemine ait olduğuna inanılan köprülü su kemerleri ile değirmenler de bulunduğu kaydedilmektedir. Bunların yanı sıra Elhaç Ali Efendi bin Ebubekir Efendi de Lefke’ye kemerlerle su getirmiştir. Lefke’deki bu kemerlerin büyük bir kısmı harap durumda olmasına karşın, su vakfına ait olan kanal ve kemerlerin bazıları kullanılabilir durumdadır. Özellikle şehrin aşağı kesiminde 1892 tarihli eski değirmeni çalıştıran su kanalının topografyaya uygun olarak yapılan on gözlü kemerleri bugün bile dikkat çekicidir.
Lüzinyan,Venedik, Osmanlı ve İngiliz Sömürge dönemlerinde Lefkoşa’nın yukarda da belirtildiği gibi iki ayrı su kaynağı vardı. Altlarındaki tünellerle (lağımlarla) birbirleriyle bağlantılı olan sıra kuyular, kaynak suyunu taşıyan kanallar ve su kemerleriyle çalışan bu su sistemi, Osmanlı dönemindeki yapımcılarından dolayı “Arap Ahmet Suyu” ile “Silahtar (Silihtar) Suyu” adlarıyla bilinmekteydi. Bunların güzergâhlarının planın ise Topkapı Sarayı arşivinde bulunmaktadır.

ARABAHMET SUYU
Tahminen 1584-1587 yılları arasında Kıbrıs’ta Mir-i Miran (Beylerbeyi/vali/muhassıl) olarak görev yaptığı kabul edilen Arap Ahmet Paşa’nın, Lefkoşa dışındaki suyu kente taşımak için gerekli harcamaları kendi cebinden karşıladığı, yerli ve yabancı tarihçiler tarafından ortaya konmuş bulunmaktadır. Arabahmet Paşa öncelikle Tahtakale yolunda 2400 künkten (su borusundan) akan su tünellerinin tamiri için 3000 akçe tutarında bir vakıf kurmuştur. Yine daha önce Evkaf mütevellisi olan Süleyman Subaşı, 1594 yılında Tahte’l-Kale (kale altı) yolundaki Arap Ahmet Paşa’ya ait Hazreti Ömer su kanallarını mimar Zeynel bin Ali Reis’e tamir ettirmiş, bu nedenle de Arabahmet su kemerlerinin tamir veya inşaatının da bu kişi tarafından yapılmış olabileceği öne sürülmüştür.
Kanlıdere’nin batı kenarındaki Arabahmet Suyu’nun ana su kaynağı, Lefkoşa’nın 4 km (2 ½
mil) güneyinde ve Strovolos’un 1.2 km (¾ mil) güneybatısında bulunmaktaydı. İngiliz Sömürge Dönemi’ne ait bir raporda, Arap Ahmet Paşa su kemerleri sisteminin toplam 248 kuyuyla çalıştığı ve bunların 64’ünün Selimiye Cami Vakfı’na ait olduğu kayıtlıdır. Lakadamya ile Deftera köyleri arasında kalan Kanlıdere’nin batı kenarını izleyen sıra kuyulardan sağlanan sular, üzerinde yıkık bir değirmen bulunan Baf Kapısı yanındaki Tripoli (Değirmen) burcundan surlarla çevrili Lefkoşa’ya giriş yapmaktaydı. Surlar boyunca güneye devam ederek D’avila (Kara İsmail) burcuna ulaşan su kemerleri kent çeşmelerini beslemekte, sonra da Bayraktar Burcu üzerinde bulunan Bayraktar Cami avlusundaki su sarnıcına suyunu akıtmaktaydı. 1926 yılı itibariyle bu su kemerlerinin son bölümü Baf Kapısı’nın hemen dışındaydı. Ancak su kemerlerinin işlevlerini su borularına devrettiği 1933 yılından sonra devre dışı kalmışlar, bu nedenle de zaman sürecinde ortadan kaldırılmışlardır.
Şimdilerde Storovolos’taki Agiou Andronikou sokağında bulunan ve Cikko Medoşu’ndaki Cikko Manastırına ait olan eski Arhangelos su kemerleri, bölgedeki eski un değirmeninin çarkını döndürmek amacıyla yapıldığı, suyunu ise yeraltından lağımlarla gelen Arabahmet su sisteminden sağladığı tahmin edilmektedir. Deftera’dan başlayan kemerlerin Strovolos üzerinden geçerek Lefkoşa’daki Baf Kapısına kadar uzandığı anlatılmaktadır.

SİLAHTAR (SİLİHDAR) SUYU
Lefkoşa’nın ikinci su kaynağı “Silihtar” (“Silâhtar”) adlarıyla bilinmektedir. Bu vakfın 1801-1803 yılları arasında Kıbrıs muhassılı (valisi) olduğu iddia edilen Silahtar Hacı Hüseyin Ağa tarafından kurulduğu öne sürülmüştür. Ancak 1801-1803 yılları arasında Kıbrıs muhassılının Silahtar Mehmet Paşa, 1805-1809 yılları arasında ise Silahtar Hacı Hüseyin Ağa olduğu bilindiğinden, öne sürülen iddianın tartışmalı olduğu izlenimi edinilmektedir. Silahtar Suyu ile ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir vakıf kaydına rastlanmamıştır. Buna karşın Lefkoşa Silihtar mahallesinin eski çeşmesine ait mermer yazıtta,  bu çeşmenin 1211 H (1796/97) yılında Kıbrıs Muhassılı Silahtar Mustafa Ağa tarafından hayır amacıyla yaptırıldığı kayıtlıdır.
Şimdilerde tamamen kurumuş olan Silihtar su kaynağı Lefkoşa’nın yaklaşık 1 mil (1.6 km) kadar güneyindeki Cikko Manastırı Medoşu ile Ayii Omoloyitadhes bölgeleri arasında yer almaktaydı. Buradaki sıra kuyular, Arabahmet sıra kuyularına paralel olarak uzanmaktaydı. Vakıf kayıtlarında Silahtar sıra kuyularının bir bölümünün adı “Yeni Cami Suyu” olarak geçmektedir. 1894 yılı itibariyle Yenicami suyolunun tamir edildiği ve suyunu Silahtar Ağa suyundan aldığı kayıtlıdır. Silahtar suyu Kıbrıs Cumhuriyeti Genel Hastanesi’nin yanında bulunan Kanlı Dere köprüsüne ulaşmakta, sonra surlar boyunca uzanıp önce Girne Kapısı ve daha sonra Mağusa Kapısı’na ulaşırken, kent içindeki sokak (mahalle) çeşmelerinin yarısının su ihtiyacını da karşılamaktaydı. Bu su kent çeşmelerini besledikten sonra Başpiskoposluğun sarnıçlarında son bulmaktaydı. Başpiskoposluğa bağlı kız okulu, Yüksek İlahiyat Okulu ve St. John Katedral Kilisesi’nin avlusu ile buradaki ekili yürüyüş alanlarının su gereksinimleri bu sudan karşılanmaktaydı.
Silihtar suyunun Küçükkaymaklı’ya ilk kez 1229 H (1813/14) yılında su kemerleri ve akarlar aracılığıyla taşındığı Küçükkaymaklılı Hamit Mustafa Özmen’in kayıtlarında yer alırken, sözü edilen su kemerlerinin 1928 yılı itibariyle ayakta olduğu bilgileri de edinilmektedir. 1923 yılında Küçükkaymaklı’daki su sisteminde ıslahat yapılmasıyla arklar ile su tekneleri devre dışı bırakılmış, bunların yerini demir künkler (borular) ile köydeki Dimitrianos Kilisesi’nin karşısına yapılan bir su haznesi almıştır. Şimdilerde bu su kemerleri ile su haznesinin izi bile kalmamış olmasına karşın, şu anda Mağusa Kapısı civarındaki Perseos sokağında bulunan bazı kısımları günümüze kadar gelmiştir. Bunlar UNOPS’un mali katkılarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti Eski Eserler Dairesi tarafından restore edilmiş, ışıklandırılmış ve çevresi yeşil alan olarak düzenlenmiştir.

OSMANLI İLE İNGİLİZ SÖMÜRGE DÖNEMLERİNDE LEFKOŞA GERİZLERİ VE SOKAK ÇEŞMELERİ
Osmanlı dönemi boyunca vakıf olan suların idaresi, vakfiye şartlarına bağlı olarak Vakıf Mütevellileri, Galleharları veya Evkaf İdaresi tarafından yürütülürdü. O dönemde Lefkoşa’nın mahalle, meydan ve sokaklarında belirli gün ve saatlerde suları akan çeşmeler vardı. İnsanların su ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sokak veya mahalle çeşmelerinden akıtılan sular mahalle sakinlerinin sayılırdı. Suyun dağıtılması anlamına gelen taksimat sistemi, akıtılan suyun miktarına göre lüle, kamış, masura (masure), çuvaldız ve hilal adlarını taşımaktaydı. 1 lüle dakikada 36 litre suya, 1 kamış dakikada 9 litre suya, 1 masura dakikada 4,5 litre suya, 1 çuvaldız dakikada 1,125 litre suya ve 1 hilal ise dakikada 0,5625 litre suya eşitti. Hali vakti yerinde olan mahalle sakinleri, mahallelerin belirli yerlerine inşa edilen ve geriz (taksimat) adıyla bilinen sisteme borularla bağlanırlardı. Bu nedenle talep edilen suyun saati ile miktarı orasında su vakıflarına yıllık bir ücret ödenirdi.  Ayrıca Lefkoşa’nın belirli mahallelerinde altıgen gövdeli ve kubbe üst örtülü su dağıtım merkezleri de vardı. Bunlar Lefkoşa’ya ulaşan suyun nöbet sistemine göre mahallelere yönlendirilmesi amacıyla inşa edilmişlerdi. Saptayabildiğimiz kadarıyla İngiliz Sömürge Döneminde inşa edilen bu yapılardan sadece Ayasofya ilkokulu bahçesi, Leoforos Vyronos caddesi ve Aghalma Solomou meydanında olanlar günümüze kadar gelebilmişlerdir.   
1878 yılına kadar su vakıflarının sorumlu olduğu su sistemi, İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından önce Vali adına Evkaf Delegesi başkanlığındaki Hükümet, Evkaf ve Belediye temsilcilerinden oluşan 6 kişilik Su Komisyonuna bağlanmış, kısa bir süre sonra da bu yetki Lefkoşa Belediyesi’ne devredilmiştir. Lefkoşa’daki su imtiyazlarının Vakıflar’ın elinden alınması üzerine konu 1878/79 yılında yargıya havale edilmiş olmasına karşın, yargı süreci diğer davalarla birlikte uzadıkça uzamış, 1916 yılında ise suların idaresi temelli olarak Lefkoşa Belediyesi’ne kalmıştır. Bu nedenle uzun süre sürüncemede kalan konular için kullanılan “Evkaf’ın su meselesine benzedi” deyimi ortaya çıkmıştır. 1878-1879 yılları itibariyle Arabahmet ile Silihtar sularının Lefkoşa’daki hangi cami veya sokak çeşmesinden ne miktarda aktığı ve bunlara kaç para ödendiği resmi kayıtlarda yer almaktadır. Yine 1882-1883 yılı itibariyle, Vakıf sularının akıtıldığı mahalle, sokak ve haneler de resmi kayıtlarda yer almaktadır. XX. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde bu sular, Genel Hastane’nin yanındaki Kanlıdere’ye kanallar, kuyular ve kemerlerle ulaşır, sonra da Lefkoşa’nın su gereksiniminin karşılanması amacıyla mahalle çeşmelerine yönelirdi. Mahalle çeşmelerinden şu veya bu nedenlerle su tenekelerini dolduramayanlar, su ihtiyaçlarını arabalarla su satan suculardan karşılarlardı. 1933 yılından sonra suların metalik künklerle taşınıp akıtılması sonucu Arabahmet ile Silahtar su sistemleri işlevlerini yitirmişlerdir.

Bu haber toplam 5576 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 102. Sayısı

Adres Kıbrıs 102. Sayısı