Çağlayan Mahallesinin Uzak ve Yakın Geçmişi (5)
Saffet Anibal önceleri Lefkoşa’da bisikletle, daha sonraki yıllarda ise el arabasıyla sandviç ve kola satmaktaydı.
Tuncer Bağışkan
8.4 Saffet Anibal Restoran
Saffet Anibal önceleri Lefkoşa’da bisikletle, daha sonraki yıllarda ise el arabasıyla sandviç ve kola satmaktaydı. Memduh Ener Hoca’nın anlattığında göre, 1958 yılından hemen önce eski Londra Pastanesi karşındaki Çağlayan Çocuk Bahçesi’nin kuzeybatı köşesine bir mangal ve 2 de sandalye koyarak gelip geçenlere ayakta yemeleri için şiş kebabı servisi yaparmış. Bu arada 1952 yılında kurulan Gençlik Gücü Kulübünde futbol oynarken, devre aralarında kola sattığı ve devre arasından sonra maça devam ettiği de anlatılmaktadır. 1960 yılında ilk dükkânını kışlık Zafer Sineması’nın karşısına açmıştı. İlkin burada sandviç, tost ve çorba yaparken, 1962 yılı sonrasında kebap ile döner de yapmaya başlar. O sırada kendisine Zekai Veli Deran yardımcı olmaktaydı. Kış aylarında müşterisi çoktu. Ancak kışlık Zafer Sineması’nın kapalı olduğu yaz aylarında dükkânı çalışmadığından, Çağlayan’daki yazlık sinemaların yanında bir yer bulması gerekmişti. Bu nedenle Enver’in Kahvehanesi ile Şamişici Yusuf Ömer’in dükkânı civarında bulunan bir dükkâna taşınır. Ancak daha sonraki yıllarda, geçici olarak kullandığı Londra Pastanesinin karşı köşesinin gerisinde bulunan hendeğe yazlık bir restoran yapar. İlerleyen yıllarda binaya eklentiler yapmak suretiyle bugünkü Restoran da ortaya çıkmış olur.
8.5 Çulluk
Hikmet Afif Mapolar’ın oğlu olan San Mapolar 1973 yılından itibaren şimdiki Resa Budak Pastanesi ile Şamişici Yusuf Ömer’in dükkânlarının arasına ızgara tavuk yapan ve Çulluk adını verdiği dükkânı çalıştırmaya başlamıştı. O yıllarda dükkanda kardeşi Regü Mapolar’ı da sürekli olarak görmekteydim. Tavuklar, karınlarına defne dalı konduktan sonra ızgara yapıldığından, Lefkoşa’da yapılan benzerlerinden daha lezzetliydi. Müşterisi çok olduğundan, oraya her gidişimde uzun bir kuyrukta sıramın gelmesini beklemem gerekmekteydi.
9. KAHVEHANELER
9.1 Enver’in Kahvesi
Lefkoşa’nın tarihi surlarına 1931 yılından hemen sonra açılan ve Çağlayan adıyla bilinen geçidin hemen güneyinde yer alan Enver’in kahvehanesi, Lefkoşalıların en sık ziyaret ettikleri kahvehaneler arasında yer almaktaydı. Özellikle ayran ve nargilesiyle ünlü olduğundan “Nargileciler Kahvehanesi” adıyla da bilinmekteydi. Müşteriler hem kahvehanenin önüne, hem de Londra Pastanesi’ne kadar uzanan geçidin doğusundaki yaya kaldırımına sıralanan hasır sandalyelere otururlardı. Kışta 70 - 80 kişi olan müşteri sayısı, yaz aylarında 200-300’ü bulmaktaydı. Özellikle Bayram ile diğer tatil günlerinde köylerden gelenlerle bu sayı ikiye katlanmaktaydı.
9.2 Veli’nin Kahvesi (Bardağın Kahvesi)
Enver’in kahvehanesinin batısındaki köşesinde Yer almaktaydı. Boyacılara ait olduğu kaydedilen bu bina ilkin kahvehane olarak Limasollu Veli’ye, sonra da futbolcu Bardak’a kiralanmıştı. Ayrı ayrı zamanlarda ‘Veli’nin Kahvehanesi” ve “Bardağ’ın kahvesi” adlarıyla bilinmekteydi. Kahvehanenin sandalyeleri Çağlayan Geçidi’nin batısındaki Şakir’in bahçesine kadar uzanan yaya kaldırımına dizilmekteydi. O sıralarda Veli’nin Halk Sinemasını da işletildiği ve sinemanın kapanmasından sonra kahvehaneye geldiği anlatılmaktadır.
9.3 Halide’nin Kahvesi
Hisar üstündeki ‘Kaymaklı Geçidi’ ile ‘Yeni Kapı Geçidi’ adlarıyla bilinen geçidin karşısında yer alan ve ‘Halide’nin kahvesi’ adıyla ünlenen kahvehane önceleri bir Rum’a aitti. Ancak 1936 yılında sn. Süheyla Çıraklı’nın eniştesi olan ‘Mağusalı Abdurahman’ tarafından sözü edilen Rum’dan satın alınarak kahvehane olarak kullanılmaya devam etmiştir. Abdurahman bey o sıralarda Abdullah Parla Sokağı’nın güneyinde ‘handaga’ olarak bilinen çukur alanda yaptırdığı konutta oturmaktaydı. Ancak Yeni Kapı’da çalıştırdığı kahvehaneyi 1957 yılından çok önce Kasap Aynalı’ya sattıktan sonra yoğurtçuluğa başlamıştı. Kasap Aynalı’nın bu kahvehaneyi sadece Rum kahvecilere kiraladığı bilgileri edinilmektedir. Nihayet, II’inci dünya savaşı sonrasında kahvehanelerini Deveciler Sokağı’nda çalıştırmaya başlayan Eylenceli Mehmet Ali Şahin ile karısı Halide Edip Türegin 1957 yılında bu kahvehaneyi kiralarlar. 1959 yılına kadar “Mehmet Ali Şahin Kahvesi” adıyla bilinmekteydi. O sırada Halide hanım ocağın başında kahveleri hazırlarken, Mehmet Ali Şahin ise pişen kahveleri müşterilere dağıtmaktaydı. Kahvehaneye gelen müşteriler hem dükkânda, hem dükkânın kapısı önünde, hem de dükkanın karşısındaki hisarın yaya kaldırımına sıralanan hasır sandalyelere otururlardı. Burası Yenicami ile Çağlayan mahallesi erkeklerinin belli başlı durak yerlerinden biriydi. Ancak 1959 yılında Mehmet Ali Şahin’in, kahvehaneye müşteri olarak gelen ve kendi aralarında bıçaklarla kavgaya tutuşan Çingeneleri ayırmak için aralarına girdiği bir sırada bıçaklanarak öldürülmesinden sonra kahvehane eşi Halide Edip Türegin tarafından tek başına çalıştırılmaya başlanır. O günden sonra da kahvehanenin eski tabelası yerinden sökülür. Bu kahvehane halk arasında genellikle “Halide’nin kahvesi” adıyla bilindiği gibi, ilk dönemlerde “Çinganeler/Gurbetler Kahvesi” ile “Gannavuriciler Kahvesi” adlarıyla da bilinmekteydi. O sıralarda Gurbetler, Lefkoşa’nın Eğlence yolunun başında bulunan eski Osmanlı mezarlığına çadırlarını kurmuşlar, ilerleyen yıllarda ise önce Çağlayan’daki hisarın altına, daha sonra ise Küçükkaymaklı ile Çağlayan sınırına kurdukları çadırlara yerleşmişlerdi. Gurbetlerin Küçükkaymaklı’ya taşınmalarından sonra kahvehaneye gelmez oldukları da anlatılmaktadır.
Kahvehane 1995 – 2000 yılları arasında Fırıncı Halil tarafından çalıştırıldıktan sonra tamamen kapatıldığı bilgileri edinilmektedir.
10. ŞAMİŞİCİLER
Çağlayan Çocuk bahçesinin güney üst başındaki İstanbul sokak No. 32 numara ile Reşadiye Sokak no. 57 numarada bulunan iki şamişici Lefkoşa’nın önemli simaları arasında yer almaktaydı.
Şamişici Ömerağa’nın oğlu ve tüm Şamişicilerin piri sayılan Garip Usta’nın torunu olan Şamişici Yusuf Ömer, İstanbul Sokağı No.32’de şamişicilik mesleğini icra etmekteydi. 1974 yılından önce Girne Kapısı’nda küçük bir arabayla şamişi ve kahvaltı satarken, 1974 – 1995 yılları arasında İstanbul sokağındaki evde şamişi, kahvaltı, bulgur köftesi yapıp satmayı sürdürmüştür. Şu anda ayakta duran bu dükkanın zemini, anımsadığım kadarıyla sokak seviyesinin çok altındaydı. 1970’li yıllarda şamişi aldığım bu dükkânın girişinde çok büyük mermer bir banko vardı. Yağladığı hamuru döndüre döndüre burada açtıktan sonra arasına irmik helvası koyar, sonra da yufkayı keserek parçalara ayırırdı. Hazırlanan şamişiler derin yağda kavrulup bir ince kağıda konduktan sonra üzerlerine pudra şekeri ekelenirdi. Bu mesleğin halen Şamişici Yusuf Ömer usta’nın oğlu olan Mehmet Yusuf Özyücekök ile eşi Sezgin hanımla birlikte sürdürdüğü bilgimize getirilmiştir.
Şamişici Süleyman Dede ise Reşadiye Sokağındaki 57 numaralı evde oturmaktaydı. Esmer tenli olan Süleyman dede yaptığı şamişileri sadece evinde ve Kaymaklı yolu üzerindeki Larda’nın yanında satmaktaydı. Şamişicilik yapmasının yanı sıra, el ve ayak çıkıklarında da uzmandı. Bir kaza sonucu bileğimin çıktığı 1950’li yılların ortalarında babamın beni evine götürdüğünü, yağ ile bileğimi ovduktan sonra çıkın kemikleri yerine koyduğunu ve beyaz renkli bir bant ile sardıktan kısa bir süre sonra bileğimin iyileştiğini anımsarım.
11. BENZİN İSTASYONLARI
1950’li yıllar ile 1960’lı yılların ilk çeyreğinde Yeni Kapıyla bağlantılı olması itibarıyla çok hareketli olan Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesi üzerine iki benzin istasyonu açılmıştı. 1958 yılında eş zamanlı olarak açıldığı anlaşılan Shell benzin istasyonu Halil Zülhayır tarafından Mobil benzin istasyonu ise Fikri Macila tarafından çalıştırılmaktaydı. Mobil benzin istasyonunu çalıştıran Fikri Macila, ayni zamanda 1970 yılında ‘evladiyelik’ olarak tanımlanabilen Ariston marka gaz ocağı ile buzdolaplarının Lefkoşa’nın Türk kesimindeki bayiliğini de yapmaktaydı. Bu iki istasyon değişik markalar altında da olsa bu gün bile faaliyetlerini sürdürmektedir.
12. KULÜPLER
Bugüne kadar mahallede iki ayrı kulübün faaliyet gösterdiği belirlemesinde bulunulmuştur. 1930 yılında “Lefkoşa Türk Spor Kulübü” adıyla kurulan kulüp, 1952 yılından önce Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesindeki 16 – 16A numaralı eski evde faaliyet göstermekteydi. Ancak 1952 yılında evin üst katı yıkılıp birinci katın üzerine şimdiki iki katlı bina yapılacağından, burası kulüp tarafından tahliye edilmiştir.
Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesi üzerindeki ikinci kulübün Lokali Gençlik Gücü’ne aitti. 1952 yılında kurulan kulüp, değişik binaları lokal olarak kullandıktan sonra, 1969 yılından önce cadde üzerindeki 21 numaralı konutu Lokal olarak kullanmaya başlar. Şimdiki Çağlayan hendeğinde bulunan kulüp lokalinin projesi Vasfi Öz tarafından hazırlanır. İnşaatı 1979 yılında tamamlanan kulübün açılış töreni 7.12.1969 tarihinde gerçekleştirilir.
13. ÇOCUK ESİRGEME KURUMU ESKİ KREŞ / GÜNDÜZ BAKIM EVİ
Çağlayan Çocuk Bahçesi’nin gerisindeki Loredano (Cevizli – Derviş) Burcu üzerinde bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu’nun finansmanıyla inşa edilen Kreş binası, çalışan annelerin çocuklarının gündüz bakımlarını yapan eğitsel bir merkez olarak zihinlerde yer etmiştir.
Bu arada önce Kıbrıs Türk Çocuk Esirgeme Kurumu’nun tarihi geçmişine bakmamız gerekiyor. Kurum, 13 Haziran, 1968 Perşembe günü kurulmuş olup, kuruluş haberi ayni tarihli Akın gazetesinde şu şekilde yer almıştır: “Kıbrıs Türk Çocuk Esirgeme Kurumu bu sabah kuruldu. 7 kişilik bir Yönetim Kurulu seçildi. Bugün adanın bütün ilçelerinden gelen 21 kurucu üyenin, Cumhurbaşkan Muavinliğinde ve Dr. Küçük’ün başkanlığında sabah saat 10.00’da yaptıkları bir toplantıda Kıbrıs Türk Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuştur. Kurum en kısa zamanda bütün ada ölçüsünde faaliyete geçecektir. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumundan yardım ve destek görecek olan Kıbrıs Türk Çocuk Esirgeme Kurumunun Yönetim Kuruluna seçilenler şunlardır: Ahmet Sami (Başkan), Türkan Aziz (Asbaşkan), Hatice Tahsin (Sekreter), Ali Vasıf (Veznedar), Fuat Sami, Neriman Görgün ve Dr. Ziyat Hakkı da faal üyeliğe seçilmişlerdir.”
Planlama ve İnşaat Dairesi Mimar ve Mühendislerinin tasarımı olan kreş binanın temel atma töreni 15.1.1971 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Proje Müteahhit’i Fahri Arabacıoğlu, Mimarı Tuna Veysi, Ayer Kâşif ve Erbil Güman, İnşaat Mühendisi Özdemir Sennaroğlu ve Kurum’un o sırada başkanı ise Fuat Sami idi. (Fuat Sami’nin vefatından sonra yerine Necati Münür Ertegün, ondan sonra da Türkân Aziz getirilmiştir. 2016 yılı itibarıyla Kurumun başkanlık görevini sn. Ayşe Coşar’ın sürdürdüğü bilgileri edilmektedir.)
Kısa sürede tamamlanan Kreş binası inşaatı, 14 Haziran, 1972 tarihinde “Çocuk Esirgeme Kurumu Kreş / Gündüz Bakım Evi” adıyla hizmete girer. Zamanın Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde çalışan Türkan Aziz’in anlattığına göre bu bina kurumun aldığı bir kararla inşa edildikten sonra bir komite tarafından yönetilmeye başlanır. Kıbrıs Türk toplumu bünyesinde ilk kez açılmış olan bu kreş daha sonra açılan pek çok kreş ile gündüz bakım evine örnek teşkil eder. 1976-1978 yılları arasında kreşin müdürü Şenay Beyaz Paralik, kreş öğretmenleri Hasibe Mehmet, Seval İbrahim ve Sibel, Ana okul öğretmenleri ise eşim Tuncay Tuncer Bağışkan, Katriye Ahmet ve Güray Altun idi.
Kurum, 1974 yılından sonra mali sıkıntı içine girdiğinden önce şubeleri, 1997 yılında ise ‘kreş’ işlevini yitirir. Böylece sadece Merkez ve Lefkoşa Şubesi faaliyetlerini 31 Mayıs 2008 tarihine kadar devam ettirebilir. Bu tarihte gerçekleştirilen Genel Kurul kararıyla Merkez ve Lefkoşa Şubesi tek çatı altında birleştirilir.
Şimdilerde eski işlevini yitirmiş olan binanın bulunduğu bölgenin çevresinde Kurum tarafından gerçekleştirilen araştırma sonucu saptanan gereksinimler çerçevesinde, söz konusu binada ‘Etüd Projesi’ni hayata geçirme kararı alınmış ve tabelası “Çocuk Esirgeme Kurumu Etkinlik Merkezi” olarak değiştirilmiştir. Bu projenin ise, çocukların sosyal, psikolojik, eğitsel ve kültürel gelişimlerine katkı koymayı amaçladığı yetkililer tarafından bilgimize getirilmiştir.