Çakıltaşı (ve Kan Döktük Vermeyiz) Siyaseti ...
ADALETSİZLİK
Bir çakıl taşı bile vermeyiz ya da kan döküp aldığımızı masada iade etmeyiz politikası...
Yani çözümsüzlük...
Yani "biz da çözüm isterik ammaaa...." siyaseti...
Yani herşeyden önce adaletsizlik...
Aslında argümanları bu:
Adaletsizlik !..
Kim savunuyor bu argümanı?
Kaynakları eşit ve adil dağıtmayanlar..
Temsilcileri kim?
Temsilcileri 40 yıldır siyasette olan ve Talât'ın bıraktığı yerden devam edeceklerini dünyaya beyan edip tam ters yöne gidenler...
KİMLİK
Peki, bu odakların hizmetkarı ya da uydusu olmaktan nasıl kurtulabiliriz?
Seçim yaparak...
Seçerek.
Tertemiz bir sayfa açarak...
Her iki toplum için de geleceği şu an yaşadığımız zamandan daha iyi yapmak mümkün mü?
Evet...
Mümkün...
Seçim yaparken motivasyonumuz daha insanca bir yaşam olmalı...
Gerçekten sizce önemli olan nedir?
Bazı odakların hizmetkârı olmak mı?
Gelenekciliğin ve statükonun temsilciliğini onaylamak mı?
Yoksa, kendi gerçeklerimizi fark ederek,
Bir KİMLİK olmamız mı?
İLERİCİ PERSPEKTİF
Hiç gecikmeden,
Ciddi ciddi,
Barış vaadini ve mahiyetini ilerici bir persepektif üzerinden yeniden düşünmemiz,
Rumlarla karşılıklı duygudaşlık, ekonomik, sportif, sanatsal, kültürel ve birçok alanda ortaklık ilişkileri kurmamız gerekiyor...
Yine, karşılıklı duygular ile sorunlar arasındaki bağlantıyı anlamak ve bu beklentileri karşılamamız gerekiyor...
OPTİMUM DENGELER
Bunun yolu GA/YÖ (güven artırıcı veya yaratıcı önlemler) de olabilir...
Lâkin tercihler apaçık ortaya konulmalıdır.
Sadece mübadele değeri olarak değil;
Özgürlük,
Adalet,
İlerleme vs...
Tüm bu anlayışlar toplumsal süreçlere aktarılmalı ve aklın rehberliğinde amaçlar arasında optimum dengeler kurulmalıdır.
YENİ BİR İLK GEREK
İlerici bir Cumhurbaşkanı seçmekle,
Kıbrıslı Türkler barış sürecine samimiyetlerini ve cesaretlerini taşıyabilirler...
Barıştan taraf olabilirler...
Bir düşünün !
Barış'tan ve federal çözümden yana değil de,
"Kan döktük vermeyiz " ile yıkım aracı olmaya yönelik tutumlardan kimler fayda sağlıyor?
Biz mi?!..