1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Çalışma yaşamında % 20.44 kayıt dışı!
Çalışma yaşamında  % 20.44 kayıt dışı!

Çalışma yaşamında % 20.44 kayıt dışı!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu YENİDÜZEN'e konuştu, çalışma yaşamında kayıt dışılığın % 20.44 olduğunu belirtti ve vurguladı: “Bıçak kemiğe dayandı”

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ
Çalışma Sosyal ve Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu, “bıçak kemiğe dayandı, kayıtdışılık % 20.44’e çıktı, genel affa ihtiyaç var” dedi.
Sucuoğlu, 3’ncü ülke vatandaşlarının turist olarak ülkeye girdiğini ancak çalışma yaşamı içerisine dahil olduğunu ve kaçak çalıştığını belirterek, “tedbirler alınacak gerekirse 3’ncü ülke vatandaşlarından vize istenecek” açıklamasında bulundu.
Sucuoğlu, 3’ncü ülke vatandaşları yerine Türkiye bacağının açılması gerektiğini de ifade ederek, “3’ncü ülkelerden vasıfsız işçi yerine Türkiye’den vasıflı işçi getirmek için çalışma başlatacağız” şeklinde konuştu.
UBP’deki gerginlikleri değerlendiren Sucuoğlu, “Hüseyin Bey kamuoyu önünde sanki yargılandı ve suçludur şeklinde bir imaj oluşturuldu. Bu hoş değildir” dedi, kişileri “soğukkanlı” olmaya davet etti.
Çalışma Bakanı Faiz Sucuoğlu ile bu hafta projelerini ve ülke gündemini konuştuk.

YENiDÜZEN: Genel bir af açıkladınız. Nedir gerekçeniz,  neden ihtiyaç duyuldu?

SUCUOĞLU: DPÖ’nün açıkladığı rakamlar hem endişe verici hem üzücüdür. Kayıtdışılık % 20.44’e çıktı. Bu rakam 2013’te % 11.11, 2014’te % 12.94, 2016’da % 14.31, 2017’de % 14.43 iken, 2018’de % 20.44.

Bu göreve gelmeden önce Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı turist sayısı vardı. Turistlerin hangi ülkeden geldiğine dair… Meclis kürsüsünden de bunu eleştirirken, “bakıyorum turist dediğiniz ve turist sayısının içinde tuttuğunuz Hindistan’dan bin kişi, Pakistan’dan 1200 kişi, Bangaladeş’ten bilmem kaç kişi vs… merak ediyorum bu rakamlarda bu insanların geldiği kesin peki bu insanlar nerede? Ben hiç görmedin Hindistanlı bir grubun gezdiğini. Demek ki üçüncü ülkelerden gelen kaçak işçiler bunlardır. Bu rakamları alt alta koyduğunuz zaman on binler… Çünkü bu dediğim her 6 ayda bir açıklanan rakamlardır. Bu demektir ki bu 7-8 senedir devam ediyor.

Çalışma Bakanlığı’na gelince rakamların birbirine uyduğunu gördüm. Bunlar turist olarak geliyor ve kayıt dışı oluyor. Yani çalışıyor. Dolayısıyla bir şekilde bunların önüne geçmek gerekir. Bunun ayıbı yok. Hiçbir ülkeye ön yargım yok ama eğer kayıt dışılık bu şekilde devam edecekse, 3’ncü ülkelerden gelen insanlar kayıt dışı olacaksa, ben sınırda tedbir almalıyım. Vize koyarım, başka çaresi yok.

YENiDÜZEN: Ülkeye girerken turist vizesi yok mu zaten?

SUCUOĞLU: Bunlarda turist vizesi olsa bile bir şekilde turist olarak gelmiyor. Kendi kendimizi kandırmayalım. Hangi Türkmenistanlı tarihi yerleri geziyor veya otelde konaklıyor? Dolayısıyla hepsi iş için geliyor. Ama tehlikeli olan taraf şu; işin insani boyutu vardır. Bu insanlar geliyor, kaçağa düşüyor veya getiriliyor kaçağa düşürülüyor. Bunlar insan dramıdır. Farz et ki rahatsızlığı var ama gidebilecekleri bir hastane yok. Yani her şey para değil. Ama aynı zamanda devletin de kontrol boyutu var. Ancak ikisi de bozuldu. Kaçak yüzde 20.44 ise bu şu demektir; 5’te birçok büyük bir rakam. Kabul edilemez. Dolayısıyla geniş kapsamlı bir af aynı zamanda düzgün yatırım yapan işverenlere de bir mükâfat anlamında bir şey katarak Ekim başı itibarıyla affı gündeme getireceğiz.

Neden şimdi değil? Biz hazırız ama tüzükle olmuyor. Meclis de kapanıyor. Gerekli değişiklikler için zaman yok. İçişleri Bakanlığı ile birlikte bitirip, Ekim başında bunu yapacağız.

Bu nereye yarayacak? Kayıt dışılığı belli bir oranın altına düşürecek. Ondan sonraki süreçte de ‘artık benden günah gitti’ diyeceksin. ‘Ben sana verdim kardeşim ama bundan sonraki aşamada artık ben senin gözünün yaşına bakmam alır, yakaladığım zaman da gerekeni yaparım.’

YENiDÜZEN: Geçmiş dönemlerde de bu aflar sürekli gündeme geldi. Artık kaçak çalışanlarda da ya da işverende de ‘zaten af çıkar’ düşüncesi oluşuyor.

SUCUOĞLU: Olay kontrolden çıktı. Yüzde 10 olsa böyle bir şeyi gündeme getirmezdim. Ama ben 15 gündür yokluyorum ve birçok insan kayda girmek istiyor. Dolayısıyla bu çıtayı 5-10 puan düşürebiliriz. Ondan sonra da zaten sıkı olan denetimleri daha da artıracağız. Kimse kusura bakmasın. Artı ondan sonraki süreç daha yoğun olacak.

Ama bu arada iş piyasasının da çalışana ihtiyacı vardır. 3’ncü ülke olayını azaltırken, bir şeyi de yukarı çekmemiz gerekir. Türkiye bacağını tekrardan canlandırmaya çalışacağız. Vasıflı işçi olarak…

Her sektörden konuştuğum iş insanlarının ortak birleştiği nokta; 3’ncü ülkeden gelenler vasıfsız. 3 tanesi Türkiye’den gelen 1 vasıflı işçiye bedel değil. Dolayısıyla Türkiye’den gelen her bakımdan avantaj olacak.

YENİDÜZEN: Bu ihtiyaç belirlendi mi?

SUCUOĞLU: Onu piyasa kendi tayin edecek. Ama şu vardır; birini azaltıp diğerini de sabit bırakırsan ciddi sıkıntılar oluşur. O sistem şöyle olacak; gelecek ki götüresin. Planım şudur; üçüncü ülkeyi azaltacaksam önce Türkiye bacağını açmam lazım. Önümüzdeki zamanlarda Türkiye ziyaretimiz olacak. İş-Kur ile gerekirse protokol imzalanacak ve vasıflı işçilerin gelmesi için çalışacağız. Ama peki bu insanlar neden gelsin buraya? Bir şey yaratmamız gerekir onu da tartışıyoruz. Buraya sıkıntı olmayacak şekilde çözüm üretmeliyiz. Şuan için daha bir şey bulamadık ama bulacağız. Bir diğer neden de Türkiye’den gelen işçi burada harcama yapıyor ama üçüncü ülkelerden gelenler yaşayacak kadar harcıyor, geriye kalanını ülkesine ailesine yolluyor. Ama biz zengin ülke değiliz.

YENiDÜZEN: Üçüncü ülke vatandaşı çalışan sayısı ile ilgili veri var mı?

SUCUOĞLU: Bilemezsin ki… Çoğu kaçak. Elimizde veri var ama anlamı yok. Kendi kendimizi kandırırız. Daha da üzücüsü bu işle ilgilenip, bu işten ciddi paralar kazanan şirketler oluştu. Daha da ilginç ve üzücü olanı bu insanların bir kısmını buraya getirip, güneye yolluyorlar.

YENiDÜZEN: Bu şirketler, kişiler tespit edilemez değil, neden üzerine gidilmiyor?

SUCUOĞLU: Ben bulmak için uğraşıyorum. Bize ihbarlar geliyor. Bunları değerlendiriyoruz. Bizden önce konuya Zeki Çeler de hassasiyet gösterdi. Ama şüphe uyandıran, yaptığı tespit edilenler mutlaka kara listeye alınacak. Bazıları belki de Zeki Çeler döneminde alındı.  Buna izin veremem çünkü bu insan kaçakçılığının bir diğer şeklidir. Bunu bizim vicdanımız kabul etmez. Yazıktır bu insanlara.

İş hayatında ciddi denetim ve ciddi açılımlar yapacağız. Çünkü başka çaresi yok. Öyle bir noktaya geldik bıçak kemiğe dayandı.

YENiDÜZEN: Bakanlığınızın önümüzdeki dönemlerdeki çalışmaları neler olacak?

SUCUOĞLU: İhtiyat sandığı çok çok iyi, sigortalar da çok iyi. Ama şunu da söylemek isterim; sigorta sadece alan olmamalı, bir şeyler de vermelidir.

İlk müjdeyi de vereyim. 3 gün önce serbest çalışan hekimlerle sohbetimiz oldu. Mamografi, emar, tomografi, smear testi, kolonoskopi, bunlara benzer, kontrol edilebilecek tetkikleri ilk aşamada tüm ilgili özel veya devlet hastaneleri ile anlaşacağız ve bir rakam isteyeceğiz. Örneğin sigortalı size gelirse mamografi  ücreti ne olur? 100 derse o zaman diyeceğiz ki 50’sini ben ödeyeceğim. Ama X hastane 100 Y hastane 150 diyebilir. Bu kez rekabet başlayacak. Ben yine 50 ödeyeceğim. Bu genel sağlık sigortasının da ilk ısınma hareketleri olacak. Bunu uygulayacağız 3-4 ay sonra muayeneyi dahil edeceğiz. Üçüncü aşamada ameliyatlar olacak. İşte genel sağlık sigortası da budur. Bunun biraz daha yasallaşmış şeklidir. Bunun çalışmasına başladık, sonuçlandıracağız.

Yani sigortalar hep alan olmasın. Biraz da versin. Zaten yerli işgücünü destekleme anlamında İhtiyat Sandığı güzel bir projeyi yürütüyor. Şuan da 28 bin 586 yeni işe giren KKTC vatandaşının yatırımlarını biz üstlendik. Bunları bölersek 2 bin 356 kişi turizm, basın 381, banka 1692, eğitim 2005, özel güvenlik 288,  imalat sanayisi 1551, inşaat 895, toptan ve perakende 5315, ulaşım 897, temizlik hizmetleri 2189, diğer sektörler 11 bin kusur… Toplam 28 bin 586 kişinin yatırımları bakanlık tarafından yapılıyor. Biz sektörel bazı daha da geliştireceğiz. Özellikle ezbere gitmeyeceğiz. Hangi sektörlerde yerli sıkıntısı varsa onlara daha ağırlık vereceğiz.

YENİDÜZEN: Eski Bakan Zeki Çeler’in KKTC vatandaşı çalışanlarına ek maaş desteği çalışması vardı. Onunla ilgili düşünceniz nedir?

SUCUOĞLU: O çalışma sendikalaşma ile paralellik gösteriyordu. Benim ve partimin düşüncesi şudur; sendikaların örneklerini devlette görüyoruz. Çok iyi olanların yanında maalesef sendikacılığı suiistimal edenler de vardır. Bu konuda biraz daha olgunlaşmamız gerekir. Bazı sendikalar siyasi parti gibi çalışıyor. Bunu ben özele getirdiğim anda özel alt üst olur. Onun için toplum olarak biraz daha zamana ihtiyacımız var. Doğru bir adım mı? Evet ama şimdi değil. İleri ki zamanda gündeme gelir ama şuan değil.

YENiDÜZEN: Bakanlığınızda ilk öncelikleriniz ve yatırım noktalarınız ne olacak?

SUCUOĞLU: Engelsiz Yaşam Evi’nin 2’nci etabı protokol imzalandığında hemen ihaleye çıkılacak. Yenierenköy’de Sağlık Bakanlığı dönemimizde yeni sağlık merkezi yapmıştık, eski sağlık merkezi boş duruyor. Orayı restore edeceğiz ve 18 yaş üstü rehabilitasyon merkezi ve oradaki iki odayı da kadın danışma birimi yapacağız.

YENiDÜZEN: Kadın Sığınma Evi konusunda geçmişte eleştirildiniz. Bu konuda bir adım atmayı düşünür müsünüz?

SUCUOĞLU: Evet yapacağım. 5-6 odalı çok büyük olamayan bir yer olacak. Geçmişte şuan ki Tren Yolu Hastanesi’nin 2-3 odası sözde kadın sığınma evi olarak kullanıldı. Ama çok kötü şartlarda olan bir yerdi. Biz orayı aldık ve şuan ki merkez haline getirdik. Kadın Sığınma Evi apayrı olaydır, hassasiyet gerektirir. Kurdum demekle olmuyor, yerinden personeline kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmelidir. Hedeflerimden biridir. Birçok iş insanı da bizimle temas halindedir. Yardım etmek istiyorlar. Bu tip olayları kendilerinin de finanse edebileceklerini söylüyorlar. Gerçekten bundan çok mutlu oluyorum. İlle de her yerde devlet elini uzatmak zorunda değil. Hayırsever insanlar var. Yeter ki bu paranın nerede kullanılacağından emin olsunlar.

Bakıma muhtaç, terkedilmiş çocuklar için projelerimiz olacak, yine gündüz yaşlı bakım evi hayata geçirmeyi arzu ediyoruz. Benim en büyük hayalim engelli vatandaşlarımız içindir. Engellileri biz nasıl üretime katabiliriz? Bunun başka ülkelerde örnekleri var. Onların biz benzerini burada yapmak isterim. Biz engelli vatandaşlarımızı unuttuk ama onları artık üretime katmalıyız. ZAYDER bunun bir benzerini yapıyor, takdir ediyorum biz de bunun bir benzerini engelli vatandaşlarımız için yapmalıyız.

Bakanlığa bağlı dairelerimiz dağınık. Arazimiz var. Bir proje ile bakanlığa bağlı daireleri bir yere toplama niyetimiz vardır. Yine Lapta’da Huzurevi var. Oraya bir  iş insanı onkoloji merkezi yapmak istiyor. Benim teklifim 200 yataklı bir huzurevi yaparsanız oraya yapacağınız onkoloji hastanesi 49 yıllığına kiralanabilir veya ihaleye çıkılır benzer bir teklif verene verilebilir. Söylemek istediğim şu; devlet tabi ki elini uzatacak ama devletin yanında bulabileceğimiz kaynaklar vardır. Biz onları da hem sürat hem pratik anlamda kazanmak için çaba harcamalıyız. Bunun ben çok canlı örneğini Tren Yolu Hastanesi’nde yaşadım.

Buna benzer şeyleri devleti beklemeden de hayırsever iş insanlarından alacağımız katkılarla yapabiliriz.


“Terkedilen bebekler artıyor”

YENiDÜZEN: Son dönemlerde de sizin de bahsettiğiniz hastanelerde terk edilen bebekler bu konudaki bilgiler neler, ne yapmayı planlıyorsunuz?

SUCUOĞLU: Dünyamız artık eski küçücük dünyamız değil, değişti. Çoğu ülkede olup da bize yabancı olan birçok şeyi biz de yaşıyoruz. Kadın geliyor, doğum yapıyor, çocuğu hastanede bırakıyor. Ya da arkadaşı ile geliyor, ‘biz ülkemizde evlenmedik onun için bu çocuğu götürürsem beni öldürürler bu çocuk kalsın.’ Bu çocuklara biz en iyi şekilde bakmak zorundayız. Yurtlarımız var ama personel gerekir. Eskiden 1-2 idi ama bu gittikçe artıyor. Şimdi bu çocuklar için anne de gerekir. Anne sayısını artırıyoruz. Çünkü hastaneden bebekler gelmeye devam ediyor. Bir kısmını çok sıkı elemeler yaparak aileye veriyoruz ama çocuklar gelmeye devam ediyor.

Yani bakanlığın eli doğduğun günden öleceğin güne kadar sende, öldükten sonra yakınlarının üzerindedir. Çok geniş, derin bir bakanlık. Sağolsun bizden önceki arkadaşlar da motive olmuş çalışmış, güzel işler yaptı. Tebrik ederim, inşallah biz de güzel iz bırakırız.

Çünkü burada işin bir de duygusal tarafı vardır. Bu bakanlık bu yönüyle biraz farklıdır. Yapamazsam bir şey bu beni rahatsız edecektir.


“Yargı karar vermeden kimseyi itham etmeyin”

YENiDÜZEN: Son olarak da UBP’deki tartışmalar… Eski Başkan Özgürgün ile UBP Başkanı Ersin Tatar arasındaki gerginliği nasıl değerlendiriyorsunuz?   

SUCUOĞLU: Dün (Perşembe) Genel Sekreterlik seçimi vardı. Bugün (Cuma) bir gerginlik doğdu. Hata şurada oldu; bir kişi yargılanıp, mahkeme tarafından ‘suçludur’ kararı üretilmediği sürece ‘suçludur’ diyemezsin veya böyle bir iddia da bulunamazsın. Hüseyin Bey kamuoyu önünde sanki yargılandı ve suçludur şeklinde bir imaj oluşturuldu. Bu hoş değildir. Bizi rahatsız eden budur. Hüseyin bey sonuçta bu partide başkanlık, başbakanlık yapmış, 20 yıldır milletvekilidir. Dolayısıyla bu şekilde daha yargının karar vermediği konularda yargının önünde demeçler verme veya iddialar da bulunma bana göre doğru değildir. Kimden gelirse gelsin. HP olabilir, CTP veya başka bir parti olabilir. Aynılarını kendileri de yaşamıştır veya yaşayacaktır. Dolayısıyla biz diyoruz ki; arkadaşlar eğer yargıya gidecekse gidecek. Yargı karar vermeden kimseyi itham etmeyin.

YENiDÜZEN: Siz araştırma komitesi kurulmasına onay verir misiniz?

SUCUOĞLU: Başsavcılık nasıl bir talepte bulundu bilmiyorum. Grupta geçen hafta yüzeysel bir konuşma oldu ama detayı bilmiyorum. Emrediyor mu? Başsavcılığın böyle bir talebi varsa karşı duramazsın. Ben de olsam başsavcılığın bir talebi ise bunu yerine getirmek gerekir. Ama keyfi olarak da böyle bir şey yapılmaz diye düşünürüm. Onun için başsavcının talebinin ne olduğunu bilmeden yorum yapamam.

Ama bu gibi şeylerin UBP’de gerginlik sebebi olmaması gerekir.

YENiDÜZEN: Şuan yeni ve eski başkan gerildi. Karşılıklı suçlamalar var.

SUCUOĞLU: Üzüldüm. Perşembe günü gayet sempatik bir ortam vardı. 24 saatte ne oldu bilmiyorum. UBP’nin huzura ihtiyacı var. UBP’ye geçmişte de baktığımızda maalesef kendi içimizdeki gerginlikler partiyi yıpratıyor. Yani UBP rakibi üzülerek söylüyorum kendi içerisindeki gerginlikler oluyor. Bana göre bu tip olaylarda gerginliğe gerek yok. Ne ise doğru birdir. O doğrunun üzerinde yürümemiz ve gitmemiz gerekir. Burada kırılma, birbirimizle küsme, gerilme sadece ve sadece UBP’ye zarar verir. Ama bırakın UBP’ye, UBP’nin sallandığı her dönem ülke de sallanıyor. UBP’deki kriz, ülke krizine dönüyor. Çünkü en büyük parti ya iktidar ya da ana muhalefettedir. Kim kaybeder? Halk kaybeder. Onun için ben arkadaşlara sabır, soğukkanlılık tavsiye ediyorum. Yeni bir hükümet, iddialı, radikal kararlar alabilecek bir hükümettir. Şimdi yine bir hükümet krizi, bir sıkıntı kaybeden partilerin önünde halktır. Bu sorumluluğu ve hassasiyeti hepimiz göstermeliyiz. Bazı konuları daha soğukkanlı karşılamalıyız. Ülkenin kavgaya değil, barışa ihtiyacı vardır. Çünkü amaç hizmettir. Özellikle sektörel bazda çok kötü durumda giden ülkeye nefes aldırmaktır. Yine kendi sıkıntılarımızı ortaya çıkarırsak üzücü olacak. Çünkü partinin konsantrasyonu bozulacak. Bu hükümete yansıyacak ve sıkıntı olacak. İnşallah bu biran önce atlatılır.

Bu iddiada bulunan herkese soruyorum peki yarın obür gün Özgürgün ile ilgili herhangi bir problem yok ise ne olacak? Bunun hesabını kim verecek? Onun için soğukkanlı olmalıyız.

Bu haber toplam 2557 defa okunmuştur