Çam devirenler…
Çam ağacının betonlaşmaya yenik düşmesi ve bir ağacın daha gitmesi…
Bunun karşısında “Sadece bir ağaç kesildi” demek işi özetler mi, sorumluluk azalır mı veya biter mi?
Yaşanan üzüntü sadece o ağacın kesilmesi mi, yoksa başka şeylerin de akla gelip insanın umutsuzluğa kapılması gibi sonuçları mı var!
***
O ağacın kesilmesi aslında var olan zihniyetin bir simgesidir…
Nedir o zihniyet?
Boş kafalar, öngörüsüzlük, at gözlüğüyle bakmak, umursamamak, umursamak gibi bir derdi de olmamak, ‘rant’ın bağladığı gözler ve beyinlerin varlığı, bilgisizlik, cahillik ve böyle gider…
Böyle bir zihniyet! işte…
Ağaç kesme izinlerini kimler veriyor peki?
Ağacına göre Tarım Dairesi veya Orman Dairesi… Burada çam olduğuna göre Orman Dairesi... Belediyeler de uygunluğuna bakar aslında… “Orman Dairesi verdi, ben ne yapayım!” gibi bir mazereti olmaması lazım belediyelerin…
Kaç yıldır yazıyorum, söylüyorum bilmiyorum ama bu konulardaki yetki karmaşasının artık bitirilmesi lazım.
Ancak bu yetki karmaşasının ille de sürdürülmek istenmesinin bir nedeni de olabilir diye düşünüyorum; Çünkü böyle bir karmaşa sorumluyu bulmakta zorluk yaşatır. Sorumlu kesin olarak ortaya çıkmayınca da ağaç kesildiği gibi kalır, kesenin de, izni verenin de kafası rahat!, yapacağını yapmaya devam eder.
Kocaman çamı devirirler ama soran olmaz/olamaz.
Peki bu çam hikâyesinde ne mi olacaktı?
Bina yapmasınlar mı? diye soranlar vardır…
Yapmasınlar efendim.
İlle de olacaksa bina için başka yer baksınlar.
***
Dün Onur Olguner bizim ülkemizde çam ağacının kesilmesinden yola çıkarak, dünyanın diğer kentlerinde ağaca verilen önemi, binalardan yüksek ağaçları yazdı, ağaçla birlikte yaratılan çağdaş kentleşmeyi irdeledi, kentlerde ağacın varlığının önemini vurguladı Yenidüzen’de…
Bizde ne oluyor peki?
İşte bina kalkacak diye asırlık çam ağacı yerle bir ediliyor… Tanık olduk geçmişte, ne yazık ki tanık olmaya da devam edeceğiz. Dükkânlarının tabelasını örtüyor diye, evinin penceresine değdi diye güzelim ağaçları kesen insanlarımızı biliyoruz. Engel olan bir makamın olmadığını, haklarında hiçbir işlemin de yapılmadığını biliyoruz.
Biz böyleyiz işte… Nerde bir ağaç, bir yeşillik varsa yerle bir ediyoruz. Bundan da keyif alıyoruz! İşte Karpaz’da yine yeniden yollar açılıyor hiçbir neden yokken!.. (Tabii neden bana göre yok! Mutlaka birilerinin bir nedeni vardır!) Dümdüz gidiliyor, önüne ne çıkarsa alıp gidiyor dozerler… Bu yolları yapan da kim biliyor musunuz? Ercan’ı alan Taşyapı Şirketi…
Nasıl bir ülke burası böyle!
“Küçücük, minnacık” diyoruz ama rant o kadar yüksek ki Türkiye’nin AKPye yakın şirketleri bu rant’tan pay kapabilmek için dört yandan saldırıyorlar.
Bir kez daha görüyoruz ve de yaşıyoruz ki; ‘filler kavga ediyor, çimenler eziliyor.’