1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Çamuru uzmanlık alanımda kullanıyorum”
“Çamuru uzmanlık alanımda kullanıyorum”

“Çamuru uzmanlık alanımda kullanıyorum”

Seramik sanatçısı ve eğitimci Pembe Gaziler kişisel çalışmalarında çoğunlukla seramik heykeller üretirken, öğrencileri ile yaptığı çalışmalarda geri dönüşüme ayrı bir önem atfediyor.

A+A-

Simge ÇERKEZOĞLU

Seramik sanatçısı ve eğitimci Pembe Gaziler kişisel çalışmalarında çoğunlukla seramik heykeller üretirken, öğrencileri ile yaptığı çalışmalarda geri dönüşüme ayrı bir önem atfediyor. Pembe Atölye’de ise son zamanlarda açtığı kurslarla sanatla terapi yöntemini çocuklar için uyguluyor.

Biz Rüstem Kitabevi ana galeride açılan “Toprak Kadın Dönüşüm” sergisini konuşmak üzere biraraya geldik. Ancak sanatına dair her konuyu konuşma fırsat yakaladık. Yetişkin altı kadın kursiyeriyle birlikte açtıkları bu sergi Salı gününe kadar ziyaret edilebilir.

 

Sanata olan ilgisi çocukluk yıllarında başlayan Pembe Gaziler, Avusturalya’da başlayan Kıbrıs’ta devam eden hayatını bizim için anlatıyor.

“Çocukluk yaşlarımda ailem Kıbrıs’a geri dönme kararı aldı. Üniversiteye kadar eğitim hayatım burada geçti. Ortaokulda sanata karşı duyarlılığım vardı. Annem de sanata ve elbecerilerine meraklıydı. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seramik bölümünü bitirdim. Ardından iki yıl yüksek lisans yaptım. Bir yıl da uygulama olarak Ankara’da yaşadıktan sonra adaya döndüm. Fakat sadece sanatla hayatımı sürdüremedim. Çok tercih etmesem de öğretmenlik yapmaya başladım. Ayrıca, 2004 yılından bu yana okul dışında Pembe atölye isimiyle açtığım mekanda da sanat eğitimleri veriyorum. ”

 

“Toplum sanatla terapiyi benimsedi”

Bu süreçte İspanya’da Modern Sanatlar ve Sanat Terapisi üzerine de bir yüksek lisans yapan Gaziler, böylece sanatla terapiyi birleştirerek, dünyada yaygın olan bu uygulamadan yararlanmamıza olanak sağladı. 

“Sanatla terapi eğitiminin meyvelerini şimdi almaya başladım. 2010 yılında mezun olmama rağmen bu eğitimi kullanamamıştım. Toplumumuz da yenile sanatla terapiyi benimsedi. Bu yönde talepler gelmeye başladı. Tabii sanatla terapide zaman zaman psikologlarla birlikte çalıştığımız da oluyor. Pandemi sürecinde ayrıca bir de youtube kanal kurarak, uzaktan eğitimler de verdim. Son olarak anne, baba ve çocuk atölyelerimiz başlıyor. Sanatı kullanarak aile çocuk arasındaki iletişimi geliştirmeye çalışacağız. Böylece ben aslında çamuru kendi uzmanlık alanlarımda kullanıyorum diyebilirim.” 

“Pembe atölyeyi kendim için kullanmadım”

2004 yılında kapılarını açan Pembe Atölye’den de bahsediyoruz…. Kendisi için mi yoksa eğitim vermek için mi kurduğunu sorduğumda gülümsüyor. Hiçbir zaman kendisi için kullanamadığını anlatıyor…

“Güzel bir soru bu aslında atölyeyi kendim için açtım ama hiçbir zaman gerçek anlamda kendim için kullanamadım. Çünkü her girdiğim atölyede kendim için ayırdığım mekan hep üretim olarak misafirlerim, öğrencilerim ve katılımcılar için oldu. Tabii üretimlerimi de bu süreçte yapabiliyorum.”

“Geri dönüşüme yönelmem imkansızlıklardan doğdu”

Çalışmalarından da söz eden sanatçı, farklı malzemelerle de eserler yarattığını anlatıyor… Öyle sanıyorum ki kendisi için geri dönüşüm  önemli bir değer…

“Seramiklerim heykel niteliğinde, karışık teknik olarak geçiyor. Dolayısıyla ben çamuru kullanıyorum. Seramik tekniği ile pişen çamur. Tabii her zaman buna ek malzemler de kullanıyorum. Taş, kum, denizden gelen parçalar, metal, tasarıma göre değişen çalışmalarım oluyor. Kısaca çalışmalarım için seramiğikle ekstra malzemeler kullandığım heykeller ifadesini kullanabilirm. Teknik olarak tabii pişen çamur olduğu için bu heykeller seramik olarak anılıyor. Geri dönüşüme olan yönelmem ise imkansızlıklardan doğdu. Değirmenlik Lisesi’nde öğretmenlik yaptığım yıllarda çocukların bazen sipariş verdiğim malzemeleri alamadıklarını, bulamadıklarını fark ettim. Bir şekilde malzeme sıkıntısı yaşıyorduk. Bu nedenle de derslerimiz ivme kazanamıyordu. Böylece var olanı dönüştürme fikri aklıma geldi. Zaman içinde bunun faydasını gördüm. Sürdürmeye karar verdim. Nesneleri dönüştürmek, çöpü yaşaın parçası haline getirmek ayrı bir olay. Bunu çevre bilinciyle yapmak da önemli. Çevreyi korumanın önemini çocuklara aşılamaya çalıştım. Hala öğrencilerimle geri dönüşüm üzerine çalışmalarımız sürüyor. Atleks Sanverler Ortaokulu’nda yeşil okula dönüşme hedefimiz var. bu projemiz çok da iyi gidiyor.” 

 

 

“Toprakla kadın arasındaki dönüşüm yaşamın en güzel enerjisi”

Elbette biraraya gelme nedenimiz Rüstem kitabevinde yeni açılan sergi.   “Toprak Kadın Değişim” ismiyle açılan sergi 12 Mart tarihine kadar devam edecek.

“Bu sergi atölyedeki yetişkin grubum için açılan bir sergi oldu. Yetişkin gruplarımla seramik çalışıyoruz. İlk kez yetişkinlerle sergi açıyorum. Daha önce çocuklara pek çokm sergi açmıştım. Öğrencilerimin çalışmaları yanında benim de sergide birkaç eserim olacak. Benimle birlikte yedi kadının eserleri sergileniyor. Kadının toprakla ve toprağın kadınla olan etkileşiminin karşılıklı dönüşümü vurgulanıyor. Her kadının kendi yaşanmışlıkları, estetik kaygıları, duyarlılıkları, yaşam felsefeleri ile çamura aktardıkları öznel hikayeleri/ duygu düşünce ve yorumlamaları sayesinde çamurun ateşle hayat bulduğu belki sonsuza dek saklanabilecek/ korunabilecek ürünlere dönüşümünün dile getirilmiş/ vücut bulmuş şeklidir. Kadından toprağa, topraktan da kadına geçen bu aktarım; kadından yaşama ve yaşamdan da kadına aktarılan bir ileti oluyor. Çünkü o gün de aktardığım gibi, kadını yaşamın bir parçası yapan da üretimin merkezi oluşudur. Toprak gibi. Toprak ana gibi…”

ned-2119.jpgned-2147.jpgned-2133.jpg

 

 Fotoğraflar: Nedim Enginsoy

Bu haber toplam 2051 defa okunmuştur