1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Can ezgisi bir hükümet, umutlu bir muhalefet
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Can ezgisi bir hükümet, umutlu bir muhalefet

A+A-

Bir seçim daha “ne oldu, ne bitti” tam anlamadan tamamlandı.
Yoksulluğa, yoksunluğa, sığlığa, sıradanlığa rağmen Ulusal Birlik Partisi oyunu artırdı.
Kıbrıs’ın kuzeyi içine kapandıkça “yandaş ve soydaş” siyaseti diriliyor.
O nedenle zaten bu çevreler “statüko”yu seviyor.

Ne zaman yüzümüzü dünyaya dönsek UBP kaybediyor.
Ne zaman içe kapansak semiriyor.

*  *  *

Seçimin önemli bir kazananı Cumhuriyetçi Türk Partisi oldu, hem oylarını, hem de milletvekili sayısını ciddi anlamda artırdı.
Memleket bir başına ilkel fetihçi zihinlere kalmadı.
Sandıkta umudun adresi oldu.
Önemli bir kitleyi, yeni bir başarı öyküsü yazabileceğine ve geleceği kurabileceğine inandırdı.

*  *  *

“Boykot” çabası üzerinden şu sonuç çıktı.
Toplumcu Demokrasi Partisi, ne yazık ki barajın altında kaldı.
Akıncı’nın yılgınlığı ve yorgunluğu karşısında en ağır bedeli içinden çıktığı hareket ödedi.
Tertemiz bir insan ve siyasetçi olarak Cemal hoca bu vedayı hak etmemişti.

Katılım oranının son 20 senede yüzde 86'dan yüzde 58'e gerilemesi elbette anlamlıdır!
Hem de seçmen sayısı artmasına rağmen...
İrade yitimine dair bu mesaj umarım gerekli yerlere gitmiştir.

*  *  *

Halkın Partisi’nin düşüşü beklenendi.
Eski lâfla malumun ilanı!
Çünkü sözle eylemin örtüşmediği bir siyaset, en önemlisi de kendi özlü tabanını oluşturmamış bir hareket vardı ortada…
Çok hızlı yükseldi, çok hızlı geriledi.
Cumhurbaşkanı seçilme hırsıyla dörtlü hükümeti bozdu, hezimete uğradığı seçimin ardından suçu inatla başkalarında aradı, siyasette iyiye dair bir umudu söndürdü, kendi birikimine değil yalnızca, çevresine de yazık etti.

Ülkeye yararlı olabilecek, bilge ve donanımlı pek çok ismin Meclis dışında kaldığını görmek de üzüyor insanı… Umarım siyasete küsmezler.

*  *  *

İlhak, biat ve itaat siyasetine karşı mücadelenin çok daha güçlü olması gereken bir dönemin kapısı aralandı. Epeyce zor olacak çünkü tüm toplumu derin bir ekonomik kriz bekliyor.

Kıbrıs’ın geleceği için çok daha cesaretle ortak müşterekler yaratmanın, mevcut kurulu düzeni besleyen ezberleri sarsmanın, sloganların aldatıcı hazzından kurtulmanın vaktidir!

*  *  *

Seçim sonuçları şu gerçeği de yeniden anımsattı.

Özellikle “baraj altında kalır” denen YDP’nin aldığı oy oranı, vekil sayısı yüksek olmasa da göçmen ve yoksul kitlelerin izini sandığa yansıttı. Kıbrıs’ın bütününü hayal edemeyen hatta böylesi bir gelecekten ürken, adada kökleşmek isteyen ancak nereye gitse öteki hissini yaşayan, güneye geçemeyen ve Türkiye’de Kıbrıslı, Kıbrıs’ta Türkiyeli görünen bu kitle sessizliğin sesiyle karşımıza çıktı.

Sol siyaset ‘dar gelirli ve ezilmiş’ bu insanları kazanmak zorundadır.

Çoğu örgütsüz bu kesimler gündemde kendilerine yer bulamıyor.
Cumhuriyetçi Türk Partisi “güçlü muhalefet” sürecini bu kitleleri kazanmaya adamalıdır.


Ülkemizde dar gelirlilerin yaşam standardını yükseltmekten çok, görece gelir seviyesi iyi ve güvenceli grupların bu standardını korumak, hatta artırmak üzerine bir mücadele kurgulanmıştır.

Öncelik değişmelidir.

*  *  *

Siyaseti “Türkiye’ye yaranmak” ya da “Türkiye’ye susmak” girdabında kurtarmak gerekiyor.
Bir şey daha!
“Türkiye’ye karşı çıkmak”
üzerinden de olmuyor.
Nasıl ki “Kıbrıslı Rumlara düşmanlık” kazandırmıyor.

Yurdunu sevmek, geleceğin Kıbrıs’ını kurgulamak, adalet ve eşitlikle hayatı kuşatmak, vasatlıktan arınmak ve içine hapsedildiğimiz sıradanlığı aşmak için kararlılık, emek, işbirliği, bilinç şart…

*  *  *

UBP-CTP hükümeti olmaz!
UBP-DP ite kalka yürüyecek yine!
Nereye giderse…
İşin özü “can ezgisi” bir ulusal hükümet kurulacak demektir.

“Sandıktan ne çıktı” derseniz…
Hem itaat çıktı, hem itiraz…
Hem yaranma çıktı, hem direniş…
Hem hayal kırıklığı çıktı, hem umut…

“Gelecek” çıkmadı doğrusu…
O gelecek, sandıktan değil sokaktan çıkacak çünkü…

 

Bu yazı toplam 2006 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar