'Can güvenliğimiz yok'
Başkentte 28 Kasım’da güpegündüz evinin içerisine girilerek, iki küçük kız çocuğunun önünde ciddi şekilde dövülen Nejla Çağdaşoğluları, yaşadıklarını YENİDÜZEN’e anlattı
Didem MENTEŞ
Lefkoşa’da güpegündüz evinin içerisine girilerek, iki kız çocuğunun gözleri önünde ciddi şekilde darp edildiğini söyleyen Nejla Çağdaşoğluları, can güvenliğinden endişe ediyor.
Ailesiyle yaşadığı apartman dairesinin üst katında oturan komşularıyla arasında yaşanan su deposu sıkıntısı nedeniyle, eşi evde olmadığı bir zamanda 22 yaşındaki T.K.’nin evine girerek, kendisini yere yatırıp boğazını sıktığını, ağzını kapatarak birçok kez yüzüne vurup burnunu kırdığını belirten Çağdaşoğluları, “panik ve büyük bir korku yaşıyorum” dedi.
Polise yansıyan olay nedeniyle T.K hakkında 1 gün tutukluluk kararı alındı.
“Can güvenliğimizden endişeliyim”
Nejla Çağdaşoğulları, 28 Kasım’da saat 15:00 sıralarında üst katlarında lojman olarak kullanılan dairede bazı sıkıntılar yaşadığını belirtti. Bu dairede yaşayan ailenin 4 aydır su depolarını onarmadığını anlatan Nejla Çağdaşoğulları, etrafa gelişigüzel akan suyu cep telefonuna kaydederek, lojmanın sahibi şirkete göndermek istediğini ifade etti. Nejla Çağdaşoğlulları, bunu fark eden aile bireylerinin kendisine hakaret ederek, saldırdığını dile getirdi.
Kendisine saldıran 22 yaşındaki T.K.’nin tutuklandığını ancak halen korku yaşadığını söyleyen Çağdaşoğulları, “Benim ve ailemin can güvenliği yok. Korkumuzdan pencereleri açamıyoruz. Gerçekten bunalıma girdik. Eşim akşamları işlediği için evimde çocuklarımla yapayalnızım, kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmiyorum”
DARP ETTİ… “Üst katımda kalan komşunun oğlu beni çocuklarımın önünde aldı ve yere yatırdı. Boğazımı sıkmaya başladı, kafamı yere ve yüzüme vurmaya başladı, burnumu kırdı, kafamın üzerine basıp beni darp etti. Çığlık atmayım diye ağzımı kapattı. Elimde telefon kayıt halindeydi, annesi elimden telefonu aldı. Oğlu telefonu alıp kayıtları silmeye çalıştı. Silemeyince kapının karşısındaki duvara attı. Telefon paramparça oldu. Küçük kızım içeri kaçtı, ağlayıp çığlık atardı. Diğer kızım ise bağırırdı, kızıma bağırdılar. Burnum kırıldı, ağzımın içinde ve yüzümde yırtık oluştu”
“Çocuklarımın psikolojisi ne olacak?”
Çocuklarının gözü önünde yaşanan olaydan dolay kızlarının psikolojilerinin etkilendiğini vurgulayan Çağdaşoğuları, “Bu olay kadına yönelik bir şiddettir. Olaydaki sadece ben değilim ki iki tane de kız çocuğum var. Bu erkeğin kız çocuklarına vermiş olduğu psikolojik zarar var. Belki benim burnum iyileşecek ama çocuklarımın önünde yediğim dayağı, bu çocuklar nasıl unutacak bilmiyorum” dedi.
Kadın örgütlerine ve yetkili makamlara duyarlılık çağrısı yapan Çağdaşoğluları, bu tür insanların ülkeden ihraç edilmesi gerektiğini söyledi.
“Komşum olan kadın hakaretlerde bulundu”
Nejla Çağdaşoğulları, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Yaklaşık 4 aydır üst kattaki ailenin su deposu akıtıyor. Akıttığı için benim evimin odaları hep gitti, çürüdü. Ben daha önce ailenin annesine depoyu yaptırmalarını söyledim ama hep umursamaz bir tavır sergilediler. Bu aileye daha önce diğer komşularım su deposunu onarmalarını söylediler. Onarmadıkları gibi biri 60- 70 yaşlarında olan kadın komşuma saldırıda bulundular ve dövmeye kalktılar. Kadın korkusundan polise gidemedi. Yan tarafımdaki kadın komşum da bu insanları şikayet etti. Bu ailenin oturduğu ev bir taş ocağı şirketinin lojmanı olarak kullanılıyor. Ailenin babası orada çalışıyor. Komşularım şirkete daha önce şikayette bulundu, şirkette üçüncü bir şikayet gelmesi halinde bu insanları lojmandan çıkaracağını söylemiş. Ben de bunun üzerine su deposunun akıttığı suları videoya görüntü aldım ki şirkete göndererek, şikayette bulunmak istedim. Evin içinde dışarı telefonu uzatarak görüntüyü alırken bir yandan da konuşup konuyu anlatmaya çalıştım. O esnada beni o ailenin annesi gördü. Ben ona tekrardan yaptırmalarını söyledim, bana yine ‘sana ne’ diyor. Tabii daha önce polise verdiğimiz için kendilerini bunlar biraz da öfkeli. Kadın bana hakaretlerde bulunmaya başladı, bağırıp çağırdı. Ben tüm bunları kameraya çektiğimi de söyledim ki gizli çektiğimi sanmasın. Konunun kendisi değil su deposu olduğunu ve sorunu taş ocağı şirketine bildirmek için çektiğimi söyledim. Eğer hakaretlere devam ederse görüntüleri polise götüreceğimi söyledim. Kadın aşağıya indi. Çocuğum içerde uyurdu, kapıyı öyle bir çalardı ki kırılıyordu. Çocuğumun uyuduğunu sakin sakin konuşmamızı söyledim. Kapıyı açtığım zaman kadın üzerime yürüdü. Beni duvara vurdu. Ben de onu dışarı doğru itmeye çalıştım ve kapıyı kapattım. Diğer komşularım geldi ve dışarıdaki tartışmaya tanık oldular. Sonra hemen polisi aradım. Polis geldi, ben onlara kamera görüntülerimi izlettim. Polis, benim haklı olduğunu, su deposunu bir şekilde onarmaları için bu insanları uyardı. Hatta aynı sitede tesisatçı bir abimiz vardı, onunla konuşuldu ve her şeyin çözüldüğünü düşündüm”
CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK… “Ailemin ve kendimin can güvenliğinden endişe ediyorum. Benim ve ailemin can güvenliği yok. Korkumuzdan pencereleri açamıyoruz. Gerçekten bunalıma girdik. Eşim akşamları işlediği için evimde çocuklarımla yapayalnızım, kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmiyorum”
“Burnumu kırdı, beni darp etti”
Çağdaşoğluları, olaydan sonra ailenin öğrenci olan erkek çocuklarının gelerek, kendisine hakaret edip, saldırdığını anlattı. “Olaydan sonra eşim eve geldi ama akşamları çalıştığı için işe gitti. Ben de iki kızımla birlikte evdeydim. Bu arada karşı komşum da bir yerlere gitmek için evden ayrıldı. Diğer dairedeki komşum da yoktu. Bunu fırsat bilen üst katımdaki komşunun üniversite öğrencisi oğlu aşağı indi. Kapıyı kırarcasına çaldı. Ben kendisiyle konuşacak bir şey olmadığını, polisin kendilerine gerekeni belirttiğini söyledim. Daha fazla uzatmaya gerek olmadığını ve tartışmamamızı söyledim. Bunun üzerine yukarı çıktı ve annesini alıp aşağı geldi. İkisi birden kapıya yüklendi, kıracaklar. Çocuklarım korktu içeri kaçtı. Biri sandalyenin arkasına saklandı. Ben yeniden kamera kaydı almaya başladım çünkü bunu başka türlü ispatlayamazdım. Çünkü ne eşim ne de çocuklarım yok ve kendimi ifade etmem gerekirdi. Kapıya gidip çocuklarımın korktuğunu ve kapıyı açmayacağımı söyledim. Tatlı tatlı konuşacağımızı söylediler. Ben kapıyı açar açmaz oğlu beni tehdit etmeye başladı. ‘Seni Kıbrıs’ta da Türkiye’de de yaşatmam. Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Annemin o görüntüsünü sileceksin’ falan dedi. Ben de hakaret ettiği için suç işlediğini söyledim. Görüntünün su deposuyla ilgili olduğunu ve kendilerini şirkete şikayet edeceğimi çünkü sorunu çözmediklerini ve çözene kadar görüntüleri silmeyeceğimi söyledim. Görüntüleri silmemi normal şekilde istemiyorsunuz, tehdit ediyorsunuz ve anlayışlı olamayacağımı söyledim. Hemen kapının içine girdi. Ayağını kameraya aldım, ayağını çekmesini çünkü suç işlediğini söyledim. Bunu demeye kalmadan beni çocuklarımın önünde aldı ve yere yatırdı. Boğazımı sıkmaya başladı, kafamı yere ve yüzüme vurmaya başladı, burnumu kırdı, kafamın üzerine basıp beni darp ettiler. Çığlık atmayım diye ağzımı kapattılar. Elimde telefon kayıt halindeydi, annesi elimden telefonu aldı. Oğlancık telefonu alıp kayıtları silmeye çalıştı. Silemeyince kapının karşısındaki duvara attı. Telefon paramparça oldu. Küçük kızım içeri kaçtı, ağlayıp çığlık atardı. Diğer kızım ise bağırırdı, kızıma bağırdılar. Burnum kırıldı, ağzımın içinde ve yüzümde yırtık oluştu. Boynumda darp izleri var… Hemen ardından komşularım geldi, çocuklarımı sakinleştirmeye çalıştılar ve polisi aradılar. Daha önce gelen aynı polis geldi. Polis eşliğinde hastaneye gittim. Doktor burnumda kırık tespit etti, rapor yazdı. Yüzde darbın ciddi bir suç olduğu söylendi.
ÇOCUKLARIM ETKİLENDİ… “Bu olay kadına yönelik bir şiddettir. Olaydaki sadece ben değilim ki iki tane de kız çocuğum var. Bu erkeğin kız çocuklarına vermiş olduğu psikolojik zarar var. Belki benim burnum iyileşecek ama çocuklarımın önünde yediğim dayağı, bu çocuklar nasıl unutacak bilmiyorum”
“Can güvenliğimiz” yok”
Ailesinin ve kendisinin can güvenliğinden endişe eden Çağdaşoğluları, şunları söyledi: “Benim ve ailemin can güvenliği yoktur. Can güvenliğimden endişe ediyorum. Çünkü ertesi gün bu ailenin bir yakınları gelip kapımızı çaldı. Eşim evdeydi ve konuşmak istedi. Pencereleri açamıyoruz, ne zaman gelecekler diye korkuyoruz. Gerçekten bunalıma girdik. Eşim akşamları işlediği için evimde çocuklarımla yapayalnızım, kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmiyorum. Çocuklarımın psikoloğa götürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu insanlardan tüm site şikayetçidir.
Evimin içine giren bu insanlar, belki de bıçak alıp gelip beni öldüre de bilirlerdi, bir kadın cinayeti olabilirdi. Çocuklarımın canına kastedebilirlerdi. Bu insanların geri gönderilmesini istiyorum.
“Bu kadına yönelik bir şiddettir”
“Bir adam evimize girdi, beni çocuklarımın önünde darp etti. Yani bu kadına yönelik bir şiddettir. Babası çalışma izinli kendisi de öğrenci olan bir kişi bu. Ülkede edepleriyle oturmaları gerekir. Kıbrıs’taki kadınlara saldırma hakları yok. Bu insanlar kendilerini tutamadıkları için gelip bizi darp mı edecekler? Bu memlekette bu hakkı nereden buluyorlar? Olayın vahameti sadece benim darp edilmem değil, iki tane kız çocuğumun gözünün önünde olanlar var. Bu insanlar kadına yönelik acımasızca dövecek tür insanlar. Bu insanlar kendi ülkelerine gidip istedikleri gibi yaşasınlar, ne yaparsa yapsınlar ama bizim gibi aileleri rahat bıraksınlar.”
“Duyarlılık bekliyoruz”
Çağdaşoğluları, “Bu olay kadına yönelik şiddettir. Bu evde sadece ben değilim. İki tane de kız çocuğum var. Bir erkeğin kız çocuğuna vermiş olduğu psikolojik zarar var. Belki benim burnum iyileşecek ama çocuklarımın önümde yediğim dayağı, bu çocuklar nasıl unutacak bilmiyorum. Bir kadının oğlunu başka bir kadını dövmesine nasıl göz yumabilir. Bu nasıl bir erkek çocuğu yetiştirme tarzıdır? Bu nasıl insanlıktır? Ben bunları hiçbir zaman anlayamayacağım” dedi.
“Yetkililer bu olayın kendi aileleri başına gelseydi ne hissederlerdi?” diye soran Nejla Çağdaşoğluları, kadın yönelik şiddet olan bu olay nedeniyle banklardan, savcılardan, yetkili isimlerden ve kadın örgütlerinden duyarlılık beklediğini de dile getirdi.