CANALTAY VAKASININ SİYASİ MANASI
Doğrusunu söylemek gerekirse Resmiye Canaltay’ın böyle bir sonuç alacağını tahmin etmiyordum. Sonuçta partisinin –biri İstanbul’da tatilde olsa da- oy verebilecek konumda 19 milletvekili vardı.
3’ü bir partiden, 2’si diğerinden olmak üzere 5 de ‘koalisyon ortağı’ oyu bulunuyordu.
Eh, ‘müstefi üç vekil’den de onay alabilirdi.
Ama zaten kendi partisi ve ortaklarından oy alsa, ilk turdan değilse de ilerleyen turlarda kesin kazanır, Meclis Başkanlığı koltuğuna otururdu.
Ama olmadı.
Sandıktan çıka çıka Resmiye hanıma sadece 13 ‘evet’ oyu çıktı.
Hayret bir sonuçtu bu…
Demek ki kendi partisindeki arkadaşları da oy vermemişler, Meclis Başkanlığı koltuğunu kendisine layık bulmamışlardı.
Şimdi ikinci bir kez yeniden aday gösterilir, kendisi kabul eder, bu sefer seçilecek oy miktarına erişir mi bilinmez.
Ama şu açıkça görülüyor ki bu ‘kavga’ burada bitmeyecek…
* * *
Genelde ülke siyaseti, özelde ise UBP bu noktaya nasıl geldi, ona bakmak lazım.
Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince Ankara’dan her türlü müdahaleyi davet eden ve yapılanları da içselleştiren UBP liderliğinin açtığı yolun yan etkileri, artçı sarsıntılardır bunlar.
Zira seçime müdahalelere ses çıkaramayanlar kurultaya yapılan aleni müdahalelere karşı da boynu bükük kaldılar.
Partililerin oylarıyla ikinci tura kalanlar çektirildi. Üyelerin iradesi parti yönetimine yansıyamadı. Genel Başkanlık koltuğuna ‘atanmış’ bir isim atandı.
Sonuç?
İdare edilemeyen bir yapı…
Gökten zembille inebilirsiniz bazı makamlara, ama o koltuğu doldurmanız da, kitlenizin sizi kabullenmesi de o kadar kolay olmaz. Hatta bazen bu hiç mümkün olmaz.
Ersan Saner’in pozisyonu budur. Saner’in parti yönetiminde ciddi zafiyetler yaşadığı Resmiye Canaltay vakası ile açığa çıkmış durumdadır. Zaten Canaltay da seçimde uğradığı hüsran sonrası bu gerçeğin altını çizme ihtiyacı hissetti.
* * *
Meclis Başkanlığı seçiminden çıkan sonucun başka neden ve sonuçları da vardır tabii… Mesela Derviş Eroğlu açısından bakalım.
Kurultayda ‘Eroğlu’nun adayı’ diye bilinen Hasan Taçoy ikinci tura kalabilmişti ama Faiz Sucuoğlu’na göre oldukça düşük bir oy alabilmişti.
Eroğlu’nun kızı Resmiye Canaltay son üç hükümet oluşumunda ‘veto yiyen bakan adayı’ olarak anıldı hep.
Ve son Meclis Başkanlığı seçiminde de UBP’lile Canaltay’a oy vermedi, sahip çıkmadı.
Resmiye hanıma oy vermeyen en az 6, belki de 8 UBP’li vekilin tamamının Zorlu Töre ya da Menteş Gündüz’ün yönlendirmesiyle bu ‘disiplinsiz hareket’i yaptığını düşünmek saflık olur.
Belli ki parti içinde bir ‘temizleme’ çalışması, operasyonu var.
Göstergeler ‘Eroğlu etkisinin giderek azalmakta olduğunu’na işaret ediyor ama günün sonunda kim altta kalacak, belli olmaz.
Lakin UBP ‘müdahaleli atamalar’ın bedelini ödemeye devam edecek.
Demokrasinin çarkına çomak sokuldu mu, tekerlekler kolay dönmez, motor da bir süre sonra zora girer ve muhtemelen yanar.
Müdahalelere çanak tutanlar eserleriyle övünebilirler!