‘Canavar’sız trafik
Trafik...
Herkesin korkulu rüyası...
Acısını tatmayan kalmadı neredeyse...
Her yıl 35 civarında ölüm...
Yüzlerce yaralı...
Kararan hayatlar, sönen ocaklar...
Yarım kalan bedenler, engelli gelecekler...
**
Trafikte neden bu kadar acı bir tablo var?
Niye bunca ölüye, yaralanmaya rağmen durduramıyoruz kendimizi?
Madem trafik ‘kanayan bir yara’, ne diye topyekün yok edemiyoruz o cerahati?
Daha fazla ananın yüreğine evlat acısı düşün diye mi?
Çocuklar annesiz, babasız kalmaya devam etsin diye mi?
Sevenler sevdiklerini yitirsin, dünyaları kararsın, ‘yaşayan ölü’ye dönsünler diye mi?
Neden bitmiyor yollardaki ‘savaş’ bir türlü?
**
‘Trafik ve Yol Güvenliği Çalıştayı’ başladı dün...
Yapılan konuşmalar, verilen istatistikler durumun ‘vahim’ olduğunu gözler önüne seriyor.
Komisyonların yapacağı toplantılarda ortaya bir ‘ortak akıl’ çıkacak muhakkak...
Sürücüden devlete, polisten altyapıya, araçtan yasalara kadar bir dizi öneri çıkacak ortaya, trafikte ölümleri, yaralanmaları aşağıya çekebilmek için...
Bulunacak ‘ortak akıl’ çok önemli, ama ilk defa bulunmayacak!
Geçmişten bugüne çok defalar masaya yatırıldı, toplantılar organize edildi, araştırmalar yapıldı, sonuçlar üretildi...
Böylesi geniş bir organizasyonla trafiğin yeniden ele alınması, bürokrasinin, sivil toplumun ve diğer paydaşların kafa yorması önemli bir çaba...
Ama şu şartla: Uygulaması olacaksa!..
**
Savaş görmüş, ama trafikte savaşta yitirdiklerinden çok daha fazla can kaybetmiş bir toplumun her bir bireyi yıllarca ‘canavar’ olarak tanımlanan ve böylelikle ‘soyutlaştırılan’ trafiğe pür dikkat kesilmeli.
Eğitimde trafik olmalı, hem de ağırlıklı bir şekilde...
Çocuklar değil sadece, asıl ‘büyükler’ ders almalı, eğitilmeli...
Sürücü de dersini almalı, yavaş gitmeli, kural dinlemeli, alkolsüz olmalı...
Ama devlet de dersini çalışmalı, yasasını düzeltmeli, ceza mantığından ziyade trafikte iyi bir kültür yaratmalı, yolları yol yapmalı, trafik ışıklarını ışık, levhalarını levha...
Polis sadece ceza kesen, kaza sonrası rapor tutan, soruşturma yürüten olmaktan çıkarılmalı.
Yıllardır yazdığımız, söylediğimiz, dün de dile getirilen ‘takometre’ sistemine geçilmeli, yarış pistleri dışında hız bu şekilde kontrol altına alınmalı.
Komisyonlarda belirlenecek hedefler bunlara benzer olacak, zira aklın yolu birdir ve Amerika’yı dünya bizden önce keşfetmiş durumdadır.
Keşke ‘kopyacılık’ huyumuzu bu tür gerekli konularda da kullansak!
**
Trafik Çalıştayı’nda ‘Bilinçli Sürücü, Güvenli Toplum’ belgisi kullanılmış.
‘Bilinçlenirsek güvende yaşarız’ önermesi var bu sloganda...
Sadece sürücü değil, devletiyle-bireyiyle, kurumuyla-hukukuyla, topyekün bir ‘bilinçlenme’ olarak okursak bunu daha doğru olur.
Bu şekilde algılandığında slogandaki önerme doğrudur.
Uzun yıllar ‘soyut bir canavar’la mücadele şeklinde geçti trafik açısından...
Bu sefer ‘somut’ ve ‘gerçek’ bir çerçeveye oturtulması önemli...
Zira ne canavarı tanımlayabildik bunca sene, ne de onun aldığı canları durdurabildik.
‘Canavarsız trafik’ çok daha iyi, her haliyle...