Tam bir ‘dram’ yaşandı İstanbul Boğazı’nda...
‘Utanç’tı solduğumuz yüzyıl adına...
‘Çocuklar’, boylarından büyük yeleklerle atıldı denize, kayboldu...
Yelekler vardı, ‘can’ kurtaran...
‘Can’lar yok...
Utancın boğazında yüzdü ‘can’sız yelekler...
Afgan kaçakları taşıyordu tekne...
Battı...
O en güzel şiirlerin yazıldığı, dünyalar güzeli İstanbul Boğazı’nda...
“Süt beyaz bir martıyım açıklarda
Gemilere ben yol gösteriyorum” diyen İlhan Berk’in satırlarına ihanet eden bir kaptanın can pazarında...
.... “masmavi ağlarım sana
kendimi vurdurma bana
topla kendini
topla kendini şehr-i İstanbul” diyen büyük usta Nazım’ın sözleri kaldı geride...
Utançtı...

------------------------------------------------------------

Özel yayıncılığın 19 yılı..

Ülkemizde ‘özel yayıncılık’ serüveni
19 seneyi geride bıraktı...
‘First FM’in de yaş günüydü ve Birinci Medya’da kutlandı...
‘Özel Yayıncılığın’ başlangıcı çok daha gündemde olmalı, konuşulmalıydı.
Çünkü, özel radyolar ve televizyonlar, belki çok ‘görkemli’ prodüksiyonlar üretmese, ‘dizi’ler çekmese de...
İnsanlarımızın ‘konuşması’, demokrasinin yeşermesi, çok sesliliğin gelişmesi adına önemli bir adımdı...
En nihayetinde ‘devletin sesi’ konumundaki yayın kurumları ‘kontrol’ altına alındı senelerce,  ‘baskıcı’ süreçlerde...
Annan Planı dönemini anımsayınız...
Özel televizyonlardan, radyolardan nasıl da ‘döküldü’ herkes yüreklere...
First FM’in 19. kuruluş resepsiyonunda ilginç de bir anekdot vardı.
İki Cumhurbaşkanı adayı Sibel Siber ve Mustafa Akıncı buluştu.
Siber, “Cumhurbaşkanlığı makamı için keşke bir kadın adayı destekleseydiniz” dedi, Akıncı “Daha gençsiniz, adaylık için keşke biraz daha bekleseydiniz” diye yanıt verdi...
Gülümsedik hep birlikte....