Çapraz görüşmeler ne getirecek?
Dün iki özel temsilci karşılıklı olarak Ankara ve Atina’yı ziyaret etti. Uzun yıllar sonra gerçekleşen bu ziyaretler elbette önemlidir.
Üstelik bu ziyaretlerin en son 1960 anlaşması öncesinde yapılmış olması acaba yeni bir çözümün eşiğinde miyiz sorusunu çağrıştırıyor.
Öncelikle şunun altını çizmek istiyorum bu görüşmelerden herhangi bir sonuç beklenmiyor. Zaten amaç da bu değil. Yalnızca moral olarak görüşme sürecine olumlu etki yapabilir.
Çapraz görüşmeler nasıl ortaya çıktı?
Bilindiği üzere Rum tarafı Papadopulos’tan bu yana ısrarla Kıbrıslı Türkleri muhatap almadan doğrudan Türkiye ile görüşerek sorunu çözebileceğini iddia ediyor. Bu nedenle Papadopulos 5 yıllık görev süresi boyunca muhatabı Talat’la sadece bir görüşme yaptı. Bu görüşme de BM temsilcisinin Kıbrıs ziyareti sırasında oldu.
Ancak 2008’de seçimi kazanan Hristofyas bu talebi öne sürmeden Talat’la görüşmelere başladı. İlerleyen günlerde Hristofyas da Türkiye ile doğrudan görüşme olması halinde sorunu daha kolay çözeceğini söylese de bu talebi ileri götürmedi.
2013’te Anastasiadis geldikten sonra bu talebi daha sık gündeme getirdi. Hatta Rum liderler çeşitli uluslararası toplantılarda Türkiye Başbakanı, ya da Dışişleri Bakanı ile görüşebilmek, tokalaşabilmek için özel gayret içerisine girdiler.
Nihayet bu talep Eylül ayında yapılan BM Genel Kurulu sırasında gerçekleşen Türkiye-Yunanistan Dışişleri Bakanları toplantısında gündeme geldi.
Davutoğlu da “karşılıklı olacaksa neden olmasın” diyerek Yunan meslektaşı ile eşzamanlı ve eşdüzeyli görüşme konusunda anlaştı.
Yani bu görüşme talebi bizden gelmedi. Rumların talebini gerçekleştirmek için açıkçası diplomatik bir jest yapıldı.
Olsun, yine de iyi oldu. 55 yıl sonra Kıbrıslı Türk özel temsilcinin resmi olarak Atina’yı ziyaret etmesi ve Yunan Dışişleri yetkilileri ile görüşme yapması moral olarak da kazanımdır. Çözüme katkı bakımından da önemlidir.
Aynı şekilde bunca yıl sonra yine bir Kıbrıslı Rum temsilcinin Ankara’da Türk Dışişleri yetkilileri ile resmi olarak görüşmesi ve kendi toplumunun hassasiyetlerini doğrudan Türk yetkililere anlatması önemlidir.
Bu anlamda çapraz görüşmelerin zararı olmaz. Yararı ise bence tartışılmaz. Çözüm yönünde katkısı da mutlaka azımsanamaz. Ama çözüm bu görüşmelerle değil, Kıbrıs’ta, Kıbrıslı liderler arasında başlayan doğrudan görüşmelerle bulunacaktır. Bunu da hiç kimse unutmamalıdır.
Bu nedenle dünkü görüşmeler sonrası özellikle Kudret Özersay’ın Atina’da gerçekleşen ve yemekle beraber 5 saat süren görüşme sonrası yaptığı kısa açıklamada “konuşmamız gereken herşeyi konuştuk, görüşmeden son derece memnun ayrılıyoruz” demesi önemlidir.
Ankara’da gerçekleşen görüşme ise Türkiye Dışişleri bakanlığı müsteşarı Feridun Sinrlioğlu ile Rum özel temsilci Mavroyannis görüştü. 1.5 saat süren bu görüşmeden sonra herhangi bir açıklama yapılmadı. Ama görüşmelerle ilgili olumsuz bir yorum da şu ana kadar gelmedi.
Umarım bu görüşmeler karşılıklı olarak ve Kıbrıs’taki liderler görüşmesine olumlu katkılar sağlayacak biçimde önümüzdeki günlerde de sürdürülür.
Çözüm süreci gerçekten çok çetrefillidir ve iki garantör ülkenin, özellikle iki toplumun anvatanlar olarak benimsediği Türkiye ve Yunanistan’ın bu sürece katkısı küçümsenemez.