Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Çaresizlik

A+A-

Evet…Çaresizlik.. Bunun başka adı yok. Herkes ama herkes, çaresizlik içinde kıvranıyor. Çaresizlik, hatta umutsuzluk artık sağlıklı karar verme yetimizi de etkilemiş durumda. En küçük, en basit  konularda bile aldığımız kararlarda şüpheler içindeyiz. Acı,  ama gerçek bu…

***

Bilgisayarımın başına oturduğumda  “Bugün virüsten mirüsten söz etmeyeceğim.  Farklı, güzel birşeyler yazmalıyım…”  dedim.  Dedim ama tuşlara basmaya başlayınca parmaklarımın beynime itaat etmediğini farkettim.  Bir kez daha teslim oldum. “Bırak gitsin…” dedim; “Zorlama kendini. İçinden ne geliyorsa onu yaz” dedim.

***

Hükümet edenler, bir öyle diyor, bir böyle… Çok net: Onlar da çaresizlik içinde…  Açıkça söyleyemiyorlar ama hepsi şaşkın hatta panik halinde…

Doktorlar, hemşireler, eczacılar’ın uyarıları devam ediyor. Taa başlangıç günlerinde olduğu gibi. Bir yandan ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar,  bir yandan da feryat etmeye devam ediyorlar. Pek takan yok…

Ülkede, açıklanan rakamlara inanan yok.  Gerçek rakamları merak edenler çok…  Ama açıklanan rakamlar bile her gün biraz daha yükseliyor. Tek ve tek teselli, teslim olduğu virus nedeniyle ölen olmaması.

İşçi, esnaf, üç kuruş birikimi olmayanların tümü çaresizlikle  kara kara düşünür durumda.  Değil gelecek hafta,  obür gün, yarın ne olacağının endişesi içinde…

Büyük iş adamları,  (hatta daha küçükleri bile) önümüzdeki günler içinde ‘kaç kişinin,  kimlerin işine son verebilirim’  hesabı içinde….

Ne kaçacak,  ne de sığınacak güvenli bir  yer var.

Ve bir kez daha aynı soru: “Peki… Daha neler olacak ?”

 

Niçin ?

Adamızın çevresinde sular sıcak.  Her  geçen gün de biraz daha ısınmakta.  Birşeyler paylaşılamıyor.  Muhtemel kaynaklardan ağzının suları akanların hepsi devrede. “Paylaşalım” diyen yok. “Hepsi benim olmalı” diyen çok.

Karpaz açıkları, Doğu Akdeniz derken kriz Ege’ye de sıçradı.   Hem de ‘adalar’ meselesini de yeniden gündeme taşıyarak. Araştırma gemileri, savaş gemileri,  savaş uçakları iş başında.  Gazdır, petroldür derken işin rengi ve niceliği de değişmeye başladı. Üstelik ‘taraflar’ın sayısı her gün biraz daha artarak.

Adına ‘Güç Yarışı’ mı dersiniz ?  ‘Sidik Yarışı’ mı dersiniz ?  ‘Çıkar Yarışı’ mı dersiniz ? Ne derseniz deyin…


Sokak Ağzı

“Güneyde rakamlar düştükçe düştü, bizde de arttıkça arttı.  Sivri akıllının biri de sıkı önlemler alalım Güney’le de kapıları  kapatalım diyor.  Bu nasıl bir mantık anlayamadım.”

***

“Herşeyi ama herşeyi yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız o kadar net ki. Kendinizden başka herkes ama herkes  bunun farkında. Siz ise hala koltuk sevdasında.”

***

“Müjde…Anavatan imdadımıza yetişiyor gene. Şimdi gazetecilere yeni bir iş daha çıktı. Her gece Ercan’dan kaç uçak kaç virüslü  ile kalkıyor ?’u takip etmek.”

***

“Cumhurbaşkanı olma sevdalısı adaylarımızın sayısı onbir. Aha size bir dünya rekoru daha.”

***

“Devlet dairelerinde işler zaten dönmüyordu.  Rotasyon  işlerin bir o kadar  daha yavaşlaması demek olmayacak mı ?”

***

“Merit Lefkoşa’nın Müdüresi Mine Hanım’ı içtenlikle kutluyor, bravo diyor ve örnek olmasını diliyorum.  Virüs saptanan kişilerin açıklanması ve bilinmesi gerektiğine inananlardanım. Ayıp birşeymiş gibi neden saklanıyorlar ki ?”


Anlayana

“Devrim korkutucudur ama seçim kampanyaları da iğrençtir”. (Nicolas Gomez Davila

Bu yazı toplam 2884 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar