Çatışma Sonrası Toplumlarda Tarih Kitaplarının Yeniden Yazılması: Kuzey Kıbrıs’ta Barış Eğitimi Deneyimi -II
Tarih eğitimi yalnızca savaşlar ve çatışmalara odaklanmak yerine sosyal tarihe daha çok yer vererek toplumlar arasında karşılıklı güveni ve toplumsal uzlaşıyı destekleyen bir araç olarak kullanılabilir.
Dilek Latif
[email protected]
Son yıllarda Kıbrıs Türk tarih eğitimi ve ders kitapları önemli bir değişimden geçmektedir. Bu değişimden bahsederken üç farklı dönemde kullanılan üç farklı ders kitabına değineceğim: 1) 1971-2004, 2) 2004-2009, 3) Eylül 2009’dan günümüze. Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’ta federal bir çözüm öneren Annan Planı referandumu sonrasında adanın kuzeyinde, eğitim sisteminde köklü değişikliklere gidildi. Referandum öncesi seçimleri kazanan çözüm ve uzlaşma yanlısı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) hükümeti 1971 yılından 2004’e kadar tekrar tekrar basılarak kullanılan, Dr. Vehbi Zeki Serter’in yazmış olduğu ders kitaplarını, ilk kez yeni tarih kitaplarının hazırlanmasıyla değiştirdi. Milliyetçi öğeler içeren, ötekini düşman olarak işaret eden, metinsel ve görsel içeriğiyle adada uzlaşı sağlaması zor olan eski kitaplar yerini yeni hükümetin Kıbrıs’ta çözüm vizyonuna uygun tarih kitaplarına bıraktı.
Öğretmenler sendikası yeni müfredatın geliştirilmesinde etkin bir rol oynamıştı. Sendika ve önde gelen üyeleri bir süredir temeli şovenizm karşıtı, dostluk, karşılıklı anlaşma ve hoşgörünün vurgulandığı, evrensel ilkeler üzerine kurulmuş bir okul müfredatının gerekliliğini öne sürmekteydiler (1). Bu meyanda, yeni tarih kitapları öğrenci-merkezli yaklaşımıyla eleştirel düşünceyi ve eğitimde çoklu bakış açısını destekler nitelikteydi.
Ortaokul tarih kitaplarının yeniden yazılması ile başlayan süreç diğer tüm eğitim materyallerinin değiştirilmesini içermekteydi. 2004-2009 döneminde yazılan tarih ders kitapları genel olarak etnik-merkezli yaklaşımdan uzaktı. Bu kitaplar ‘öteki’ne veya milli bir düşmana dair göndermeler içermemekteydi. Kitapların göze çarpan bir diğer özelliği ise sosyal tarihe geniş şekilde yer vermesi, iki toplum arasındaki ortak tecrübelere ve ortak kültüre değinmesiydi. Bu şekilde siyasi tarihin çatışmacı anlatımı yerine iki toplumun ortak geçmişine dikkat çekilmişti.
Diğer bir fark ise görsel imgelerin çokça kullanılmasıydı. Karikatür ve resimlerden öğretici ek bir araç olarak yararlanılmıştı. Nergis Canefe’nin de tespit ettiği gibi, eski kitaplarda “İngilizlerin, Yunanlıların veya Kıbrıslı Rumların tarihi figürlerine ya da siyasi liderlerinin resimlerine hiç yer verilmezken; Osmanlı Padişah ve yöneticilerinin portreleri, Atatürk ve ‘kahraman Mehmetçiğin’ resimleri bol bol kullanılmaktaydı.”(2) Ancak yenilenen kitaplarda eskilerden çok daha farklı bir yaklaşım sergilenmiş, yukarıda adı geçen ve İngilizlere, Yunanlılara ve Kıbrıslı Rumlara ait tarihi figürlere yer vermekten çekinilmemişti. Kitapların bir başka özelliği ise, Kıbrıs Türk ağzına yer vermesiydi. Vurgulamak gerekirse eski ve yeni Kıbrıs tarihi kitaplarındaki en temel değişiklik yenilerde eskisinden farklı olarak Kıbrıs merkezli bir söylemin kullanılmasıydı.
Ayrıca, öğrenci-merkezli bir yaklaşımla öğrencileri araştırma yapmaya, düşünme ve değerlendirmeye, olayları farklı açıdan yorumlamaya teşvik edip öğrencilere çok yönlü ve sorgulayıcı bir tarihsel bakış açısı kazandırmak hedeflenmişti. Dönemin Talim Terbiye Dairesi Başkanı Dr. Hasan Alicik, Simon Bahçeli’yle yaptığı röportajda objektif bir Kıbrıs tarihi müfredatı yaratma ve tarihin öğretilme şeklini değiştirme amacını dile getirmişti. Alicik, “öğrencilere bizimkinden farklı tarihsel bakış açıları olduğunu göstermek istediklerini” aktarıp şöyle devam etmişti: “1974’le ilgili birçok farklı bakış açısı vardır; bunlar Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum, Yunanlı, Türk ve İngiliz perspektiflerini içerir. Biz neyin iyi neyin kötü olduğunu söylemiyoruz. Buna öğrencilerin kendileri karar vermelidirler.”(3)
Yeni kitaplar genellikle tarih öğretmenleri, öğrenciler ve ailelerden, olumlu geri dönüt almıştı. Öte yandan, bu kitaplar sağ kanat tarafından bir takım eleştirilere maruz kalmış ve CTP yetkilileri, milli kimliği yok etmekle ve öğrencilere gerçek tarihi öğretmemekle suçlanmıştı. Tarih kitaplarındaki değişiklikler ciddi bir tartışma konusu olmuş, bazı kesimlerce yeni kitaplarda ulusal kimliğin eritildiği iddiaları sürekli tartışılmıştır.
Bu eleştiriler Nisan 2009 Genel Seçimlerine de damgasını vurmuş, yeni kitaplara ilişkin tartışmalar neredeyse tüm siyasi partilerin seçim kampanyalarının önemli bir kısmını oluşturmuştu. CTP ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) gibi merkez sol partiler yeni ders kitaplarına sahip çıkarken, sağ eğilimli Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Demokrat Parti (DP) tarih kitaplarının yeniden yazılması gerektiğini savunmuştu. Seçimlerden hemen önce eski Cumhurbaşkanı ve toplum lideri Rauf Denktaş da tarih kitaplarının vatansever, milliyetçi ve özgürlükçü tarihçiler tarafından tekrar gözden geçirilmesinin gerektiği belirtti.(4)
CTP hükümetinin ortaokul tarih kitaplarını değiştirmesiyle 2004 yılında başlayan, lise kitaplarının da tedricen yeniden yazılmasıyla 2009 yılına kadar devam eden tarih eğitiminde ve ders kitaplarındaki bu değişim ve yeniden yapılanma genel seçimler sonrası durmuştur. Seçim sonrası iktidara gelen UBP hükümeti 2004 yılından bu yana kullanılan tarih kitaplarının basımını durdurup, Eylül 2009 döneminde okutulmak üzere yeniden ‘yeni tarih kitapları’ hazırlattı. Seçimlerin hemen ardından yeni oluşturulan komisyon lise tarih kitapları üzerinde çalışmaya başlamış ve 2009 sonbahar döneminde hazırlanan ‘yeni kitaplar’ okutulmaya başlanmıştır.
Annan Planı referandumu sonrası başlatılan tarih eğitimindeki değişim, merkez-sol partilerce barış için önemli bir adım olarak nitelenmiş olsa da, UBP seçim kampanyası döneminde seçilmeleri halinde ilk 100 günlük icraatı arasında ‘tarih kitaplarını yeniden yazma’nın olduğunu açıklamıştı. Bu kadar kısa sürede kitapların hazırlanabilirliğini sorgulamış olsa da, başbakan Derviş Eroğlu 8 Eylül 2009 tarihinde düzenlenen basın toplantısında yenilenen kitapları basına tanıtmıştı.(5)
Yakın zamanda iki farklı dönemde iki farklı hükümet tarafından hazırlanmasına önayak olunan tarih kitaplarının metinsel ve görsel karşılaştırmalı analizi içeren bir çalışma yapıldı. Araştırma bulgularına göre, UBP yetkilileri tarafından hazırlatılan kitaplarla CTP hükümeti dönemindeki kitaplar arasında belirgin farklılıklar olduğu görülüyor. Bu bağlamda, UBP döneminde yazılan 9. sınıf ile 10. sınıf Kıbrıs Türk Tarihi kitaplarıyla, CTP döneminde yazılmış olan Kıbrıs Türk Tarihi 1, Kıbrıs Tarihi (1878-1960), Kıbrıs Tarihi 10 ve Kıbrıs Tarihi 11 kitapları incelenmiştir. (6) Araştırmaya göre önceki kitaplar tarih öğretimindeki çoklu bakış açısına uygun yaklaşımlarla Kıbrıs tarihini dünya tarihinden ayırmadan anlatırken yeni tarih kitapları daha fazla Türk tarihi, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye’nin kurulması ve Türk-Yunan çatışması ile ilgili konulara ağırlık vermektedir. Ayrıca, Kıbrıs tarihi, Türk-Yunan çatışması üzerinden anlatılmaktadır. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, yeni Kıbrıs Türk tarihi kitapları daha Osmanlı ve Türk tarihi odaklı, Kıbrıs’a ait konular ise Osmanlı ve Türk tarihi ilişkisi üzerinden okutulmaktadır. Yeni kitaplarda Kıbrıs-merkezci yaklaşımdan uzaklaşılmıştır.
Eski kitaplar Kıbrıs’ın genel tarihi ve dünya tarihi ile ilgili daha fazla bilgi sağlarken, 2009 yılında hazırlanan yeni kitaplar Kıbrıslı Türklerin milli mücadelesine vurgu yapmaktadır. Eski kitaplarda tarihi olaylar çoklu bakış açısından değerlendirilmeye çalışılmış ve öğrenciler eleştirel düşünmeye teşvik edilmişlerdi. Fakat 2009 yılının yeni kitaplarında etnik- merkezli ve milliyetçi bir bakış açısı göze çarpmaktadır. Eski kitaplardaki sosyal tarih anlatımında değinilen adadaki iki toplumun ortak geçmişi, yeni kitaplarda farklı bir açıdan ele alınmış, sosyal tarih, siyasi ve askeri tarih kapsamında, Kıbrıslı Türklerin savaş yılları boyunca günlük hayatta karşılaştıkları sorunlar ve bunlara nasıl göğüs gerdiklerini anlatılmıştır.
Görsel malzemelerle ilgili olarak yeni kitapların sayfa düzeni açısından iyi hazırlanmadığı söylenebilir. Ayrıca, eski kitapların aksine yeni kitapların öğrenci merkezli görsellerden de uzak olduğu görülmektedir. Öğrencileri sorgulama ve yorum yapmaya yönlendiren materyaller yerine, milliyetçi söylemi destekleyen bazı malzemeler kullanılmıştır. Sonuç olarak, yeni tarih kitapları, gerek içerik gerekse görsel malzeme bakımından etnik merkezci yaklaşımlarla hazırlandığı söylenebilir.
Söylemler incelendiğinde ise mevcut kitapların Rum ve Türk karşıtlığı temelinde yazılmış olduğu görülmektedir. CTP dönemindeki kitaplar öteki’ni olumsuz olarak göstermek yerine daha hümanist bir bakış açısıyla ele almaktaydı. Geçmişte yaşananların acı olaylar olduğu ancak dünyadaki diğer ülkeleri incelediğimizde, o dönemler Kıbrıs’ta yaşananların benzerlerinden çok da farklı olmadığı fikrinin altını çizmekteydi. Bu şekilde eski kitaplar daha tarafsız bir bakış açısı sunmaya çalışmıştı. Yeni tarih eğitimindeki bir başka değişiklik ise, CTP döneminde dört kitaptan oluşan Kıbrıs (Türk) Tarihi eğitiminin, şimdiki hükümet tarafından iki kitaba indirgenmiş olmasıdır. Böylece, yeni kitaplarda var olan bilgi, geçmiştekilere göre azaltılmıştır.
Özetlemek gerekirse, birbiriyle çatışan iki toplumsal tarihin ve kimliğin bulunduğu bir adada uzlaşı ve çözüm sağlamak, tarihin nasıl yazılıp nasıl öğretildiğiyle doğrudan ilintilidir. Tarih kitaplarının Niyazi Kızılyürek’in de saptadığı gibi gelecek için yazıldığını kabul edersek, adada kalıcı bir barış için karşılıklı olarak daha az önyargılı daha uzlaştırıcı bir tarih öğretimine ve genel eğitim sistemine ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan tarih kitapları üstüne süregelen tartışmaların tarih eğitiminin hala daha Kıbrıs’ta ulusal kimlik yaratılmasında var olan en önemli faktörlerden biri olarak görüldüğünü ortaya çıkarması bakımından kayda değerdir.
Bir diğer nokta ise, milli müfredat ve ders kitapları her ne kadar belirleyici olsa da, öğrenciler tarihi kitle iletişim araçlarından, aile ve akranlarından da öğrenmektedirler. Bazen öğrenciler okula başlamadan önce şartlandırılmış fikirler ve tarihi algılamalarla donanırlar. Bu açıdan baktığımızda “hem öğrenciler hem de öğretmenler okula farklı duygusal tarihlerini getirirler (…); bunlar daha geniş bağlamdaki sosyopolitik güçler, ihtiyaçlar ve menfaatlerin içinde saklıdır”. (7) Ayrıca, kitapları ve müfredatı uygulayan öğretmenler olduğuna göre, öğretmen eğitimi de barış eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Milliyetçi tarih anlatımının geçmişteki çatışmaları haklı çıkardığı yadsınamaz. Fakat sorgulamamız gereken tarih ve onun aktarımı mı daha önemli, yoksa gelecek mi geçmişten daha önemli olmalıdır.
Tarih öğreniminin öğrencilere geçmiş olayları anlamlandırma, sorgulama ve yorumlama yeteneği kazandırması, daha iyi bir gelecek sağlanmasına yol açabilir. Tarih eğitimi yalnızca savaşlar ve çatışmalara odaklanmak yerine sosyal tarihe daha çok yer vererek toplumlar arasında karşılıklı güveni ve toplumsal uzlaşıyı destekleyen bir araç olarak kullanılabilir.
Kaynaklar
(1). M. B. Önen, S.J.Dağseven, H. Karahasan, D. Latif, Tarih Kitaplarının Yeniden Yazılması, Tarih Eğitimi: Kutuplaşma için mi, Uzlaştırma için mi? Lefkoşa: POST Araştırma Enstitüsü, Temmuz 2010, sayfa 113.
(2). Nergis Canefe, ‘Communal Memory and Turkish Cypriot National History: Missing Links’, 1998, http://www.cyprus-conflict.net.
(3). Simon Bahçeli, ‘Making Cyprus history’, Cyprus Mail, July 15, 2004.
(4). Kıbrıs Gazetesi, ‘Denktaş: Tarih Kitaplarının gözden geçirilmesi lazım, 4 Nisan 2009.
(5). Yüz Günlük İcraat, BRT Haberleri, 8 Eylül 2009.
(6). Dilek Latif, Hakan Karahasan, Barış için Eğitim III: Kıbrıs Tarihi Ders Kitaplarının Metinsel ve Görsel Analizi, Lefkoşa: POST Araştırma Enstitüsü, Haziran 2010, http//:wwwpostri.org.
(7). Michalinos Zembylas ve Zvi Bekerman, ‘Dilemmas of Justice in Peace/Coexistance Education: Affect and the Politics of Identity’, Review of Education, Pedagogy and Cultural Studies, sayı 30(5), 2008, sayfa 415.