‘Çatışmacı’ dil ve Kıbrıs üzerinden gerilim
Siyaset ve örgütler, Türkiye'den gelen buyurgan tavırlara güçlü itirazlar ortaya koymuyor ya da koyamıyor.
Kıbrıs üzerinden 'güç gösterisi' yapılıyor böylece!
Savaş çığırtkanlığı yapılıyor.
Bu gerilimin ortasında bizim hayatlarımız var.
Bizim yurdumuz!
***
Geçitkale Havaalanı’nı bir gece yarısı “askeri üs” haline getirdiler.
Sustuk!
Toplu susma seanslarının ardından işler büyüdü.
O dönem yazmıştım.
“Hava Araçları silahlı yoksa silahsız mı?
Duyan da bizim Dışişleri Bakanı’na sordular sanacak.
İradesizlik bağırıyor bas bas, görmüyoruz.”
***
Şimdi Erdoğan, Geçitkale’yi işaret ediyor ve “Orada Silahlı İnsansız Hava Araçlarımız var, bölgede olabilecek bir saldırıda güçlü olabilmeliyiz” diyor!
Ne “saldırısı” bu?
Öyle hayali düşmanlar üzerinden sokağa korku salıyorlar ve gerilim yaratıyorlar.
Barış, demokrasi, işbirliği, hukuk yerine silahla, uçakla, güçle bir meydan okuma yapıyor.
***
Kıbrıs üzerinden “Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakere kartını” cebine koyan Türkiye, şimdi çatışmacı dış politikasıyla bunu yitiriyor.
Demokrasi, hukuk devleti ve özgürlüklere dair defolarıyla Avrupa’dan uzaklaşırken de yine Kıbrıs’ı kullanarak “güç gösterisi” yapıyor.
***
“Yönetimde bir etkinliğin yok senin!
Ne etkin var, ne tepkin.
‘Geçitkale verilecek’ diyorlar, veriyorsun.
Hep peşinden sürükleniyorsun sen!
Geçitkale’yi askere devredeceksin de bunun Meclis’te tartışılması olmaz mı?
Ol(a)maz!
Çünkü böylesi kararlarda ‘rica edilir’ uzaktan, buralardan ‘evet efendim’ denir.”
***
“Kıbrıslı Türkler eziliyor bu egemenlik yarışları içerisinde…
‘İnsansız’ egemenlik yarışları bu…
Ha varsın, ha yok!”
***
Bu yol, yol değildir…
Ne kaldı devretmediğimiz, yoldan suya, karadan denize, havaalanından Saray’a…
Çok daha ciddi, örgütlü, dünyada görünür, kararlı itirazlar olmadıkça, direniş büyümedikçe, seyrederek ve susarak yarınları körelteceğiz.
Tepkisizliğin sonucu katmerlenerek geliyor üzerimize…
Ada’mız, yârimiz, yarımız, yarınımız ateşe atılıyor.