Çatışmalarda evlatlarını kaybeden İsrailli annelerden barış için “Anneler Çadırı…”
Filistin-İsrail çatışmalarında evlatlarını kaybeden anneler, Tel Aviv’de bir “Anneler Çadırı” kurarak, barış ve çözüm isteklerini dile getirdiler.
“Women Wage Peace” örgütünden anneler, Dünya Kadınlar Günü’nü de bu çadırda kutladılar, çadırı ziyaret edenlere yaşadıklarını birlikte anlattılar.
Çadırda her gün tartışmalar, seminerler, film gösterimleri ve diğer etkinlikler yapılırken, “Bir gün mutlaka kan akıtılması sona erdirilecek ve komşularımızla hep birlikte barış içinde yaşayacağız” dediler. Annelerin anlattıkları, başka bir dünyanın mümkün olduğuna ve savaşın kaçınılmaz olmadığına kanıttı…
Çadırda görev alan kadınlar Aco, Beit Zera, Lod ve Tel Aviv’den gelerek çadırı ziyaret edenlerle ilgilendiler. Ziyaretçilere Filistin’de de barış aktivisti kadınlar olduğunu, onlarla işbirliği yapmakta olduklarını aktardılar. Kadınlar, “Korku ve nefret barikatlarını yıkmak için çalışıyoruz” diye konuştular…
Kadınlar ayrıca bir yasa önerisini de çoğaltarak gelen ziyaretçilere dağıttılar. Buna göre, liderler herhangi bir çatışmaya müzakereler aracılığıyla çözüm bulmak için tüm olanakları tükettiklerini ispat etmek zorunda kalacak, ancak ondan sonra çatışmayı durdurmak için askeri güç kullanabilecek.
Kadınların “Anneler Çadırı”nda mesajı açık ve netti: İsrailli liderleri, Filistinli liderlerle saygın bir barış anlaşması imzalamaya zorlamak, böylesi bir anlaşma her iki taraf için de adil olmalı, karar mekanizmalarına kadınlar da dahil olmalıdır.
Anneler Çadırı’nı binlerce kişi ziyaret etti ve kadınlar tümüyle gönüllü olarak bu çadırın idamesini yürüttü. Ülke çapında bu tür çadırların çeşitli tarihlerde ve çeşitli yerlerde kurulması tasarlanıyor.
(WOMEN WAGE PEACE – Susan Zaidel’in yazısından derleyen Sevgül Uludağ – 9.4.2019)
BASINDAN GÜNCEL…
Kıbrıslırum Dışişleri Bakanlığı’nın “kayıplar”la ilgili planı harekete geçiriliyor…
“Kayıplar” konusunda “faaliyet planı”…
ΚHA - Kiriaki Hristodulu
Türkiye’nin Kayıp Şahıslar Komitesi’yle “işbirliği yapmayı reddetmesi, uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi, kayıpların kalıntılarının yerlerinin değiştirilmesi ve özellikle zamanın geçmesiyle yaşanan zorluklar Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı’nı hem siyasi hem de idari düzeyde bir faaliyet planını oluşturmaya” yöneltti.
“Belirli bir zaman içerisinde sonuç almayı” amaçlayan Bakanlık, “gömü yerleri değiştirilmiş kayıp şahısların kalıntılarının nereye nakledildikleri ve kazı çalışmaları” konusunda oldukça endişeli. Kayıp Şahıslar Komitesi, bir yıl önce 47 ve 2016’da 107 yer tespitine karşın 2018’de sadece 13 yer tespiti yapabildi.
Faaliyet planı Bakanlar Kurulu’nun son toplantısında masaya kondu. Kıbrıs Haber Ajansı’nın edindiği bilgiye göre bu plana göre Lefkoşa, uluslararası düzeyde ve özellikle Avrupa Birliği (AB) içerisinde siyasi bir kampanya başlatmayı, yönetsel düzeyde ise ilgili tüm daire ve otoritelerle çabaları ileriye götürmek ve bu yıl içerisinde sonuç alacak somut adımlar atmayı hedefliyor.
Kayıp şahıslar konusunu insani bir sorun ve Hükümet’in politikasının uygulaması olarak gören Dışişleri Bakanlığı, faaliyet planını, Başsavcı, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı, Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki Kıbrıslırum Temsilci, Kıbrıs ve Yunanistan’daki Kayıp Şahısların yakınları Komiteleriyle 1963-67 dönemi Kayıp Şahısların Yakınları Komitesi’nin yakın işbirliği halinde uygulamaya koyuyor.
Uzun ve kapsamlı süren görüş alışverişinden sonra devletin tüm ilgili otoriteleri, kayıp şahısların akıbetlerinin belirlenmesinde ilerleme olmamasının, uluslararası toplum içerisinde Türkiye’ye tutumunu değiştirmesi için baskı yapılması ve sonunda bu insani konuda işbirliği yapması için bir süre çerçevesinde farkındalık yaratılması uygulamasının yapılması sonucuna vardılar.
Bu çerçevede tedbirlerin ve faaliyetlerin etkisi düzenli olarak değerlendirilecek ve gerekirse düzenlemeler yapılacak.
Siyasi düzeyde tedbirler-siyasi adımlar
Siyasi tedbirler genel olarak uluslararası toplum içerisinde “farkındalık yaratmayı, insani bir sorun olan kayıplarla ilgili işbirliği yapmayı reddeden Ankara’nın yaklaşım ve davranışlarını dikkatlere getirmeyi” amaçlıyor. Faaliyet planına göre Dışişleri Bakanlığı karar alıcı tedbirlere karar verilmesi ve uygulanmasından sorumlu olacak, ilgili devlet ve özel kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışacak.
Temsilciler Meclisi’nin rolünün de bu süreçte oldukça önemli olduğu düşünülüyor ve bu çerçevede Dışişleri Bakanı’nın, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmasını kolaylaştırmak ve işbirliği yapmak için “uluslararası aktörler tarafından Türkiye’ye baskı yapılması için ortak çaba harcanması üzerinde düzenli görüşme başlatmak niyetiyle yakın bir gelecekte milletvekillerini bilgilendirmesi” bekleniyor.
Lefkoşa “Avrupa Birliği’nin tam üyesi olarak statüsünü daha da fazla kullanmak istiyor ve somut sonuçlar alınabileceğine” inanıyor.
Hükümet aynı zamanda Avrupa Konseyi düzeyinde de çalışmalar yapacak, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bir sonraki kayıp şahıslar görüşmesi bağlamında Türkiye’ye baskı yapılması” arayışına girecek.
Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kıbrıs-Türkiye 4. Devletlerarası Başvuru’yla ilgili hükmünün uygulanmasından sorumlu bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nin de konuya müdahil olmasının büyük önemi olduğuna” da inanıyor ve bu nedenle Kıbrıslı milletvekilleri ile, “koordinasyon ve görüş alışverişi olacağını” belirtiyor.
Kıbrıslı milletvekilleriyle kayıp şahıslar sorununun vurgulanmasında “koordinasyon sağlanacak ve diğer şeylerin yanı sıra kayıplar konusunda Avrupa Parlamentosu’nda bir kararın kabul edilmesi için ortak çaba teşvik edilecek.”
Siyasi tedbirler de “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni diplomatik misyonlarında daha da fazla yer alacak. Büyükelçilikler Türkiye’ye baskı yapılmasının sağlanmasında farkındalığı daha da artırmak” ve Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarını daha fazla mali destek sağlanması için çalışacaklar.
“Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu’nun (ICMP) kurucu üyesi olarak Kıbrıs’ın statüsünden daha fazla faydalanmak ve Kıbrıs adına Lahey’de 2015’te kurulan ICMP’nin Statüsü ve İşlevi Anlaşması imzalanması” için de çaba harcanacak.
Koordinasyon/idari tedbirler
Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili tüm kurumların etkin koordinasyonunun önemini de vurgulamak istiyor.
Dışişleri Bakanlığı şemsiyesi altında faaliyet planını hazırlamak için bir araya gelecek bütün ilgili birimler, düzenli olarak sonuçlara ve ortaya çıkan sorunlara bakarak işbirliği düzeyini artırmak için inceleme ve değerlendirmenin öneminin altını çizdiler.
Faaliyet planı ayrıca “Kayıp Şahıslar Komitesi ve Kıbrıs Kayıp Şahıslar Birimi’nden yetkililerin katılımıyla ortak bir araştırma grubu oluşturulmasını” da öneriyor. Bu “ortak araştırma grubunun acil adımlar kategorisinde çok önemli bir tedbir olacağı” düşünülüyor. Hem Cumhurbaşkanlığı hem de Kayıp Şahıslar Komitesi temsilcilerinin “araştırma çalışmasını güçlendirmenin hemen somut sonuçlar elde edilmesinde anahtar olduğuna” inanıyorlar. Ayrıca “akademik personelin yardımıyla araştırma alanını genişletme ve veri alanında eldeki arşivleri inceleyecek başka bir araştırma ekibinin kurulacağı” ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı’nın gözetiminde “kazı ve kalıntıların kimlik tespiti için bir sistem ve mevcut bilgileri dijital ortama aktarma prosedürünü hızlandırmak için çalışmalar yapılacak. Bu sistem sadece bilgi toplama, kayıtları inceleme ve ilgili yerleri ziyaret etmek, yurtdışındaki uzman merkezlerle çalışma” gibi konularla ilgilenecek.
İdari tedbirler de esas olarak “ilgili birim veya dairelerin talepleriyle ilgili olacak ve kazı ekiplerinin, diğer personelin artırılmasıyla ilgilenecek, Savunma Bakanlığı’nın polis personel ve yetkililerinden oluşacak ortak yeni bir Görev Gücü oluşturulmasıyla” ilgili olacak.
Kayıp Şahıslar Komitesi son on üç yıl içerisinde 2,002 kayıp kişiden 927 kişinin kimlik tespitini yapıp ailelerine teslim edebildi.
(KIBRIS HABER AJANSI - Kiriaki Hristodulu – 9.4.2019)
“Kayıplar” konusunda Türkiye’ye suçlamalar…
Lefkoşa, 9 Nisan 2019 (T.A.K): Kıbrıslırum siyasi ve ileri gelenleri, Kıbrıs’taki “kayıpların akıbetlerinin ve kalıntılarının tespiti konusunda katkı koymadığı gerekçesiyle” Türkiye’yi suçlamayı sürdürüyor.
Haravgi ve diğer gazeteler, Güney Kıbrıs’ta dün 34’üncüsü düzenlenen “Kayıplar Sevgi Maratonu” etkinliği çerçevesinde gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı İnsani Konular Komiseri Fotis Fotiu, Meclis Göçmenler Komitesi Başkanı Skevi Kukuma ve Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos Türkiye’yi suçlayıcı ifadelerine geniş yer verdiler.
Habere göre basın toplantısında konuşan Fotiu, “kayıpların tespiti konusunda 2018 yılının bugüne kadarki en kötü yıl olduğunu ve yalnızca 10 kayba ait birkaç kemik kalıntısının bulunabildiğini” belirterek, “Türkiye’nin bu konuda işbirliği yapmasını sağlamak yönünde baskı kurmamanın ise insanlık suçu olduğunu” duyurdu.
Fotiu, “cenaze töreni düzenleyebilmeleri için kayıp yakınlarına sadece bir diş, bir diğerine ise birkaç kemik verilebildiğini, zamanın kayıplar açısından en büyük düşman olduğunu” vurguladı.
Habere göre etkinliğe yazılı bir açıklama gönderen Meclis Göçmenler Komitesi başkanı Kukuma ve diğer yetkililer konuşmalarında, Türkiye’yi uzlaşmaz tutum sergilemekle suçladılar.
Alithia gazetesi ise konuya ilişkin haberinde, aynı etkinlikte konuşan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hristostomos’un açıklamasına yer verdi.
Hrisostomos konuşmasında, “Türkiye’nin geçen 44 yıl boyunca kayıplar konusunda hiç yardımcı olmadığı” iddiasında bulunurken kayıplar için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.
(TAK Ajansı Kıbrıslırum Basını Bülteni’nden – 9.4.2019)