Çatoz (Serdarlı), Taşkent (Vuno) ve Larnaka’nın Bahçalar (Pervolya) köyünde yeni kazılar...
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde, iki toplumlu kazı ekipleriyle yürütmekte olduğu kazılar devam ederken, Çatoz (Serdarlı), Taşkent (Vuno) ve Larnaka’nın Bahçalar (Pervolya) köyünde yeni kazılara başlandığı öğrenildi. Akova’da (İpsoz/Yipsu) 14 sene evvel Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz kuyuda dört kayıptan geride kalanlara ulaşılırken, kuyunun rampasının genişletilmesine geçildiği de belirtildi.
Kayıplar Komitesi bu kazılarında gerek 1963-64, gerekse 1974’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerini arıyor.
Bu kazıların ve Kayıplar Komitesi’nin çalışmalarının finansmanını ise ağırlıkla Avrupa Birliği karşılıyor ancak başka ülkeler de Kayıplar Komitesi bütçesine katkıda bulunuyor.
KAZILARDA SON DURUM...
Kazılarda son durumla ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Erge Yurtdaş’tan aldığımız bilgiler şöyle:
*** Akova/İpsoz/Yipsu: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un kuyuda olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları sırasında kuyunun beşinci metresinde insan kalıntılarına ulaşılmıştır. Kuyudaki rampa işlemi tamamlanmış ve yaklaşık 9. metrede dördüncü kişiye ait kalıntılara ulaşılmıştır. Kuyunun derinliği 10 metrenin altına indiği için, hem kuyuya inebilmek hem de kuyudaki iş güvenliğini sağlamak adına erişim rampası tekrardan oluşturulmaktadır. Dört şahıstan geride kalanlara ulaşılmış durumdadır. (Okurlarımıza not: Sözkonusu kuyuyu 14 sene önce Kayıplar Komitesi yetkililerine, bir Kıbrıslırum şahidimizin vermiş olduğu bilgi üzerine göstermiştik... S.U.)
*** Aygün/Mağusa Ayyorgisi: 1974 kaybı bir Kıbrıslı Rumun eski beton su deposunun yanında gömülü olabileceği bilgisi ile başlatılan kazı çalışmaları son bulmuştur.
*** Serdarlı/Çatoz/Ciaos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
*** Alayköy/Yerelakko (askeri bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un şüpheli alanda kayıp edilmiş olabileceği bilgisi üzerine askeri bölgede başlatılan kazı çalışmalarında bir şahsın kalıntılarına ulaşılmıştır. Kazı çalışmaları manuel ve mekanik olarak arazide devam etmektedir.
*** Balıkesir/Palekitire: 1963-64 kaybı bir grup Kıbrıslırürk'ün dere kenarında bir hayıt ağacının altında gömülü olabileceği bilgisi doğrultusunda başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Dilekkaya/Ayakebir: 1974 kaybı üç Kıbrıslırum'un kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları son bulmuştur.
*** Taşkent/Vuno: 1974 kaybı beş Kıbrıslırum'un dere kenarındaki mevzilere gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
*** Dohni/Taşkent: 1963-64 kaybı bir Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları son bulmuştur.
*** Larnaka Bahçalar/Pervolya: 1963-64 kaybı bir Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
Biz de kazı ekiplerindeki tüm çalışanlara, tüm arkeologlara ve şiroculara “Çok kolay gelsin” diyoruz...
BASINDAN GÜNCEL...
“Kayseri’den Ağırnaslı Katina’nın türküsü...”
Sertaç Öztepe Cihan/SERHİRA
Anadolu mozaiğinin son tefçi kadınlarından biriydi Katina Farasapulo...
2020 yılında vefat etti dinince dinlensin.....
Mehmet Söylemez "Yitik Vatan Türküleri" adlı kitabında; Anadolu türkülerini derlemek üzere Kuzeybatı Yunanistan'da bulunan köylere gitmiş uzunca bir süre Anadolu'dan mübadele ile göçen Anadolu Rumlarının yaşantılarına tanık olmuş ve atalarından gelen halen söyledikleri türküleri bulmak için yoğun bir çaba göstermiş. Aşağıdaki satırlar bu kitaptan:
YORDANİS TÜRKÇE KONUŞUYOR... RUMCASI FARAŞA LEHÇESİ...
“Pella bölgesine bağlı olan Yanniça ili sınırlarında bulunan Agrosikia (mübadeleden önceki adı Gurbeş/Grubevci/Gruvişta) köyünde yaşayan Aleksandıros Yordanidis, Karaman ve Faraşa (Kayseri-Yahyalı-Çamlıca köyü) kökenli bir aileden gelen Yordanidis, köyde Türkçe konuşan yaşlılardan birisidir. Agroskia köyünün ilk yerleşimcilerinin tamamı Anadolu mübadilleridir. Köyün yarısı Pontuslu Rumlardan oluşurken, diğer yarısı Kapadokya kökenli Rumlardan oluşmaktadır.Türkçe konuşmasının yanında Anadolu'da konuşulan Rumca lehçelerden birisi olan Faraşa lehçesini de konuşabilmekteydi.
Yordanidis Faraşa dilinden genelde “Bizim dil” veya “Rumca” diye söz ederken, Türkçe'yi “sizin dil” olarak ifade etmiştir. Yunanca içinse “Yunanca” demiştir.
19 Şubat 1949 yılında doğmuş olduğu köyde yaşamını devam ettirmektedir. Asıl mesleği olan elektrik-elektronik teknisyenliğinin yanında yıllarca Karamanlıların halkoyunları eğitmenliği ve müziklerinin icrası ve çalgı yapımcılığı ile ilgilenmiştir.
KAPADOKYA KEMANESİ...
Artık emekli olduğu için sadece müzisyenlik ve çalgı yapımcılığı yapan Yordanidis, geleneksel olarak Kapadokya Kemanesi adlı çalgıyı yapan tek isimdir. İç Anadolu'dan gelenler kendilerini ifade ederken diğer göçmenlerden ya da diğer Yunanlılardan farklılıklarını dilleri, kültürleri hatta yemekleri üzerinden anlatan İç Anadolu kökenli mübadillerin müzikleri de bu farklılıkları göstermektedir. Yordanidis, Karadeniz ezgisi çalarken sadece kemençe kullandığından kendisine neden bu türküyü kemane ile çalmadığı sorulduğunda;
"Olmaz! o bizim değil Pontusluların havası bununla çalmam" demesi aslında bu fikri desteklemektedir.
KAYSERİLİLERİN YAŞADIĞI VADİLAKOS KÖYÜ...
Yordanidis ile sonraki gün görüştüğümüzde, köyüne yaklaşık 30 km mesafede olan ve yine mübadil bir köy olan Vadilakos'da (mübadeleden önceki adı Keçiler) bir eğlence olacağını ve o eğlencede bütün müzik işinin kendisinde olduğunu söylemesi üzerine yola çıkarak Vadilakos köyüne gittik. Kayseri, Develi, Satı ve Taşçı köylerinden gelen mübadiller ile Karadeniz kökenli Rumların oluşturduğu bu köy eski bir Türk köyü... Köyün yaşlıları halen köyün Türkçe olan adını yani Ciciler'i kullanmaktalar.
Gümülcine'ye 40 km mesafede olan Askites köyünde Kayseri ve civarından göç etmiş olan mübadillerle, Karadeniz'den göç etmiş mübadiller yaşamaktadır. Köyün eski adı Sofular'dır. Köyde yaşayan herkes köyün eski adını bilmektedir.
TÜRKÇE DIŞINDA DİL BİLMİYORLARDI...
Köydeki derleme çalışmaları sırasında köye gelen Kayseri ya da Karadeniz kökenli Rumların büyük çoğunluğunun Türkçe dışında hiçbir dil bilmeden geldikleri öğrenilmiştir. Bu köydeki en önemli değer, en önemli müzikal kaynaklardan birisi olan Katina Farapulo Anadolu'da bugünlerde gittikçe temsilcisi azalan "Defçi" veya "Tefçi Kadın" kadın geleneğinin son örneklerindendir. Katina hanım misafirperverliği ve hoş sohbeti ile Anadolu'dan gelen herkesi ailenin bir üyesi gibi ağırlamaktadır. Kayseri Ağırnas'lı olan Farasopulo ailesi mübadele sonrası bu köye yerleştirilmiştir.
DEFÇİ KATİNA HANIM: “MİMAR SİNAN, AKRABAMIZ...”
Katina hanım Kayseri Ağırnas'la olan ilişkilerini şöyle anlatıyor:
"Biz Ağırnaslıyız. Sen biliyor musun Sinan'ı? Hani siz mimar diyorsunuz... Koca Sinan onlar hep bizim akrabamız... Bu köy Ağırnas'lı... Bizim köyümüze Kayseri'den Türkler geldiler, biz oralara gittik."
Repertuarında Türkçe ve Faraşa Rumcası türküler olduğunu anlatan Katina hanım daha sonradan Yunanca türküleri de eklediğini söylüyor. Katıldığı eğlencelerde sadece def çalmayan Katina hanım aynı zamanda maşa çaldığını da söylemiştir. Akıcı ve anlaşılabilir Türkçe konuşan Katina hanım yaptığı yemeklerin isimlerini de Türkçe söylemiştir.
Yuvalama çorbası yapan Katina hanım kendi yaptığı kurabiyelere
- Bu kete ben yaptım diyor.
Bazı türküleri söylerken Katina hanım çeşitli bilgiler verir.
"Kız anası kız babası eline mumlar yanası"adlı türküyü söylerken
"Biz bunu zamah gecesi okuruz, kız evden çıkarken güvey onu almaya geldiği zaman"
Zamah gecesinin ne olduğu sorulduğunda ise;
"Siz kına gecesi diyorsunuz ama biz kına gecesi demiyoruz. Zamah demek herkes yanyana geliyor, bir araya geliyor demek. Bizde kına yakmak çok yok. Kız evden çıkarken ağlasın diye bu türküyü söylüyoruz" demiştir.
Mehmet Söylemez'in “Yitik Vatanın Türküleri” adlı kitabından...
Kayseri'den Selaniğe tüm mübadillere selam olsun.... Sevgilerimle...”
(SEHİRA – Sertaç Öztepe CİHAN – 12.1.2023)