CB adayları ve TV programları
İngiltere’de, 7 Mayıs’ta genel seçim var.
Ve seçim öncesinde, parti liderlerinin katılımıyla yapılması planlanan televizyon programları, şimdiden küçük çaplı bir krize dönüşmüş durumda.
Muhafazakar Parti Genel Başkanı, Başbakan David Cameron, söz konusu programlara, ancak bir şartla katılacağını duyurdu.
Bu tavır, hem diğer parti liderlerince tepkiyle karşılandı ve hem de Cameron’un, bahaneler ardına saklanarak bu programlardan kaçmaya çalıştığı yönünde yorumlara neden oldu.
Büyük partilerin liderleri, ilk kez 2010 yılında yapılan bir önceki genel seçim arifesinde bir araya gelmişlerdi aynı ekranda.
Muhafazakar Parti lideri David Cameron, dönemin İşçi Partisi lideri Gordon Brown ve Liberal Demokrat Parti Başkanı Nick Clegg...
Yapımcılar bu kez, en son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yakaladığı çıkışla adından söz ettiren ve özellikle AB ve göçmen karşıtlığıyla bilinen sağcı UKIP’i (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) de televizyonlarda yayınlanacak tartışma programlarına dahil ettiler.
Cameron’un şartı da tam bu noktada ortaya çıktı ve muhafazakar lider, ‘madem ki UKIP de listede, o halde Yeşiller’i de davet edin, çünkü Yeşiller’in üye sayısı, Liberal Demokratlar’ın üye sayısını aşmış durumda. Yeşiller yoksa, ben de yokum’ dedi.
Bu açıklamasının ardından programlara davet edilen üç büyük partinin liderleri, Cameron’a karşı ortak bir tavır alarak, O’nu bu kararından vazgeçip programlara katılmaya davet ettiler ve program yapımcılarına da, ‘eğer Cameron katılmamakta ısrar ederse, stüdyoya koyacağınız boş bir sandalyeyle O’nu deşifre edin’ çağrısında bulundular.
Muhaliflerine göre Cameron’un bu programlara katılmak istememesinin nedeni, 2010 seçimi öncesinde katıldığı benzer formatlı programlarda, diğer liderler karşısında zor anlar yaşaması ve prestij kaybetmesi.
Ve tabii yenilerinde, özellikle UKIP lideri Farage karşısında, sıkıntılı anlar yaşama ihtimali...
Söz konusu programların, Cameron olmaksızın yapılıp yapılmayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak yapılma olasılığı, yapılmama olasılığına göre çok daha yüksek.
***
Kuzey Kıbrıs’ta da 19 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
2010 yılında yapılan bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, benzer sıkıntılar bizde de yaşanmıştı, hatırlarsınız.
Dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu, aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, diğer adayların da katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanan televizyon programlarına katılmamıştı.
Eroğlu, Cameron’un aksine, herhangi bir gerekçe ortaya koymadan yapmıştı bunu.
Ve bu tavrı nedeniyle pek çok kesimden ciddi tepkiler almıştı.
Cumhurbaşkanı’nın bu tavrı, kuvvetle muhtemel bu seçim arifesinde de sürecek.
Bırakın toplu programları, bazı ‘istisnalar’ haricinde, Eroğlu halihazırda, tek konuk olarak davet aldığı programlara da çıkmıyor.
O zaman da eleştirmiştik, aynı tavrı sürerse, elbette yine eleştireceğiz.
Ancak umalım ki diğer adaylar da Eroğlu’nun bu muhtemel tavrını bahane yapıp, ‘Eroğlu yoksa ben de yokum’ gibi bir karşı ‘bahane’ geliştirmesinler.
İngiltere’de programlara davet alan diğer üç aday, ‘Cameron olmasa da biz varız’ diyerek, programlara katılacaklarını açıkladılar.
Bizler de diğer tüm adayları, Eroğlu olsun ya da olmasın, birlikte ekran karşısında izlemek istiyoruz.
Çünkü bu her şeyden önce, oy isteyecekleri seçmene karşı, yükümlülükleridir.
Tek başlarına yürüttükleri seçim çalışmalarında ortaya koydukları pozisyonlarını ve kendilerini diğer adaylardan ayrı bir noktada konumlamalarına yol açan ‘farklılık’ iddialarını, vatandaşın gözü önünde kanıtlamak, her bir adayın başlıca sorumluluğu olmalıdır.