Ceberut Bir Sistemde Cebelleşmek
Çocukların ne kadar yoğun bir programı oluğunu fark ettiniz mi? Sabah okul, sonra dershane, ardından İngilizce özel dersi, arada Matematik özel dersi, hafta sonu etüt, sıkça deneme sınavı… Kimi zaman bu yoğun programda birinden diğerine yetişmek için ona yaptığınız taşımacılıktan siz yorgun düşünüyorsunuz.
Eğitim sisteminin sınav odaklı olduğu aşikar. Bu nedenle de ister istemez ezberi, yarışmacı yaklaşımı, özel dersi, dershaneyi, daha çok sınavı, daha çok soruyu öne çıkartıyor.ü
Peki ama çocuklarımız gerçekten ihtiyaç duyduğu becerileri öğreniyorlar mı? Yoksa cebelleştikleri bu ceberut sistemde ortaya koydukları çaba hiçbir işe yaramıyor mu?
Aslında bütün bunların aşağıdaki iki sorunun yanıtlarında saklıdır:
Soru 1: Eğitim sistemi, çocuklarımızda giderek artan psikolojik sorunların çözülmesinde, kişilik kazanmasında, nitelikli birey olma yolunda olumlu tutum ve değerler kazandırıyor mu?
Soru 2: İleride nitelikli bir yetişkin olarak yaşayabilmesi için ihtiyaç duyacağı akademik bilgi ve beceriyi okulunda kazanıyor mu?
Yukarıdaki sorulara verilen yanıtlar, bir eğitim sisteminin analizindeki temel unsurları içerir. Ne yazık ki bu unsurlar eğitim sistemimiz için yok denecek düzeydedir. Onların kişiliklerini bozma pahasına daha çok sınav, daha çok test, daha çok özel ders, daha çok dershane, daha çok tekrar ve tabi ki daha çok ezberden başka bir şey yapmıyoruz.
Oysa yirmi birinci yüzyılda kaliteli eğitim sistemi; yaratıcılık, üst düzey düşünme becerileri, teknolojik okuryazarlık, bilimsellik ve kişinin kendini geliştirme özelliklerinin akademik bilginin yanında duyuşsal davranışları, tutum ve değerleri odağa almakla ilişkilidir.
Tek bir doğruyu arayan değil, farklı düşünen…
Sınav birincisi olmayı değil, sevilen birey olabilmeyi…
Ezberleyen değil, yapabilen çocuklar yetiştirmeyi başarmalıyız.
Ya eğitimle ilgili anlayışımızı değiştireceğiz. Ya da hem çocuklarımızın psikolojik ve fiziksel sağlık sorunları yaşamasına neden olmaya, hem de gelecekte ihtiyaç duydukları beceri ve tutumlardan yoksun bireyler yetiştirmeye devam edip, bu ceberut sistem içerisinde hep beraber cebelleşmeye devam edeceğiz.
Buraya Dikkat
Hayat Bir Sınav Mıdır?
Hayır değildir…
Kuşkusuz, yaşantımız boyunca önemli ya da önemsiz birçok sınavla karşılaştık. Ancak bilim insanlarına göre, önemli olanın sınavlardaki başarınızdan çok o sınavlardaki sorulara verdiğimiz yanıtların ne olduğudur. Bilim insanları, J.J. Rousseau’nun "soru sormak zannedildiği kadar kolay bir hüner değildir” tespitine vurgu yaparak çoğu zaman bir sınavda başarısız olan kişilerin o soruları hazırlayanlardan daha zeki olabileceğini belirtmektedirler…
Öte yandan sahip olduğumuz zeka alanlarının gelişme dönemi olan çocukluk ve ilk gençlik yıllarında gereğinden fazla ve sadece ansiklopedik bilgi olarak ders çalışmanın insanın zihinsel gelişimini ve yaratıcılığını ortadan kalkmaktadır. Prof. Dr. Ali Nesin’e göre okul, etüd, test, ders, dershane derken öğrencilerin haftanın bir günü bile tatil yapmadan çalıştığını, “yöneticiler, çocuklarımız kadar çalışmamızı isteseler ülkede isyan çıkarmaya varan karşı duruşların olabileceğini” belirtiyor.
Oysa çocuklarımızın sesi bile çıkmıyor… Değil mi?
Anlayana Gülmece
Nasıl Zengin Oldum?
Gazeteci, ülkenin en zenginlerinden bir işadamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
- Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?
- Zevkle... Gençlik yıllarımdı ve yeni evlenmiştim. Cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentle 2 elma aldım ve onları da sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 10 dolardan fazla para kazanmış oldum. Ertesin ayın başında, karımın halası öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı...