1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. “CEK”, “CAK”, “CUK”...!
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

“CEK”, “CAK”, “CUK”...!

A+A-

"Tanıtamadık" !..
Neyi tanıtamamışız?
Kumarhane, borç ve "gece kulübü" düzenini mi...?
"Fetih hakkı"nı mı...?
"Yamyamlaşmayı" mı...?
Usulsüzlükleri ve yolsuzlukları mı?!
Uluslararası camianın bağlı olduğu temel hukuki şartlara bağlı olmadığımızı düşünmemiz de benzersiz...
Hiç boşuna heveslenmeyin! Bu düzenin bizden başka hayranı yok!

Bugün, bu düzenin yaratıcısı olanlar, "Seçim Manifestosu" adı altında düzenin sırtına sözde mantık kaftanı giydirmeye çalışıyor!
Türkiye’den kabloyla elektrik,
Türkiye ile doğalgaz ve petrol aramalarında işbirliği,
Kent güvenlik yönetim sistemleri ve benzeri konular.

Efendim Milli Gelir 2020 yılına kadar 21.5 milyar TL’ye çıkacakmış!
Dolayısıyla kişi başına 25 bin dolar düşecekmiş...!
Genel Sağlık Sigortası hayata geçecek!
Yılda 2 milyon turist gelecek!
30 bin yatak kapasitesine ulaşılacak!
4.5 G ile yüksek hızlı internet sağlanacak!
"Cek" ,"cak", "cuk" ...

Ama en ilginci, bu düzenin yaratıcılarının "Adalet Sarayı" duyarlılığı oldu...!
Ne yaman bir çelişki!

Neden Adalet Sarayı?
Bugün sorunumuz hukukun, adaletin, adalet saraylarının yokluğunda mı?
Değil!
Hukukun üstünlüğü ilkesinden ödün vermededir...

Kısacası adalet duygusu ve hukukun üstünlüğü ilkesi "yapanın yanına kâr kalır"lara hiç sığmaz...
"Guguk" değil ki, sizin inşa edeceğiniz "adalet sarayı"nda tecelli etsin.

Ankara'nın değerlendirmelerinin, bu kesimlerin siyasi algılayışının çok üzerinde ve önemli bir etkiye sahip olduğu da artık bir gerçeklik...

CTP ise, bu toplum için bir şey yapmak ve toplumsal değişimi ileriye taşımak için Ankara ve TC sermayesinin güdümüne girmeden ancak Türkiye ile sağlıklı ilişkiler geliştirerek, kendi irademizin tecelli etmesini sağlayacak ciddi bir model üzerinde kafa yoruyor...
Bizim, bu düzenin yaratıcılarının kontrol altına alamıyorsan faturaları halka "ödetmek" modeliyle bir işimiz olamaz! Sol, insanı ve halkı temel alan bir ideolojik bilimsel düşünce metodudur.
Değişim ve reformla özdeşleştirilen "sözde alternatifler" yerine, bilimsel verimlilik üzerinden hedefler belirlendi, verimsizce dağıtılan kaynaklar, verimli kullanılabilinecek hedefler üzerinden yeniden dağıtılacak...

Krizin atlatılmasında ihtiyacımız olan, işte tam da bu bilimsel düşünce metodunun hayata geçirilmesidir... Ancak böyle yapmakla üretkenlikte sıçrama yapabiliriz.
Asıl mesele, asıl amaç bu olmalı: ÜRETKENLİK...
Bu işe de doğru sorular sormakla başlanır...

Yok öyle! Oradan bir tane salla gitsin, "Adalet Sarayı", "Bakara Makara"  ...!

Bu yazı toplam 2002 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar