1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Cenevre sonrası
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Cenevre sonrası

A+A-

Cenevre sonrası sessizliği 30 Mayıs’ta güney Kıbrıs’ta gerçekleşecek genel seçimlerin ardından bozulacak mı?

Kıbrıslı Türk siyasi yönetiminin kendi iradesi ile herhangi bir hamle yapma olasılığının olmadığını biliyoruz. Cenevre’de masayı deviren Sayın Tatar’ın yıktığı ‘ortak zemin’in yeniden kurgulanması küresel dengeler bağlamında doğrudan Türkiye’nin beklentilerine indirgenmiş durumda gibi görünüyor. Ankara’nın sürdürmeye çalıştığı siyaset anlayışı ile kısa zamanda Kıbrıs sorununda çözüm odaklı bir siyasetin gündeme gelme olasılığı çok kolay görünmüyor. Ankara, Kıbrıs’ı kendi hak ve çıkarları bağlamında, bir iç siyasi malzemeye indirgemiş durumda. Görünen o ki, uluslararası hukukun yani Garantörlük bağlamının dışına çıkarak, Kıbrıs’ın kuzeyi üzerindeki belirleyiciliğini, dünyaya açık bir pozisyon olarak göstermekten çekinmeyen bir ‘ben yaparım’ tavrı içerisinde.

Kıbrıslı Türklerin toplumsal kültür, kimlik ve varlıklarına dair yıpratıcı etkisi olan bu siyasetin kabul edilmesi mümkün değil. Çok uzun yıllardır, varlık kavgasını her bağlamda öne çıkaran Kıbrıslı Türklerin, Türkiye ile her zaman ‘karşılıklı saygı’ temelinde bir ilişki üzerinden hareket etmeyi tercih ettiği, tahakkümcü her türlü hamleye karşı duruş sergilendiğini, bunun kaçınılmaz olduğunu bilmekte yarar vardır.

Kıbrıs adası bir bütün olarak Avrupa Birliği toprağıdır. 

Bu gerçeklik, gerek ada üzerindeki hak ve çıkarlar, gerekse adanın kuzeyindeki AB vatandaşlarının geleceği bakımından oldukça önemlidir. 

Avrupa Birliği müktesebatının, kuzeyde askıya alınmış olduğu ve bunun çözüm ile birlikte askıdan ineceği de unutulmaması gereken bir  konudur.

Dolayısıyla siyasi eşitlikten ödün vermeden, Kıbrıslı Türklerin 24 Nisan 2004 iradesinin AB gerçekliği ile örtüştüğünün ve bunun değiştirilemeyeceğinin de akılda tutulması ve çözüm siyasetinin bu alanda etkin bir konum almasının önemli olduğunun üzerinde durmamız gerekir. 

Eğer BM Genel Sekreteri Guterres, iki tarafın temsilcilerinin toplumlarından kopuk  siyasi tezlerine karşın, güçlü bir şekilde toplumları işaret ediyorsa, toplumların güven ve refah ile birlikte yaşamalarından bahsediyor ve vazgeçmeyeceğim diye neredeyse haykırıyorsa bu, adanın içindeki durumu ve bizim görme olanağımızın olmayan devletlerin buzdağının altındaki büyük çıkar kavgasını çok iyi değerlendirdiğine dair bir cevaptır.

Yeni uluslararası ilişkiler dinamiği, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum çözüm güçlerine önemli zemin sağlıyor. O da kendi hak ve çıkarlarını öne çıkarmak, siyasi eşitlik temelinde adanın birleşmesi yönünde duruş sergilemek ve asla gerilememek.

Toplumun ayakta durmasının temel dinamiği budur. 

 

Bu yazı toplam 1915 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar