Cenevre Yolları Dar, İnönü Meydanı Geniş…
Kıbrıs sorununun beş tarafı ve BM, 27-29 Nisan arasında, üç günlüğüne Cenevre’de gayri resmi toplantıda buluşuyor. AKP’nin günlük Türkçe’ye kattığı “Hayırlara vesile olsun” sözcüğü yerine, günlük Kıbrıs Türkçe ile “Keşkem becerseler da halletseler artıkın”…
Ama bu dilek gerçeklerle pek de bağdaşır gibi değil… Bir hayır geleceği yok, katılımcıların birbirinin tezlerini reddedip “Hayır” demelerinden başka… Türk tarafının Denktaş’ı ve Eroğlu’nu ret ve inkar ederek elli yılda ilk defa deyip öne sürdüğü “İki ayrı devletli çözüm” modeline Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu bile katılmıyor; Rum ve Yunan tarafı şöyle dursun, üçüncü garantör ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi İngiltere ile BM Genel Sekreteri Guterres mi “Hayır” demeyecek?! Aslında Türk tarafının bu yaptığı BM Parametrelerini değiştirmek için bir nabız yoklamaktır… Zaten gayri resmi bir toplantı, bu murat ve girişim meşru olabilir… Ancak Kıbrıs Rum tarafı kabul etmedikçe bu murat gerçek olup kerevetine çıkılmaz, bu girişim arpa boyu yol almaz…
Durumun böyle olduğunu Türkiye görmüyor mu?! Hem görüyor hem biliyor ve aslında Kıbrıs sorununu çözmek gibi bir önceliği de yok… Türkiye için artık Kıbrıs sorunu, Türk Dış İşlerinin tabiri bile “Bir dosya” olmaktan çıkmış, ‘Hidrokarbonlar Dosyası’nın bir bölümü olmuştur. Esas konu ve AKP Hükümetinin “Hayırlara vesile olsun” demesinin püf noktası burasıdır: Hidrokarbonlarda Türkiye tezlerine yönelik “Hayırlar” istemektedirler, Türkiye’ye “Hayır” diyenlerden… Ve Türkiye’nin çabası, Cenevre’de Kıbrıs sorunu üzerine ‘Resmi olmayan toplantı’ yapılacak olan odanın yakınlarında bir yerde de hidrokarbonlar sorunu üzerine ‘Görünür olmayan toplantı’ yapılabilmesidir. Kıbrıs sorunu konusunda ilerleme bu ‘Görünür olmayan toplantı’ya bağlıdır.
Peki, bu konuda bir ilerleme olası mı? Olasıdır! İlerleme olmazsa herhangi bir tarafın Doğu Akdeniz’de hidrokarbonlara ulaşım-erişim-kullanım projesinin hayata geçmesi de olası değildir. Kıbrıs Rum tarafı ihalelerle imtiyazlar verdi ama imtiyazı alan eve gitti, buralara geldiği yok; gelmesinin barışçıl ortamının yaratılmasını da Kıbrıs Rum tarafından bekliyor. Daha ne kadar gelmeme mazereti üretecekler?! Rum tarafı da Türkiye üzerinde her türlü uluslararası baskıyı denedi ama sonuç da yok, laf çok… Dolayısıyla, Türkiye hidrokarbonlar konusunda dolaylı da olsa sonuç alabilmek için güçlü sayılır. Tüm istediklerini alamayabilir; aldığı oranda da Kıbrıs sorununda çözüme katkı koyacak… Tüm istediklerine alabilse, ki alamayacağı kesindir, Vahdettin gibi Kıbrıs’ı hıma verebilir, bir köşede bir askeri üssü olması karşılığında…
Dolayısıyla, Cenevre’de yapılacak olan Kıbrıs sorunu konulu toplantıdan ele değen bir sonuç çıkacağı yok. Türk tarafı yeni tezini etraflıca anlatacak, iki devletli çözümü allayıp pullayacak ama pazarlayamayacak… Olsun, üzülmeyecek; nasıl olsa amaç hidrokarbonlarda istenilen sonucu elde edene kadar Kıbrıs sorununu uzatmak ve koz olarak kullanmaktır… Helen tarafı da BM Parametreleri şampiyonluğu yapacak, kendi duruşunu allayıp pullayacak ama pazarlayamayacak… Annan Planı referandumundaki ile Crans-Montana Konferansındaki karneleri kırık notla dolu… Olsun, üzülmeyecek; nasıl olsa Kıbrıs’taki statüko devam edecek ya ve kendileri de bu statükonun Türkiye ile birlikte sömürücüleridir ya… Hidrokarbonlarda Türkiye’ye şantajlar yapa yapa neyi ne kadar elde ettiklerine bakarak, tatmin oldukları ve daha fazlasından umudu kestikleri aşamada Kıbrıs sorununun çözümüne evet diyebilirler… Tüm istediklerini alabilseler, ki alamayacakları kesindir, Kuzey Kıbrıs’ı Türkiye’ye verebilirler…
Bu senaryolarda Kıbrıslı Türkler görünür değil… Cumhurbaşkanı Tatar sayesinde… Olsun; görünür değiller olabilir ama vardırlar, var olacaklar ve tüm sonuçları değiştirecek olan da onların kendi varlıklarını sürdürme mücadelesindeki başarılarıdır. Yani, bugün Bu Memleket Bizim Platformu’nun İnönü Meydanı’ndaki mitingine yirmi yıl öncesinde olduğu gibi kitleselleşerek katılmaktır. Ve bu eylemleri yirmi yıl öncesi gibi aşama aşama sürdürüp daha büyük ve daha etkili yapabilmektir. Ve BM Genel Sekreteri’nin Erdoğan’a “Önce Kıbrıslı Türkleri ikna edin” demesinin önünü açabilmektir.
Cenevre yolları dar… İnönü Meydanı seksen bir kişiyi alacak kadar geniş… Dar sokaklardan büyük hedeflere gitmek İnönü Meydanı’ndan geçecek… Haydi millet, bugün İnönü Meydanı’na…