1. YAZARLAR

  2. Ayşemden Akın

  3. ‘Cepten’ yemek
Ayşemden Akın

Ayşemden Akın

‘Cepten’ yemek

A+A-


Başbakan İrsen Küçük önceki gün aniden İstanbul’a gidip Başbakan Erdoğan ile görüştü. Haberlere bakılırsa Erdoğan-Küçük görüşmesinde adaya taşınacak su konusu ile karşılıklı ekonomik protokolün işleyişi ele alındı.
Oysa her iki konu teknik konular ve iki başbakanın konuşacağı şeyler değil. Herkes biliyor ki Türkiye’nin Lefkoşa’daki büyükelçisi her iki konuda en az Başbakan Erdoğan kadar yetkili ve etkili.
Peki, Küçük neden apar topar İstanbul’a gitti.
Büyük olasılıkla parası bittiği için!
Yani kurultay uğruna hep ‘cepten’ yediği için.
Aralık ayında imzalanan Mali Protokol çerçevesinde 2015’e kadarki tüm istihkakını peşinen bitiren Küçük, Lefkoşa’daki belediye seçimlerini finanse etmek ve UBP’den istifa eden, iflas etmiş 7 belediyeyi kurtarmak için ek paraya ihtiyacı var. Bu paranın verilmesi ise büyükelçinin yetkisinde olmadığı için iş Başbakan Erdoğan’ı ikna etmeye kaldı.
UBP’yi kurtaracak yeni sıcak paranın Erdoğan tarafından verilip verilmediğini bilmiyorum ama verildiyse kokusunun yakında çıkacağından emininin. İstifa eden 7 belediye başkanı yeniden ikna edilmişti. UBP Lefkoşa’da kazanmak için son ana kadar tüm ‘olanaklarını’ kullanacağa benziyor adaylarının birkaç gün önce havlu atmasına rağmen.
UBP ve benzeri parti ve ideolojilerin becerdiği en iyi iş budur.
Katakulli!
Tüm bunların karşılığında Küçük, Başbakan Erdoğan’a peşin ya da vaat olarak ne verdi onu şimdilik bilemeyiz tabii. Onun da kokusu çıkar yakında.
Her ne kadar anlaşılmayan hiçbir şey kalmadıysa bu ülkede!
Ne olur olmaz siz yine Küçük’ten, Erdoğan lehine büyük bir sürpriz bekleyin derim ben!
     ***
Ya sev ya terk et!
Kürt Sorunu’nun çözüm sürecine bağlı olarak Türkiye’de ilginç bir kavga yaşanıyor. Bu konuda sessizliğini koruyan CHP’nin tersine MHP klasik karşı tavrını giderek sertleştiriyor. Her ne kadar MHP yönetimi iç genelge ile parti örgütlerine, ‘Sakin olun provokasyonlara izin vermeyin’ gibi telkinlerde bulunuyorsa da Genel Başkan Bahçeli’nin tavrı farklılık gösteriyor. MHP’nin Bursa mitinginde insanların, ‘Vur de vuralım, öl de ölelim‘  bağırmasını sahiplenen Bahçeli, dünkü grup toplantısında bu tavrının samimi olduğunu söyledi ve AKP’yi vatan hainliği ile suçladı.
Hatırlanırsa MHP ve genel olarak milliyetçi ideolojinin etkisinde kalanlar daha önceleri de genel olarak Kürtlere karşı ‘Ya sev ya da terk et ‘ gibi sloganlar kullanmıştı.
‘Ya sev ya da terk et’ten ‘Öl de ölelim’e gelen bir ideoloji, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini yeterince yansıtıyor. Her ideolojide olduğu gibi milliyetçilik de Türkiye’de ve dolaysıyla KKTC’de sıkışmış durumda.
Sonuçta bu ülkede de milliyetçiler var ve her zaman Ankara’nın planlarında en iyi şekilde kullanıldılar. Üstelik bunların da askersel kanadı vardı. Askerler şimdi Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarla devre dışı kaldı. Askersiz bir milliyetçi ideoloji Türkiye’de iş göremez duruma getirildiğine göre KKTC’de de milliyetçiliğin zor duruma sürükleneceği kesin. Hele hele bu milliyetçilik Türkiye’de ‘dinsel’ söylem ve eylemi ağır basan AKP Hükümeti ile çelişki yaşıyorsa.
Yoksa KKTC’de milliyetçilerin yerini AKP benzeri ya da uzantısı bir yapı mı alacak?
Ama ortada bir soru var: Bu ülkede kim milliyetçi?
KKTC’ye getirilen, gelen ve bu ülkenin vatandaşı olan insanlar milliyetçiliğin neresine konulabilir?
Erdoğan’ın talimatı ile hareket eden bir UBP ya da benzeri bir yapılanmaya gönül verenler, ‘Öl de ölelim, vur de vuralım’ mı diyecek?
Burada kim kime ‘Ya sev ya da terk et’ diyecek?

Bu yazı toplam 1736 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar