“Yadırgamadım” dedi, Eroğlu!..
“Devlet muamelesi yapılmamasını.”
Milliyet’e söyledi…
Yayınlandı…
Yalanlamadı…

***

Eroğlu da ‘yadırgamadığına’ göre…
‘Devlet’in temsili halini sanırım anlamayan kalmadı!..

***

Biden’in ardından yazmıştım!..
Hani “çözüm bülbülü” kesilmişti, herkes…
“İçi kendini yakar, dışı bizi” hallerini bilircesine…
Ve demiştim ki;
“Nabza göre vere vere, kalmadı ülkemde şerbet!..”

***

Londra’dan İlkay Zihni Çıralı isimli okurum bir mektup gönderdi.
“Nabza göre şerbet vermek de marifettir” diyerek.
Ve ‘göz şahidi’ olduğu bir anısını paylaştı.

***

Rahmetli kayınpederi, Lefkoşa’nın meşhur lokantacısı, Kemal Anayasa…
1960’lı yıllar…
Denktaş, Ankara’da ‘mahzur’…
Lokantanın girişine kocaman bir fotoğrafını asmış, Denktaş’ın…
Polis gelmiş bir gün…
“Yarın akşam Doktor (Küçük), Anayasa’ya gelecek” diye…
Denktaş’ın fotoğrafı inmiş duvardan.
Doktor’unki asılmış!
Ertesi gece, Doktor Küçük gelmiş lokantaya…
Daha içeri girer girmez, kalın bir kahkaha ile söylenmiş:
“Ne be Kemal, bakarım da duvardan ‘kel’i indirdin da beni astın…"
“Esnaf adamız biz, napacan düzen böyle” demiş, Anayasa…

***

Şimdiki ‘liderlik’ de öyle!..
Ziyaretçiye göre ‘değişiyor’ duvardaki fotoğraflar!..
Kimi  zaman ‘birleşiyor’ Kıbrıs!..
Kimi zaman ‘ya Taksim ya ölüm’ …
Bayraklı da oluyor…
Bayraksız da icabında…
“KKTC ilelebet yaşanacak” da deniyor!..
“Hemen çözüm, en erken zamanda Birleşik Kıbrıs” da isteniyor!..
“Tek uluslar arası kimlik” ve “egemenlik” de olabiliyor çerçeve!..
İki ayrı devlet de “duvarına” göre!..
Ve “gelen” değiştikçe, değişiyor resim!..

***

“Siyasetçi insanız biz, düzen böyle…”
Napacan ?!
En nihayetinde bir ‘koltuk’ var, oturdu mu, kalkmak istemez kimse!..