Doğan Sahir:

“Yeni stratejiler geliştirilmeli”

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, 2011 Çevre Yılı olması nedeniyle ülkedeki çevre sorunlarına ve yapılması gereken faaliyetlere dikkat çekti.

Çevrenin tüm sektörler için olmazsa olmazı olan bir konu olduğunu aktaran Sahir, “dünyada hiçbir faaliyet yoktur ki çevre unsurunu dikkate almadan, çevreyle ilişkisi olmadan gerçekleştirilsin. Çevre bu kadar önemliyken özellikle ülkemizde bugüne kadar çok soyut olarak algılanmıştır ve ne yazık ki böyle algılanmaya devam etmektedir. Uzun yılların birikimi çevre sorunlarını bir yılda çözümlemek gerçekten bir hayal olur” dedi. Çevre sorunlarının çözümlenmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi gerektiğine değinen Sahir, ileri hedeflere dönük bir temel oluşturulması gerektiğine de vurgu yaptı.

“DOĞAL KAYNAKLAR SERMAYE OLARAK GÖRÜLMEMELİ”

İnsan yaşamını yakından ilgilendiren ve etkileyen çevre faktörünü hiç hesaplamadan ve hiç bitmeyecekmiş gibi doğal kaynakları paraya tahvil etmek için tükenmez sermaye olarak görüldüğünü belirten Doğan Sahir, bu bakış açısı ile çok hırpalamış olduğumuz çevre değerlerini çok uzun yıllardan sonra hatırlanmış görmenin kendilerini heyecanlandırdığını söyledi.

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Sahir şöyle konuştu:

“Bugüne kadar çok ihmal ve istismar ettiğimiz çevre için yapılacak çok şeyler vardı. Bütün bunlara rağmen ülkemizde hala daha çok değerli ve güzel çevresel zenginliklerimiz vardır. Daha fazla kaybetmeye tahammülümüz olmadığı için öncelikle bunların doğru bir planlama ile alınması gerekiyordu. Çünkü kaybettikten sonra geriye getirmek imkansızdır. Diğer bir grup çok hırpalamış olduğumuz başka değerler var ki acilen kan kaybının durdurulması gerekiyor. Diğer bir grup ise kaybettiğimiz, bozduğumuz belki de artık geriye döndüremeyeceğimiz bir zamanki zenginliklerimizin bize zarar vermeye başlayan rehabilite edilmesine yönelik çalışmalar içermelidir.

“SUYU KİRLETİYORUZ”

Doğan Sahir; hava, deniz, su ve gıda konusundaki dikkate edilmesi gereken hususları da şu saptamalarla açıkladı:

 “Hava kalitemiz dünya standartlarının altında. Su kaynaklarımız yetersiz ve kirli. Gıdalarımızı kendi ellerimizle kirletiyoruz. Doğanın bize yardım yaptığı elleri olan yeşili her gün biraz daha kırarak, ülkemizi her gün daha yaşanmaz hale getiriyoruz.

Ülkemizde gelişmeye ve insan faaliyetlerine yönelik bütünsellikli bir plan olmadığı için yapılan her ne olursa olsun, yatırımlar birbirini tamamlamadığı için giderek çözümsüzlük sorunların boyutunu büyütmektedir. Ülkenin fiziksel planı bulunmadığı için her yanını betonlaştırdığımız ülkemizde doğal yaşamı da tahrip ederek savurganca tarım arazilerini yok ettik. Böyle bir dağınık yapılaşmaya kanalizasyon alt yapısı yapma, teknik olarak imkânsız olduğu için kanalizasyon suyunu septik kuyularla yer altına vererek, kıt olan suyumuzu kirletiyoruz.”

“DENİZLERE DİKKAT!”

Denizleri gerek betonlaşma gerekse su arıtma, aşırı ve yanlış avlanma nedeniyle birçok olumsuzlukla karşı karşıya bırakmış durumda olduğumuzu aktaran Doğan Sahir, “örneğin, yıllardan beridir giderek çok yaygınlaşmasına rağmen denizden su arıtmaya yönelik hiçbir mevzuat hazırlanmamıştır. Hiçbir kurala bağlı olmadan yapılan bu faaliyet deniz ve deniz yaşamı için büyük bir tehdittir. İnsanları da tehdit ediyor çünkü soluduğumuz oksijenin % 80’den fazlasını sağlayan denizdeki bitki örtüsünün yok olacağını düşünmek bile olayın boyutunu anlatır” dedi.

“TOPLU TAŞIMACILIK ŞART!”

Sahir, ülkede kontrolsüz sayıda aracın seyrettiği yerleşim alanlarında hava kirliliğinin limitin çok üzerinde olduğunu, akışı yeterli olmayan yolların yavaş seyreden araçlardan dolayı çok aşırı kirlenmekte olduğunu belirterek, ivedilikle toplu taşımacılığın hayata geçirilmesi ve yol ağlarının gözden geçirilmesinin şart olduğuna dikkat çekti.

ORGANİK TARIMA GEÇİLMELİ

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, şöyle devam etti:

 “Tüm ada çapında organik tarımın yapılabilmesine uygun olan ülkemizde yüzlerce ton kimyasal kullanarak yaptığımız tarımsal faaliyetler, sadece gıdalarımızı değil, toprağımızı, suyumuzu ve denizlerimizi zehirlemektedir.  Bu konuda süratle denetim mekanizması getirilmeli, yapılacak bir planlama ile organik tarıma geçiş için ülke çapında bir program uygulanmalıdır. Çevre yılı vesilesiyle yapılanlar sadece görsel kirlilikle ilgili ve medyaya görüntü vermek için enerji harcamaktan ibarettir. Oysa bu enerjiyle yukarıda söz ettiğimiz, programlara emek verilebilirdi.”