“Ceza Yasası’nda 2014 yılında yapılan değişiklikler insan hakları açısından çok önemli bir adım”
Kuir Kıbrıs Derneği, Ceza Yasası’nda 2014 yılında yapılan değişikliklerin insan hakları açısından çok önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Kuir Kıbrıs Derneği, Ceza Yasası’nda 2014 yılında yapılan değişikliklerin insan hakları açısından çok önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Dernek, 27 Ocak 2014 yılında Fasıl 154 Ceza Yasası kapsamındaki 171’inci madde olan “Doğa Kurallarına Aykırı Suçlar” adlı maddenin çıkarılmasının 9’uncu yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “bu yasa maddesi ile eşcinsel, biseksüel ve translara karşı önyargıların sorgulanması, kişilerin nefret suçlarına, polis istismarına, işkenceye ve aile içi şiddete açık bırakılmaması doğrultusunda önemli bir adım atıldığı” belirtildi.
Aynı yasal değişiklikle kamu hizmetlerine erişimde cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet temelli ayrımcılığın yasaklandığı ifade edilen açıklamada, vücut bütünlüğüne karşı işlenen cinsel suçların ahlak üzerinden tanımlanmasına son verildiği kaydedildi.
Tecavüz, taciz, cinsel saldırı ve istismar, psikolojik ve ekonomik şiddetin, toplumsal cinsiyete duyarlı, çocuk hakları ve engelli haklarını gözeten bir şekilde cezalandırıldığı belirtilen açıklamada, Ceza Yasası’nda 2014 yılında yapılan değişikliklerin insan hakları açısından çok önemli bir adım olduğu kaydedildi.
“Ancak Kuzey Kıbrıs’ın hala LGBTİ+’lar için güvenli bir yer olmaktan oldukça uzak olduğu” savunulan açıklamada, şöyle devam edildi:
“Eğitim, sağlık, çalışma ve barınma gibi temel haklara erişim başta olmak üzere, LGBTİ+’lar hala baskının öznesi olmaya devam ediyor. 2020 yılında homofobik, bifobik ve transfobik nefret söylemi de tam anlamıyla yasaklanmış olsa da, ayrımcılık ve damgalama hala bir çoklarımızın günlük hayatının sıradan bir parçası.”
“Yükselen muhafazakarlaşma ve dinsel gericiliğin de bugün 9 yıl öncenin kazanımlarını bütün olarak tehdit ettiği” iddia edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Biz LGBTİ+’lar insanı sadece insan olduğu temelde değerli göremeyen, azınlığın çıkarı doğrultusunda çoğunluğun hayatını hiçe sayan bu zihniyeti yakinen tanıyoruz. Korkmuyoruz, ne birbirimizden, ne mücadelemizden ne de özgür ve eşit bir yaşam hayalimizden taviz vermiyoruz. Onlar bizi susturmaya çalıştıkça sesimiz daha gür çıkarmaya, birbirimize daha çok sarılmaya söz veriyoruz.”