Cezaevinde iki saat
- Abi, yayına geç kalıyordun az daha. Neredeydin?
- Cezaevindeydim.
- Aaa!.. Hayırdır? Başına bir şey mi geldi? Tutuklandın mı?
- Yok.
- E, ne işin vardı madem hapishanede abi.
***
Çarşamba akşamı Kanal SİM
- Abi, yayına geç kalıyordun az daha. Neredeydin?
- Cezaevindeydim.
- Aaa!.. Hayırdır? Başına bir şey mi geldi? Tutuklandın mı?
- Yok.
- E, ne işin vardı madem hapishanede abi.
***
Çarşamba akşamı Kanal SİM’de yönetmen arkadaşım Vasfi ile aramızda geçen diyalog böyleydi.
Az sonra program başlayacaktı.
Program konuğu 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat neredeyse benden önce gelmişti kanala...
O yüzden haklıydı Vasfi...
Ama ben de haklıydım.
Cezaevindeydim çünkü...
Yaklaşık iki saat boyunca, bizim UNITED Medya Tesisleri’ne 200 metre mesafedeki Merkezi Cezaevi’nin mahkum koğuşları dahil neredeyse her yerini görme fırsatı buldum.
İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu bir ‘vesile’ yaratmıştı basına cezaevini açmak için...
‘İftar yemeği’ vesilesiyle cezaevine davet edilen biz gazeteciler hem aynı masada yemek yediğimiz mahkumlar ve gardiyanlarla sohbet ettik, hem de gözlem yapma imkanı bulduk.
Gözlemlerimi sıralayayım özetle...
***
* Merkezi Cezaevi’nde hala kapasitenin üstünde mahkum var. Gardiyanlar ‘yeni cezaevi’ yapılmasından yana...
* Yemek kalitesi ve çeşitlerinde bir süre öncesine göre iyileşme olduğunu söylüyor mahkumlar...
* Çeteleşme önlenmiş. Özellikle Şartlı Tahliye imkanı ‘ağalık’ gibi yapılanmaların ortadan kalkmasına yardımcı olmuş.
* Cezaevinde mahkum ve tutuklu toplam 280 civarında kişi var. En az yüzde 80’i KKTC yurttaşı değil. TC yurttaşları ezici çoğunluğa sahip... Son zamanlarda Afrikalı öğrenciler başta olmak üzere 3’üncü ülke yurttaşlarının sayısında artış yaşanıyor. TC uyruklu mahkumlar Türkiye’ye ‘iade’ imkanını zorluyorlar genelde... İade edilince ‘İnfaz Yasası’ndan yararlanıp erken zamanda salıverilebiliyorlar.
* Mahkumların bir kısmı 8-10 kişilik koğuşlarda kalıyor, bir kısmı ise tek kişilik hücre tipi odalarda... “Tek kişilik hücreyi tercih ederim” diyor bir mahkum... Kalabalık, ranzalı odaların çok da rahat olmadığını tahmin etmek zor değil...
* Şartlı tahliye konusunda mahkumlar biraz daha esnek davranılmasını istiyor. Bakan Çavuşoğlu’nun el sıkıştığı bir grup mahkum genç, işledikleri suçtan pişman olduklarını, bir daha yapmayacaklarını söyleyerek, ilgili kurula ‘sıcak’ mesajlar iletti.
* Bir başka mahkum, polisten ve mahkemelerden epey şikayetçi oldu. Haksız yere mahkum edildiğini, hakkını arayamadığını, poliste zorla ifade verdirildiğini, buna mahkemenin de aldırmadığını anlattı.
* Cezaevi koğuşları bölümlere ayrılmış. Bir bölümde sadece ‘trafik ve mazbata’ nedeniyle tutuklu olanlar var. Gençler ayrı bir bölümde kalıyor. Yaşları 20 civarında çok sayıda insan var içeride... Ağır ceza mahkumları ise yine ayrı bir bölümde çekiyor cezalarını...
* Genç mahkumlar arasında uyuşturucu suçu yaygın... Evrak sahteleme, sirkat, hırsızlık gibi suçlar da üst sıralarda...
* Cezaevi ziyaretinin en ilginç anı bizim ekiple Tavuri’nin karşılaşmasıydı. Bakan Çavuşoğlu “Ne zaman gelsem buradasın” diye takılıyor Mustafa Serttaş’a... O da altında kalmıyor: “Ben KKTC’yi tanıttım Sayın Bakan” diyor. Çıktığında bizim tesislere kahve içmeye davet ediyorum Tavuri’yi... Sözleşiyoruz.
* Son bir not: Mahkumların çoğu ‘af’ istiyorlar, tahmin edilebileceği gibi...
***
İçişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun cezaevini basına açması iyi bir adım...
Hükümetin cezaeviyle ilgili bir adımı, bir açılımı olacak gibi bir izlenim edindim bu ziyaretle birlikte...
Yeni cezaevi tekrar gündeme mi gelecek, yasal değişikliğe mi gidilecek, yoksa başka bir adım mı planlanıyor?
Bakanın sadece ‘şov’ olsun diye değil, konu kamuoyu gündemine girsin ve tartışma zemini yaratılsın diye böyle bir organizasyon yapmış olma ihtimali bana göre daha yüksek...
İki saatlik cezaevi ziyaretinden gözlemlerim böyle...
Ama şunu da eklemem gerekiyor: Bir mahkumun dediği gibi, şartlar ne olursa olsun orası cezaevi...
Ve inanın iki saat bile çok uzun...