"Cezalar da denetim de artmalı"
Ölümlü trafik kazalarında yasa gereği cezai yaptırımın 7 yılı aşamayacağını belirten hukukçular, daha caydırıcı yasalar olması gerektiğini vurguladı.
Dila ŞİMŞEK
Hukukçular, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında durum ne olursa olsun cezai yaptırımın 7 yılı aşamayacağını söylüyor ancak yollardaki denetimin de en az cezalar kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor.
YENİDÜZEN’e bilgi veren avukatlar, Fasıl 154 Ceza Yasası, Madde 210’a göre cezai yaptırımın en fazla 7 sene olduğunu, ancak bunun caydırıcı olmadığını kaydetti.
Avukatlar, alkol, cep telefonu ve aşırı sürat gibi, ağır ihmalden meydana gelen ölümlü kazalardaki failin ağırlaştırılmış yasalarla yargılanması gerektiğine vurgu yaptı.
Yasada düzenlemenin şart olduğunu belirten avukatlar, bunun yanı sıra devletin de üstüne düşeni yapması gerektiğini ifade etti.
Hukukçular, yollardaki aydınlatmanın yetersizliğine, asfalt ve bariyerlerin kötü durumda olmasına işaret ederek, hükümetlerin ‘Paramız yok, elimizden gelen bu’ gibi tutumunun yanlış olduğunu söyledi.
Kazalardaki en büyük etkenin denetim eksikliğinden kaynaklandığının altını çizen hukukçular, çoğu kişinin yollarda polis olmayacağını bilerek istediği gibi davrandığına dikkat çekti.
Avukat Ayşe Khader:
“Toplumumuz, polis denetiminden korktuğu için değil, kendini ve yakınlarını sevdiği için, başkalarına zarar vermemek için dikkatli olmalı”
“Trafik kazalarında ceza saptanırken, kazayı yapan kişilerdeki kusur unsurlarına bakılır. Kurallara uyuyor muydu, hızı, etkileyici bir unsuru var mıydı… Eğer yüzde yüz kusurlu ise verilen en yüksek ceza yedi yıldır. Kimi zaman, çocuğu varsa, sabıka kaydı temizse, vatandaşsa veya benzeri sebeplerden iyi hal indirimi uygulanır. Ama ne olursa olsun, hız aşımı, alkol ve cep telefonu gibi unsurlar varsa, yasanın ağırlaştırılması gerekir. Verilen hapis cezasının daha uzun süreli olması oldukça önemli bir caydırıcı etkendir. İnsanlar ‘en fazla üç-dört yıl’ mantığı ile düşünüyor, bu böyle olmamalı… Eğer bu ölümlü kazalarda, bahsettiğim etkenlerden birisi varsa, cezanın 10 ile 15 yıl arasına yükseltilmesi, insanları bu şekilde araç kullanırken birkaç kez düşünmeye iter. Emniyet kemeri takmak, yavaş seyir etmek basit şeyler gibi görünse de öyle değil. Toplumumuz, polis denetiminden korktuğu için değil, kendini ve yakınlarını sevdiği için, başkalarına zarar vermemek için dikkatli olmalıdır. Gerekirse bir saat geç gidelim, ancak kaybedilen geri dönmüyor… İnsanlar özellikle alkollü bir şekilde direksiyon başına geçmeye cesaret edememeli. Daha caydırıcı cezai yaptırımlar olmalı”
Avukat Savaş Çakıcı:
“Alkol, cep telefonu ve sürat gibi unsurların neden olduğu kazaların cezası için, mevcut en üst cezamız bile yetersizdir”
“Ölümlü trafik cezalarında yaptırımlar daha caydırıcı olmalıdır. Yasalarımıza göre, kazayı yapan sürücü 7 yılı aşan bir ceza alamıyor, mahkeme cinayet kararı olarak bile gösterse yasalarımız buna elverişli olmadığı için geri çekilmek zorunda kalıyor. Alkol, cep telefonu ve sürat gibi unsurların neden olduğu kazaların cezası için, mevcut en üst cezamız bile yetersizdir. Bu sebeple meclisten daha donanımlı bir yasa geçmesi gerekir. Tabii ki bunun yanı sıra, devletin de yollardaki aydınlatma, asfalt ve bariyerlere gereken önemi vermesi gerektiğini düşünüyorum.”
Avukat Erdaş Erbilen:
“Meclisin konuyu ele alması gerekir”
“Ölümlü trafik kazalarında cezalar en fazla 7 senelik bir ceza verilebiliyor. Mahkeme yetkisi olmadığı için, daha uzun süreli bir ceza verilemiyor. Yani kaza ile ölüme sebep olan sürücü cinayet ile yargılanamıyor. Bu sebeple, meclisin yasa konusunu ele alması gerekir. Diğer ülkelere baktığımızda, İngiltere’de benzeri suçlarla 10-15 seneye çıkan cezai yaptırımlar görüyoruz. Ancak kazalardaki tek sebep cezanın caydırıcı olmaması değil, eğitimsizliktir de. Ehliyet daha zor verilmelidir, sigorta sistemi gençlere daha fazla prim uygulayarak onların erken yaşta araba başına geçmemesini sağlamalıdır.”
Avukat Süleyman Özsoylular:
“Hükümetlerin ‘bizim paramız yok, elimizden gelen bu’ tutumunu doğru bulmuyorum”
“Denetimin olmadığı yerde, her isteyen istediğini yapar… Kazalar birkaç gün konuşulur, açıklamalar yapılır, kınanır ama unutulur. Artık bunun önüne geçilmelidir. Aydınlatmamız yetersiz, asfaltlar çok kötü… Dün Güzelyurt Anayolu’nu kullanıyordum ve 50 km ile seyretmek durumunda kaldım, çünkü yolların durumu çok kötüydü. Hükümetlerin ‘bizim paramız yok, elimizden gelen bu’ tutumunu doğru bulmuyorum. Çünkü aydınlatma, bariyer ve denetimle, birçok ölümlü kaza önlenebilirdi. Kaza gerçekleşse bile, ölümle sonuçlanmayabilirdi. Kazayı yapan sürücüler de yaptığı hatayı biliyor ancak polis denetimi olmadığını varsayarak yola çıkıyor ve istediğini yapıyor. Bu nedenle denetim şarttır.”
Emekli Başsavcı Osman Nedim Enginsoy:
“Siz hapis cezasını ne kadar arttırsanız da, yollarda denetim olmadıkça herkes kafasına eseni yapmaya devam ediyor”
“Geçmişte, ihmalle ölüme sebebiyet vermenin iki senelik bir yaptırımı vardı. Sonradan yasa ile bu ceza yedi seneye çıkarıldı. Şimdi de tabii ki yasa ile ceza arttırılabilir, ancak şahsi fikrimce, önemli olan denetim ve önlemdir. Siz hapis cezasını ne kadar arttırsanız da, yollarda denetim olmadıkça herkes kafasına eseni yapmaya devam ediyor. Sürücülerin dikkatsizliği ve süratin önüne geçilmelidir. Cep telefonu kullanımı da, bilhassa büyük bir etkendir. Bu sebeple yollarda sıkı bir denetime ihtiyaç vardır.”
Avukat Ramadan Sanıvar:
“Alkollü sürüşle kaza yapanla, dikkatsizliğiyle kaza yapanı aynı cezayla itham ediyoruz”
“Yasalarımıza göre, ölümlü kazaya neden olan bir şahıs en fazla yedi sene ile yargılanabiliyor. Oysa biz, ceza Yasamızda Türk hukukundakine benzer şekilde "Basit Taksir, Bilinçli Taksir", "Doğrudan Kast, Olası Kast" kavramlarını tanımlayabilseydik, ayrımını belirleyip yaptırımını da buna göre düzenleseydik bugün alkollü, süratli trafik kazası yaparak 2 kişinin ölümüne neden olan fail ile bir anlık dikkatsizlik/tedbirsizlik neticesi ölümlü bir trafik kazası yapan faili aynı yasa maddesinden aynı azami ceza ile itham etmemiş olabilecektik! Nitekim bizim Ceza yasamız trafik kazalarında sadece dikkatsizlik/tedbirsizlik sonucu ölüme neden olmayı düzenlemekte ve azami 7 yıl hapis cezası öngörmektedir. Başka bir ifadeyle; Aşırı alkol ve Sürat ile trafik kurallarına riayet edilmeden iki kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza, bizim sistemimizde yayınlanmış ihracata göre sadece ağırlaştırıcı faktör olup failin alabileceği ceza en fazla 7 yıl hapislik cezasıdır. Böylesi bir cezanın kamu vicdanini rahatlatmayacağı aşikardır. Halbuki Türk Hukukunda mevzuat ve içtihatlarla bu şekilde bir kazanın "taksirli" değil, "Olası kastla insan öldürme" olarak yorumlanabildiği ve daha ağır cezaların verilebildiği görülmektedir. Hal böyle iken; KKTC'de mevzuat ve içtihatlar gereği Yargı organının (Mahkemelerin) vereceği cezayı değil, Yasama organının (Meclisin) bu konuda mevzuata "vermediği" değeri eleştirmenin daha doğru olacağını ve en azından Türk Hukukundaki mevzuatın/uygulamanın örnek alınabileceğini düşünmekteyim.”