1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor”
“Cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor”

“Cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor”

Ölümlü trafik kazalarındaki hapis cezasındaki üst limiti 7 yıldan 14 yıla yükselten Ceza Yasası’ndaki değişiklik Meclisten oy birliğiyle geçti, trafik konusundaki uzmanlar yasayı YENİDÜZEN’e değerlendirdi...

A+A-

▶ Trafikte Güvenli Yaşam Derneği eski Başkanı Hüseyin Sevay, “Bizim ülkemizde cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor. Herkese eşit bir sistemimiz olmadığı için sadece cezaları yükselterek bir şeyi başaramayız” şeklinde konuştu.

DEĞİŞİKLİK NELER BARINDIRIYOR?

  • Ölümlü trafik kazalarında verilecek hapis cezaları 7 yıldan 14 yıla çıkarıldı

  • Mahkemenin ehliyete el koyma yetkisi genişletildi

  • Mahkemenin ehliyetten men etme yetkisi genişletildi

Aygün Bahar ÖKMEN

Ölümlü trafik kazalarındaki hapis cezasındaki üst limiti 7 yıldan 14 yıla yükselten Ceza Yasası’ndaki değişiklik, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun Salı günkü olağanüstü toplantısında, oy birliğiyle onaylandı.

Yasa ile birlikte, ölümlü trafik kazalarında verilecek hapis cezaları 7 yıldan 14 yıla çıkarıldı, mahkemenin ehliyete el koyma ve ehliyet sahibi olduktan sonra men etme yetkisi genişletildi.

Yapılan değişiklikleri YENİDÜZEN’e değerlendiren Yasa’nın hazırlandığı komitenin başkan vekili ve trafik uzmanları “cezaların tek başına anlam ifade etmediğine” dikkat çekti; “Bu ülkede cezalar, devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor” yorumunu yaptı.

Trafikte Güvenli Yaşam Derneği eski Başkanı Hüseyin Sevay, “Bizim ülkemizde cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor. Herkese eşit bir sistemimiz olmadığı için sadece cezaları yükselterek bir şeyi başaramayız” şeklinde konuştu.

Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Zeki Avcı ise, “Devlet korkutucu yasa yapmıyor. Caydıramıyor” dedi, “Bu yasanın ölümlü kazaları azaltacağına inancım azdır” ifadelerini kullandı.

Yasanın hazırlandığı komitenin başkan vekili, CTP Milletvekili Ongun Talat, cezaların tek başına yeterli olmadığını ifade etti, “Dünya genelinde cezaların yükseltilmesinin bir caydırıcı etkisi olduğu kabul ediliyor ancak yollar, trafik kültürü ve eğitimi, sürüş ehliyetlerinin verilme şartları gibi birçok etkenle birlikte düşünülmesi gerekir” dedi. 

huseyin-sevay.jpg

Trafikte Güvenli Yaşam Derneği Eski Başkanı Hüseyin Sevay:

“Bilimsizlik, bilgisizlik ve dünya standartlarına düşmanlık var”

Trafikte Güvenli Yaşam Derneği Eski Başkanı Hüseyin Sevay, sorgulanması gereken çok şey olduğuna vurgu yaparak, “Biz dernekçilik yaptığımız zamanlarda da ceza üstünden gitmedik çünkü yanlış bir yoldur. Ceza üstünden gidildiğinde hem insanların hem de yöneticilerin aşırı bir merakı var ve bununla bir şeyleri başarabileceklerini düşünüyorlar. Ancak neden 14 yıl, neden daha az veya çok değil, neye dayandırılarak böyle bir tercih yapıldı, bunun açıklanması gerekmektedir” dedi.

Sevay, “İkincisi bizim ülkemizde cezalar devlette dayısı olmayanlara uygulanıyor. Herkese eşit bir sistemimiz olmadığı için sadece cezaları yükselterek bir şeyi başaramayız. Bu mümkün değil” şeklinde konuştu.

“Eğer devlet varsa çok ciddi sorumlulukları da var”

Trafik güvenliğinin sağlanabilmesi adına eğitimin önemini vurgulayan Sevay, “Eğer devlet varsa çok ciddi sorumlulukları da var ancak devlet bu sorumlulukların hiçbirini yerine getirmiyor. Trafik güvenliğinin ana temalarında en başta eğitim var, denetim var, trafik mühendisliği var. Bunların hiçbiri bizde yok” ifadelerine yer verdi. “Son derece çağ dışı şekilde yapılan bir denetim söz konusu. Hareketli trafikte denetim yok. Koruyucu olabilecek hiçbir denetim yok. Sadece belli noktalarda duruyor polis ve çok da yanlışlar yapılıyor. Amaç insanları korumak değil. Trafikte polisin sizi koruduğuna inanıyor musunuz? Yani hissediyor musunuz öyle bir koruma?” diye soran Sevay, “Ben hissetmiyorum mesela. Hisseden varsa söylesin” dedi.

Denetimlerin ve eğitimin yetersizliğine işaret eden Sevay, “Denetim de fiyasko. Eğitimin zaten eğitimin e’si yok. Biz uğraştık olsun diye zamanında, kitaplar çevirirdik. Toplumu eğitme gibi bir gaile de yok. Ama sadece toplumu eğitmeyle de olacak bir şey değil. Yani bunu okullara koyacaksın, pratikte insanlar bir değişim olduğunu görecek, buna inanan yöneticiler olacak, bunu ilerletmesi için okul sistemine kadar girecek, üniversitelere kadar girmesi lazım bu eğitimin. Eğitim kısmı da fiyasko” şeklinde konuştu.

“Uygulaması tamamen yanlış olan Sanayi Çemberinde 3’üncü ölüm gerçekleşti, devlet hatalı bulunmadı”

Hatalı yollara ve çemberlere işaret eden Sevay, insan hatasının yanı sıra hatalı yolların, çemberlerin ve aydınlatma sorunlarının yol açtığı kazalara işaret etti. Sevay, “Zaten trafik mühendisliğinin t’si yok. Şimdi hiçbiri yok bunların, ama trafikte birileri hızlı gittiği zaman, birilerini öldürdüğü zaman, suç sadece o olayı yaşayanlardan birilerinin üstüne yükleniyor ve devlet sistemi baktığınız zaman, elli senedir bu devam ediyor, hiçbir zaman hatalı bulunmadı. Bir kez de devlet hatalı bulundu mu? Kısmi bile olsa… Hayır” dedi.

Sanayi Çemberi’ni örnek gösteren Sevay, “41 yaşında bir vatandaşımızı kaybettik burada ve benim arşivlerden bulduğum kadarı ile oradaki üçüncü ölüm bu. İnsanlar batıya doğru giderken çemberi geçtikten sonra karşıdaki istinat duvarına çarpıyorlar” şeklinde konuştu. “Yani kimin aklına gelir ki, ya da gelmez ki birisi bir hata yaparsa, ya da hızlı giderse orada diyelim ki orası kapkaranlık…” sorusunu yönelten Sevay, “Çok kötü bir plan, uygulaması tamamen yanlış bir çember o. Ondan dolayı zaten insanlar çarpıyorlar o çemberin üstüne. Herkes çarpmıyor. Zaten herkes çarpmayacak. Ama birçoğu çarpmadı diye o çemberin hatalı olmadığını göstermez bu. Bazı arkadaşlar yazıyorlar, ‘yavaş gitsin sorun olmaz’. Tamam, yavaşın anlamı nedir? Anayolda gidiyorsunuz. İki çember arası… Bir buçuk km bile değil, o iki çemberin arası” ifadelerini kullandı.

“Bilgisizlik ve dünya standartlarına düşmanlık var”

Sistemin problemlerine işaret eden Sevay, “Yani öyle bir sistem var ki, öyle bir bilimsizlik, bilgisizlik ve dünya standartlarına düşmanlık var ki... Bir kavşak inşa edildi oraya ve bunun aydınlatılması en başından düşünülmesi gereken ilk öğelerden biriyken, hala yok yıllardır ve hala insanlar ölüyor bu yollarda” şeklinde konuştu.

Çemberlerde yaşanan kazalara değinen Sevay, “Şimdi sen istinat duvarı yapıyorsun çemberin arkasına, yani biri hata yapıp o çemberi düz geçecek olursa hızlıca geldiği için karşıya çarpacak, ölecek demektir bu. Garanti yani. Ve ölüyor da insanlar zaten. Mesela Erülkü’nün oradaki çemberin güney batı kısmındaki metal bariyerler de aynı şekilde hatalı. Sürekli olarak birileri çarpıyor oraya. Buralarda bir şeyler yanlış yani. Orada bir hata var ki insanlar sürekli aynı bariyerin üstüne çarpıyor. Ama buna bakacak kimse yok veya bu durumu dert edinen de kimse yok” ifadelerine yer verdi.

kaza-016.jpg

“Ceza, hiçbir şey yapmaya niyeti olmayan sistemin ve içindeki insanların işine gelecek bir şeydir”

“Yüce Devletimizin bir sürü sorumlulukları dururken bunların hiçbirini yerine getirilmeyip, diğer taraftan ceza yönlendirmesi kadar yanlış bir şey olamaz” diyen Sevay, tasarladıkları ve önerdikleri sistemlerin de devlet makamları tarafından önemsenmediğine işaret ederek,

“Yani düşünüyorsun, yol projesi tasarlıyorsun, kavşakları, trafik ışıkları sistemi tasarlıyorsun, bunu sunuyorsun devlet makamlarına ve buna rağmen hiçbir şey değişmiyor. En son bizim uğraştığımız 2018 yılıydı. 2018'in bu yanı 6 yılı geçti. Bir şey değişmedi” şeklinde konuştu.

Cezaların kolaya kaçmak olduğunu ifade eden Sevay, “Ceza, hiçbir şey yapmaya niyeti olmayan sistemin ve içindeki insanların işine gelecek bir şeydir. Çok kolaydır çünkü. Dolayısıyla yani bir şeyi de değiştirecek bir faktör değil. Bütünün içinde olabilir o, ama sen önce devlet olarak senin sunman gereken tüm hizmetleri sun, ondan sonra insanlara suç bul.

Bizde öyle bir anlayış var ki hataları sadece bireyler işler. Devletimiz hatasızdır. Elli yılda bu devletin hiçbir hatasını bulmadı kimse. Hiçbir şekilde mahkemeye verilmedi. Hiçbir şekilde hüküm giyilmedi. Demek ki her şeyi dört dörtlük bir devletimiz var” dedi.

“İnsanlara ne sunarsanız, insanlar da ona göre karşılık verir, ona göre davranır”

“En büyük derdimiz devletin bize sunduğu trafik güvenliği, hizmeti ve hizmetleri. Çünkü onu sunsa, insanlar da ona göre davranacak” diyen Sevay, “Yani şöyle bir şey var benim gördüğüm hayatımda: İnsanlara ne sunarsanız, insanlar da ona göre karşılık verir, ona göre davranır” şeklinde konuştu. Sevay, “Siz insanları pis ofislere verirseniz, ofislerde çalışan insanlar da ofisleri pisletmeye meyilli olur. Yani genel meyil budur. Ama insanları siz temiz ofislere verirseniz, temiz tutma meyilleri daha yüksek olur. Bize verilen sistem çok berbat. Dolayısıyla insanların bunu koruması, savunması imkânsız…” dedi.

Denetim sisteminin çağdaşlaştırılması gerektiğini ifade eden Sevay, “Böyle para verip kamera almakla, para verip teknoloji satın almakla bu işi yapamayacağımızı artık yapamayacağımızın farkına varalım demiyorlar mı? Demiyorlar belli ki” şeklinde konuştu.

“Yeni yapılan yollarda kaç tane çember varsa, kaç tane kavşak varsa hepsi yanlışlara doludur”diyen Sevay hem geometrik hem hem yapısal yanlışlara dikkat çekti. Halkın vergilerinin karşılığını alamadığını ifade eden Sevay, “Sana hizmet vermesi gereken bir sistem var. Sen onun için vergi veriyorsun zaten. Sen vergi mükellefi diyorsun kendine. Bunun da bilinci çok yüksek değil” dedi.

“Yollar ve yol sistemleri bağışlayıcı olmalıdır”

Yolların ve yol sistemlerinin bağışlayıcı olmak zorunda olduğunu dile getiren Sevay, “Bir hatanın sonucu ölüm ve sakarlık olmaması lazım. Bizde öyle değil ama. Hata yaptığınızda ölürsünüz. Sakar kalırsınız” ifadelerini kullandı.

mehmet-zeki-avci.jpg

Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Zeki Avcı:

“İdam cezası verildi diye cinayetler durdu mu?”

Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Zeki Avcı, Ceza (Değişiklik) Yasası’nı değerlendirdi. “Cezalar tek başına fazla bir anlam ifade etmez. Burada, bu yasa yapılırken, sadece biri ölüme sebebiyet verince alacağı ceza konuşuldu” dedi.

Cezaların 7 yıldan 14 yıla çıkmasını değerlendiren Avcı, “Dünyanın hiçbir yerinde insanlar, ‘bu suçu işlersem bu kadar ceza alırım’ diye düşünmez. Ama suçu işler. Dolayısıyla burada 14 yıla çıkınca ölümlü kazalar azalacak diye bir kaide yok. Bu çok iyi niyetli bir yaklaşımdır. Ama pratikte gerçekliği yoktur” dedi, yasa yapılırken suçun nasıl önlenebileceğinin düşünülmediğini ifade etti.

Avcı, “Yasa yapılırken amaç eksik bırakılan, yapılmayan veya düşünülmeyen bu suçun işlenmesini önlemek olmalı idi. Bu suçu nasıl önleriz diye düşünülmeliydi. İdam cezası verildi de cinayetler durdu mu dünyada?” diye sordu.

“Bu yasa yapılırken mutlaka ölümlü kazaya yol açabilecek sebeplerin caydırılmasını sağlayacak yasalar çıkarılması gerekirdi” diyen Avcı, “Ölümlü kazalara baktığımızda biliyorsunuz ki alkol, sürat, yasaklı madde kullanımı ve ehliyetsiz sürüş gibi ana sebepler, bilinerek işlenen suçlar vardır. Önüne biri çıktığı için ya da araba arızalandığı için yaşanan çarpmalar farklı. Ancak bilinerek işlenen suçlar, özellikle alkol patladı bu ülkede” şeklinde konuştu. Alkollü sürüşün yarattığı tehlikeleri anımsatan Avcı, bu konuda polis dışındaki yetkili makamlardan ses çıkmadığına işaret etti.

“Dikkat edin altı kaza oluyorsa dördü alkollü sürüş. Yetkili makamlardan polis hariç bir tek ses gelmiyor. Sanki araç kullanacakken alkol alınmasına hoşgörü ile bakılıyor bu ülkede gibi bir intiba var. Dıştan bakıldığında böyle görünüyor” dedi.

Cezaların 14 yıla çıkarılmasını yanlış bulmadığını ifade eden Avcı, “30 da olabilir, 40 da olabilir ama zaten yargıç onu 1 günden 14 yıla kadar uygun gördüğü, takdir ettiği şekilde veriyor. Yasalarımızın bir de bu boyutu var. 3 yıldan 14 yıla kadar gibi bir ibare yer almıyor yasalarımızda. 14 yıla kadar diyor sadece. Yani yargıç uygun görürse 2 gün şeklinde de karar alabilir 14 yıl şeklinde de” ifadelerini kullandı. Avcı, alkollü sürüş ve ölüme sebebiyet vermenin dünyanın her yerinde cinayet gibi kabul edildiğini dile getiren Avcı, “Çünkü bu suç bilerek işlenmiştir ve bilerek ölüme sebebiyet verilmiştir” dedi.

Aşırı sürat ve ehliyetsiz sürüş gibi devleti saymıyorum diyen hareketlerin de mevcut olduğunu ifade eden Avcı, “Bunların cezasının ayrıca spesifik olarak arttırılması gerekirdi. Bu yapılmadı” şeklinde konuştu.

“Sadece ölümlü kazaların cezasının artması belki mağdur olan aileleri bir nebze, nispeten, izafi olarak, tatmin edebilir. Bu cezalar daha evvel üç yıl idi, yedi yıla çıktı. Bir değişim olmadı” diyen Avcı, aynı döngünün devam edeceğini dile getirdi.

Verilen cezaların yetersizliğine vurgu yapan Avcı, “400 promilli araba kullanana da aynı ceza veriliyor, 101 promil kullanana da aynı ceza veriliyor. Biri iki şişe içki içiyor biri dört bardak içti aynı ceza… Verilen cezalar da komik rakamlar. Çünkü bir asgari ücreti verebilecek olan kesim bu ülkede çok fazla. İnsan mozaiği değişti. Nüfusun şekli değişti. Dolayısı ile bir asgari ücreti vermekten çekinmeyen çok insan var. Altındaki arabanın markasına bakarsanız zaten anlarsınız. Başka bir şeye değinelim, polis ehliyete üç ay el koyuyor, ama adamın altında araba var ve bu kişi ehliyetsiz olarak da aracı kullanmaya devam edebiliyor” diyerek bunun caydırıcı olmadığını ifade etti.

“Ulaştırma Bakanı’nın basına verdiği ‘arabaya da el konulacağı’ yönünde beyanatı vardı”

“Biz dernek olarak bir buçuk yıl önceden ‘alkolü durdurun o sizi durdurmadan’ dedik. Benim beyanatlarım var sonrasında, ‘biz alkolü durdurmadık, o bizi durdurdu’ şeklinde. Bu durum öyle oldu şimdi. Biz alkolü durdurmadık ama o bizi durduruyor” şeklinde konuşan Avcı, “Bir şişe içki içen bile rahatça yola çıkabiliyor. Vereceği ceza da sabit bir asgari ücret... Ehliyete el konsa da araba alınmıyor” dedi, “Biz arabaya da üç ay el konulması önerisinde bulunduk” eklemesinde bulunan Avcı, Ulaştırma Bakanı’nın basına arabaya da el konulacağı yönünde bir beyanatı olduğunu da anımsattı.  “Esas korkutacak olan odur. Arabaya el konulacağı bilinse insanlar daha çok çekinir. Kiralık araba ise, onun bir aylık kirası ödenmeye devam edilirken arabaya el konulsun gibi kurallar var dünyada. Bizde maalesef bu şekilde değil. Arabasız ne yapacak insanlar deniliyor ama o insanlar birini öldürebilirdi bu şekilde araba kullanarak. Burada geniş açılı düşünülmedi” dedi.

Cezaların 7 yıldan 14 yıla çıkarılması hakkında “Kamuoyunda da yedi yıl hapis cezasının az olduğu konusunda bir kampanya başlatılmıştı, Trafik Mağdurları tarafından. Bence biraz da kamuoyuna bakın biz iş yapıyoruz demek için yapıldığını düşünüyorum bunun” şeklinde konuşan Avcı “Eğer amaç kazaların azalması ise ceza caydırıcı olmalı” dedi. “Biri öldükten sonra istediğin kadar ceza ver, giden geri gelmez” ifadelerini kullandı.

“Bu ülkede ehliyet almak demek kişinin bu işi bildiği anlamına gelmiyor”

Avcı, Kıbrıs’ın kuzeyinde sürücü kurslarının verdiği eğitimin eksikliklerine de değinerek; “Öncelikle bir trafik eğitimi veriyor muyuz? Devlet trafik eğitimi vermiyor aslında, verir gibi yapıyor. Resmi bir trafik eğitim kitabı yok. Şoför okullarının verdiği kitaplar kendi bastıkları, devlet denetimi olmayan kitapçıklar. Müfettişin sorduğu kitap resmi kitap değildir. Müfredat yoktur. Yazılı sınava hala geçilmedi. Şoför okulları eğitmenlerinin eğitimleri tartışılmıyor. Bu ülkede ehliyet almak demek kişinin bu işi bildiği anlamına gelmiyor” dedi.

Avcı, “Ayrıca yabancı ülkelerden gelen pek çok insan var. Önceden ehliyetlerini vererek değiştiriyor ve KKTC ehliyeti alıyorlardı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti dışında, verilen ehliyetlerin sahte olup olmadığına bakılamadığı için gelen bütün yabancılar (İngiltere’den gelen 40 yıllık şoför de, adını bilmediğimiz bir ülkeden gelen 4 yıllık şoför de) sürücü kursuna yollanıyor” diyerek kursların yabancı dil seviyesinde nasıl eğitim verdiklerini de sorguladı. “Peki, sürücü kurslarının yabancı dil seviyesi nedir? Eğitmenler yabancı dilde eğitim verebiliyor mu gerçekten? Kaç tane şoför okulunda İngilizce bilen eğitmen var?” şeklinde konuştu.

Trafik konusuna yıllardır eğilinmediğini ifade eden Avcı, “Ayrıca trafikte üç dört seneden beri polis denetimi haricinde hiçbir ciddi yatırım olmadı. Yasalar değiştirilmedi. En son ölümlü kazalar bu denli artınca, masum insanlar kaldırımlarda yürürken ölmeye başlayınca öldürenlerin cezası yükseltildi. Peki, insanlar ölmesin diye ne yapılıyor? Bir şey yapılmıyor. Biz ölümlü kazaları azaltmayacağız, biz ölümlü kazayı yapanın daha çok hapiste kalmasını sağlayacağız” dedi.

“Devlet korkutucu yasa yapmıyor. Caydıramıyor”

Denetimleri gerçekleştirebilmesi adına polis kadrolarının arttırılması gereğine dikkat çeken Avcı, “100 Bin’e yakın öğrenci geldi, bunun yanında turistler, göçmen gelenler… Çoğu araba sahibi... 600-700 tane galeri var. Hepsi araba satıyor. Sürücü sayısı patladı ama polis ve devriye sayımız aynı” şeklinde konuştu. “Yoldaki denetim de polis zayıf bırakıldığı için zayıf kaldı” dedi.

“Şu anda polis genel müdürlüğü rutin denetlemelerinde 20 tane alkollü sürücü yakalıyor. Bu ne demektir? Kimse alkollü araba kullanmaktan imtina etmiyor. Demek ki devlet korkutucu yasa yapmıyor. Caydıramıyor” ifadelerine yer veren Avcı, uyuşturucu testi yasasına da değinerek, “2 yıl önce uyuşturucu testi yasası geçti meclisten, alet alınamadı. Allah aşkına para yok demesinler. Bu ülkede para çok. Paranın nereye gittiği önemli. Uyuşturucu testi yapmamak için vakit geçiriyor hükümetler. Çünkü kimin yakalanacağından korkuyorlar. Bu nedenle tüm yasaklı madde kullananlar kullanmaya devam edebiliyor. Nasıl olsa denetleyen yok” dedi.

“Bu yasanın ölümlü kazaları azaltacağına inancım azdır”

Avcı, “Peki bu şekilde radikal ve niyetli kararlar olmadan trafik kazaları önlenebilir mi? Hayır. Trafik kazaları herkese gülücük dağıtarak önlenemez. Dolayısı ile bu yasanın da ölümlü kazaları azaltacağına inancım azdır” şeklinde konuştu.

01-ongun-talat.jpg

Hukuk, Siyasi İlişkiler ve Dışilişkiler Komitesi Başkan Vekili, CTP Milletvekili Ongun Talat:

“Esas olan, devletin sorumluluklarını yerine getirmesidir”

Hukuk, Siyasi İlişkiler ve Dışilişkiler Komitesi Başkan Vekili, CTP Milletvekili Ongun Talat, cezaların tek başına yeterli olmadığını ifade etti. “Dünya genelinde bu konuda bir takım araştırmalar da var. Cezaların yükseltilmesinin bir caydırıcı etkisi olduğu kabul ediliyor ancak bunun dışında yollar, altyapının durumu, trafik kültürü ve eğitimi, sürüş ehliyetlerinin verilme/alınma şartları gibi birçok etkenle birlikte düşünülmesi gerekir” şeklinde konuşan Talat, mecliste de bunu ifade ettiklerini dile getirdi.

“Evet, ‘biz özellikle cinayet niteliğindeki bazı kazalarla ilgili olarak mahkemeye takdir yetkisini genişletmek adına bu düzenlemeyi yapıyoruz ama bilinsin ki esas olan, devletin sorumluluklarını yerine getirmesidir’ dedik. ‘Dolayısıyla biz aslında işin vatandaş ayağı dışında esas sizlerin üzerinize düşen yükümlülükleri yerine getirmenizle ilgili bir yükümlülük yüklemiş oluyoruz’ dedik” şeklinde konuştu.

Hükümetin bu konudaki bütünlüklü politikalarını yetersiz bulduğunu ifade eden Talat, “Sayın Erhan Arıklı’ya da şunu ifade ettim, bir taraftan Emrullah Turanlı’ya 59 Milyon Euro’luk vergi bağışlamasında bulunulurken, diğer yandan Kuzey Lefkoşa Çevreyolu’nun ışıklandırılması için 2.2 Milyon Dolar’a ihtiyaç olduğu ve bu kaynağın bulunamadığını ifade ediyorlar. Kusura bakmasınlar ama 59 Milyon Euro’luk kaynağı kendi elleri ile bir çırpıda peşkeş çeken bir idarenin, 2.2 Milyon Dolar için kaynak bulamadığını söylemesi kabul edilebilir değil. Halk da bunları ciddi bir biçimde takip etmelidir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Hükümetin sunmuş olduğu tasarının üzerinde bir sınır belirledik”

“Komitenin önünde idari cezaların ve mahkemenin bu anlamda ona bağlı verebileceği cezaların arttırılmasıyla ilgili bir tasarı vardı ancak geçtiğimiz gün meclisten geçen bu değildi.  Bu henüz çalışması devam eden, daha kapsamlı bir çalışma” şeklinde konuşan Talat, “Ancak ceza yasası son derece sınırlıydı. Esas itibari ile tartıştığımız sınırın ne olması gerektiğiyle ilgiliydi” dedi. Bunun hükümetten yasa tasarısı olarak geldiğini ifade eden Talat, “Daha önce 7 yıl hapis cezası olan üst sınırın 10 yıl olması ile ilgili bir öneri idi aslında. Hükümetin sunduğu taslakta bu şekildeydi fakat komite tartışmalar sonucunda komite oy birliği ile (yani hem UBP hem de CTP’li üyelerin oyları ile) 14 yıla çıkarılması yönünde bir karar üretildi. Yani hükümetin sunmuş olduğu tasarının üzerinde bir sınır belirledik. Bunu da belirtelim” ifadelerini kullandı.

Bu haber toplam 2764 defa okunmuştur
Etiketler : , ,