1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Christos Kakoulli; “Halil modern bir kahramandır”
Christos Kakoulli; “Halil modern bir kahramandır”

Christos Kakoulli; “Halil modern bir kahramandır”

Henüz yirmi altı yaşında genç bir grafiti sanatçısı Christos Kakoulli… Bugüne kadar sadece çizdiği iki grafiti belediyeden izin alınarak yapılmış. “Geriye kalan onlarca çizimim yasa dışı” diyerek gülüyor.

A+A-

Simge Çerkezoğlu

Henüz yirmi altı yaşında genç bir grafiti sanatçısı Christos Kakoulli… Bugüne kadar sadece çizdiği iki grafiti belediyeden izin alınarak yapılmış. “Geriye kalan onlarca çizimim yasa dışı” diyerek gülüyor. Her çiziminde savaşa, ırkçılığa, fakirliğe hayır diyor. Her çiziminde barışı, özgürlüğü, birleşik Kıbrıs’ı resmediyor. Bizim yolumuz Halil Karapaşaoğlu için çizdiği grafiti sayesinde kesişiyor. Bu güne kadar öldürdüğü insanlar üzerinden kahraman olanlara inat, Halil kimseyi öldürmek istemediği için gerçek, modern bir kahraman diyor. Hiç tanımadığı birini neden resmettiğini, grafiti sanatının inceliklerini bizim için anlatıyor. Bana Halil’den ve Christo’dan ilham alarak Kıbrıslılar olarak fazla mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.    

c4-015.jpg

“GRAFİTİ ANLAMINDA İLK RESMİMİ BİRLEŞİK KIBRIS İLE İLGİLİ ÇİZDİM”

Christos Kakoulli beni Güney Lefkoşa’da Suriçi’nde bulunan stüdyosunda ağırlıyor. Hayatını resim yaparak kazanırken, gününün büyük bir kısmını burada geçiriyor. Herkes onu CRS olarak tanıyor. Resim yapmaya nasıl başladığını, kendini nasıl geliştirdiğini paylaşıyor.

“Resim yapmaya her çocuk gibi ben de küçük yaşta başladım. Zaman içinde resmi, renkleri, desenleri çok sevdim. Üniversite eğitimi almadım. Resim konusunda her şeyi kendi kendime öğrendiğimi söyleyebilirim. Henüz ilk okuldayken sokakta gördüğüm resimler ilgimi çekmeye başladı. Neden yapıldıklarını, ne söylemeye çalıştıklarını anlamaya çalıştım. Bu şekilde ben de on iki yaşındayken sokaklara resim çizmeye başladım. Sokakları daha renkli, resimli bir şehirde yaşamak, insanların içinin açılmasını sağlamak istedim. O zamanlar sadece resim yapıyordum. Bunlara grafiti denmezdi. Çünkü insanlara verdiğim bir mesaj yoktu. Sadece duvar resmiydi. O yıllarda kendimi CRS olarak ifade etmeye başladım. Resimlerimde de bu şekilde imza attım. İnsanlar beni CRS olarak tanıyor. CRS, ismimin ilk harfi, ortadaki harfi ve son harfini ifade ediyor. Lise eğitimimi tamamladıktan sonra bir süre Yunanistan’da, Selanik’te yaşadım. Orada dövme yapmayı öğrendim, bu işi yaparak hayatımı kazandım. Yunanistan’da olduğum yıllarda Kıbrıs’ta görmediğim pek çok şeye tanıklık ettim. Bunlardan biri de sokakta yaşayan evsiz, fakir ve aç insanlardı. Sokakta uyuyorlardı, gidecek yerleri yoktu. Onların bu durumu beni çok etkiledi. Bunun yanında Yunanistan’da sokak sanatı ile de tanıştım. Sokakta resim yaparken, insanlara mesajlar vermeye de başladım. Orada verdiğim mesajlar daha çok insanların bu zor, düşkün, fakir hayatlarıyla ilgiliydi. Bir şeyleri değiştirmek, dünyanın küçük bir kısmı zenginlik içinde yaşarken büyük bir kısmının sefalet içinde yaşamasını eleştirdim. Daha sonra Kıbrıs’a geri döndüm. Grafiti anlamında ilk resmimi birleşik Kıbrıs ile ilgili çizdim. Daha sonra Lakadamya Belediyesi’nin bir Avrupa Birliği projesi için yine grafiti çizdim. Daha sonra Amerika’ya gittim. Bir süre de orada yaşadım. Yeniden adaya dönerek bu gördüğünüz resim atölyesini açtım. Hayatımı grafiti çizerek, resim yaparak kazanıyorum. İhtiyaçlarımı karşılamama, aç kalmamama, galerimin kirasını ödememe, resim malzemesi almama yetiyor. Tüm bunlardan fazlasına gerek de yok zaten. Bu şekilde yaşayarak hiçbir zaman zengin olmayacağımı, ünlü olmayacağımı biliyorum ama bana göre hayatımda bu tip şeylere gerek de yok.”

c1-094.jpg

“GRAFİTİ SANATÇILARI ÇİZİMLERİNİ İZİN ALARAK YAPMIYOR”

Christos’un grafiti yaptığını biliyoruz ama bunun yanında tuval üzerine yaptığı resimleri de var. Bu kez nasıl resim yaptığını, tarzını anlamaya çalışıyorum.  

“Elbette ilk günden bu güne çizdiğim resimlerde, tarzımda büyük değişiklikler oldu. Kendimi bulana kadar farklı boyalar, teknikler kullandım. Şu anda CRC olarak tarzımı belirlediğimi düşünüyorum. Grafiti yaparken Stencil tekniğini kullanıyorum. Bunun anlamı kalıp veya şablonla çalışmak. Önce yapacağım resme zihnimde karar veriyorum. Ardından bu resmi büyüklüğüne göre uygun kağıt veya tuval üzerinde çiziyorum. Sonrasında çizdiğim deseni keserek, çalışacağım duvar üzerine geriye kalan kalıbı yapıştırıyorum. Ardından uygun sprey boya veya fırça ile deseni duvara hayal gücüm, yeteneğim ve vermek istediğim politik mesajla birleştirerek aktarıyorum. Sonra da kalıbı duvardan alarak grafitimi imzamı atarak tamamlıyorum. Amerika’da da bu teknik daha yaygın olarak kullanılıyor. Grafiti sanatçıları çizimlerini izin alarak yapmıyor.  Bu nedenle de bu teknikle çizmek bize zamandan oldukça kazandırıyor. Galeride gördüğün, tuval üzerine yaptığım küçük resimler ise daha çok portrelerden oluşuyor. Portreleri de genelde fotoğraflara bakarak çiziyorum. Bazen çok beğendiğim bir portre fotoğrafının da resmini yapıyorum. Daha önce Buket Özatay’ın beğendiğim bir portre fotoğrafı olmuştu onu da resim olarak çizdim. Galerimde asılı duruyor.”

c3-036.jpg

“DÜNYADAKİ TEK BÖLÜNMÜŞ BAŞKENTTE YAŞAMASAYDIM SOKAKLARA BUNLARI ÇİZMEK İÇİN UĞRAŞMAYACAKTIM”

Christos’un da söylediği gibi grafiti sanatçıları genellikle duvarları izin almaksınız resimliyor. Politik mesajlarını, tavırlarını bu şekilde ortaya koyuyor. Ancak kendisi bunu yaparken imzasını da atmayı ihmal etmiyor. Durum böyleyken nasıl çalıştığını, onu bulmalarından korkup korkmadığını merak ediyorum.

“Hiçbir devlet politik mesajlarınızı söylemenize, yeri geldi mi düzeni eleştirmenize izin vermez. Elbette zaman zaman belediyelerden de izin alarak veya onların talepleriyle grafiti çizdiğim oluyor ama çok sık değil. Ben yaptığım grafitiler ile savaşı, mültecilere yapılanları, fakirliği, ırkçılığı eleştiriyorum. Bu çizimleri daha önceden belirlediğim uygun boş duvarlara yapıyorum. Söylediğim gibi ilk olarak çizim yapıyor, kalıbımı çıkarıyorum. Bu işin kolay kısmı… Bunu sokağa çizme aşaması ise ancak gece saat birden sonra mümkün oluyor. Dediğin gibi tüm sokak resimlerime artık imzamı atıyorum. İnsanlar beni biliyor. İnsanlar beni bildiği için sokak resimlerimi silmek, bu duvarları yıkmak çok da kolay olmuyor. Geçtiğimiz aylarda bir grafitimin bulunduğu duvar inşaat için yıkılacaktı ama insanlar o kadar tepki gösterdi, haberleri yapıldı, imzalar toplandı ki belediye geri adım atmak zorunda kaldı. Duvarı koruyarak inşaat yapma kararı aldı. Elbette tüm bunlar zaman içinde benim gibi insanların çabalarıyla bu noktaya ulaştı. Kıbrıs’ta doğmak, yaşamak aslında bana tüm bunların ilhamını verdi. Ben dünyada kalan tek bölünmüş başkentte yaşamasaydım belki de içimde böyle dertler biriktirip, sokaklara bunları çizmeye uğraşmayacaktım. Lefkoşa’yı sokakları, insanları, insanlarla konuşmayı seviyorum. Kıbrıs’ta doğmak bana bir hediye gibi. En büyük hayalim duvarların yıkıldığını, adanın birleştiğini görmek.”

c2-083.jpg

“GERÇEK KAHRAMANLIK ÖLDÜRMEMEK İÇİN VERİLEN MÜCADELE OLMALI”

Kuşkusuz Christos’un barışa olan isteğini, özlemini her çiziminde, Halil Karapaşaoğlu’na verdiği destekte, onun resmini çizerek adanın güneyinde yarattığı gündemde gördük, anladık. Halil’i çizme fikrinin nasıl oluştuğunu ise şöyle anlattı.

“Eğitim hayatım boyunca sistem bana Türklerden nefret etmem gerektiğini anlattı. Türklerin düşmanım olduğunu söyledi. Ben neden Türklerden nefret etmem gerektiğini bir türlü anlayamadım. Gün geldi geçişler başladı. Kıbrıslı Türkleri görünce onlarla konuşmaya başladım. Benden çok farklı olmadıklarını, onların da benim gibi hayalleri, umutları, kaygıları olduğunu fark ettim. Çok fazla benzerliklerimiz vardı. Ailelerimiz geçmişte zaten birlikte de yaşamıştı. Onlardan nefret etmem için gerçekten hiçbir nedenim yoktu. Zaten dünyadaki herhangi bir insandan milliyeti nedeniyle neden nefret edeyim ki… Halil’in vicdani reddini, bu nedenle başına gelenleri, bir Rum’u vurmak istemediği için cezaevine girdiğini, gazetede yayınlanan küçücük bir haberden öğrendim. O an Halil benim için modern bir kahraman oldu. Bize birilerini öldürdüğü için kahraman olanlar anlatıldı hep. Oysa gerçek kahramanlık birilerini öldürmemek için verilen mücadele olmalıydı. Halil kimseyi öldürmek istemediği için gerçek bir kahramandır. Ben de bu durumu ölümsüz kılmak için Lefkoşa Suriçi’ne onun portresini çizdim. Böylece gazeteler onun bu mücadelesini küçük bir haber olarak verirken, konu manşetlere taşındı. Önceden Halil ile tanışıklığımız yoktu. Grafiti’den sonra sosyal medya aracılığı ile tanıştık. Ona resmi gönderdim. Çok mutlu oldu, bana çok teşekkür etti. Hemen resmimi profil fotoğrafı yaptı.”

hg-004.jpg

“VİCDANİ RET YAYGINLAŞIRSA BARIŞ İÇİNDE BİR KIBRIS İNŞA EDİLEBİLİR”

Christos ile son olarak vicdani ret konusunu konuşuyoruz, bu konudaki düşüncelerini, adanın güneyinde bu konudaki uygulamaları değerlendiriyoruz.

“Kuşkusuz ben de vicdani ret düşüncesini destekliyorum. Hele de Kıbrıs’ta bunu yapmak çok cesur ve umut verici. Bizler bu adada askere gitmek zorundayız. Ordu ve düzen bizi buna zorluyor, bunu kabul etmemiz halinde bizi cezalandırıyor. Halil’i suçlu gibi cezaevine koydular. Oysa Halil suçlu değil, daha önce de söylediğim Halil kahramandır. Adanın güneyinde de askere gitmeyi ret eden pek çok genç var. Ancak onları cezaevine göndermek yerine, bazı sosyal görevler veriyorlar. Ben gençlerden vicdani retti daha da yaygınlaştırmalarını istiyorum. Vicdani ret yaygınlaşırsa askersiz ve barış içerisinde bir Kıbrıs inşa edebiliriz. Ordu demek, askerlik demek bana göre bir nevi faşizm. Sana öldürmeyi, düşmanlık beslemeyi bir anlamda yasal olarak katil olmayı öğretiyorlar. Her yıl dünyada silahlanmaya, savunmaya ayrılan bütçeleri bir düşünün. Oysa buralara harcanan paraları eğitime yatırsalar, dünyada neler değişir. Silahlanmanın, orduların toplumlarla hiçbir faydası yok. Oysa barışın insanlığa getirileri saymakla bitmez.”

 

                 

 

Bu haber toplam 4192 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 408 Sayısı

Adres Kıbrıs 408 Sayısı