1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Çiçekler ve Kurşunlar…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Çiçekler ve Kurşunlar…”

A+A-

Palekitre katliamından yaralı ancak sağ kurtulan Yorgos Liasi’nin hayatına ilişkin belgesel filmin galası, 13 Ocak 2020 Pazartesi günü Kasteliotissa’da yapılıyor…

 

nn-055.jpg

 

Panikos Hrisantu ile Niyazi Kızılyürek’in hazırladığı ve Yorgos Liasi’nin anlatıcı olarak yer aldığı “Çiçekler ve Kurşunlar” başlıklı filmin galası, 13 Ocak 2020 Pazartesi günü Lefkoşa’da Baf Kapısı yanındaki Kasteliotissa kültür salonunda gerçekleştiriliyor.

Palekitre katliamından yaralı ancak sağ olarak kurtulan Yorgos Liasi’nin hayatına ilişkin belgesel filmin galasında  davetiyede yer alan yazıya göre, Doğuş Derya ve Konstantina Zanu gözlemlerde ve yorumlarda bulunacaklar.

Kasteliotissa Salonu’nda saat 19.30’da yer alacak tanıtım gösteriminde moderatörlüğü gazeteci Ralli Papayeorgiu üstlenecek, açılış konuşmasını ise AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu yapacak.

mm-105.jpg

HARAVGİ GAZETESİNİN FİLM HAKKINDA YAZDIKLARI…

HARAVGİ gazetesinde 5 Ocak 2020 tarihinde “Çiçekler ve Kurşunlar” başlıklı belgesel filmin geniş bir tanıtım yazısını Maria Frangu kaleme aldı…

Maria Frangu bu yazısında özetle şöyle diyor:

***  Yorgos Liasi, hissettiği acıyı bir yana koymuş… Bunu kim söylüyor? Çocukluğunda savaş ve şiddetle karşılaşmış olan bir kişi… Kendi ailesinin ve arkadaşlarının ve komşularının gözleri önünde öldürüldüğünü gören bir insan…

***  Yorgo Liasi, acısını sevgiye dönüştürüyor, savaşın korkunç yüzünü barış yapmak, Kıbrıs’ı normal bir devlete dönüştürüp tüm evlatlarını kucaklayacağı bir adaya dönüştürmek için çaba harcıyor…

***  Tüm bu konular “Çiçekler ve Kurşunlar” başlıklı filmde ele alınıyor, ilk gösterimi Pazartesi 13 Ocak tarihinde saat 19.30’da Kasteliotissa’da yapılacak bu filmin…

***  Filmi izleyecek olanlar, filmdeki insanların yanıbaşında Palekitre’ye gidecekler, Suppurisler’in evine, Kıbrıs’ta Türk işgali sırasında işlenmiş en büyük suçlardan birinin yer aldığı yere… Burada altı aylıktan 77 yaşına kadar 17 Kıbrıslırum, bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülmüştü…

***  George Liasi, bu felaketten sağ kurtulmuştu ancak vücudunda kurşun yaralarıyla kurtulmuştu… Filmde bu felaketi ve savaştan sonrasını anlatıyor… Onlarca yıldan bu yana ödemekte oldukları ağır bedelleri aktarıyor…

***  Filmi izleyenler bundan sonra Muratağa’ya gidiyorlar ve burada o kara yaz günlerinde bazı Kıbrıslırumlar’ın işlediği bir diğer korkunç suça tanıklık ediyorlar…

***  Yıllardır insanlarımız tahammülsüzlük ve şovenizmin kurbanlarını anıyorlar, kanlarıyla yurdumuzun tarihini yazanları anıyorlar. Burada, Muratağa’da Yorgos Liasi EOKA-B’nin öldürdüğü masum Kıbrıslıtürk sivillerin mezarlarına acısıyla birlikte, sevgisini ifade eden çiçekler bırakıyor…

***  Yorgos Liasi’yle birlikte filmi izleyenler Suppuris’in evinde Palekitre’de duracaklar. Burada, Liasi’nin ağzından yaşanan katliamı dinleyecekler…

“Kurşunlar durmaksızın yağıyordu. Sırtıma bir kurşun geldiğini hissettim, öteki kurşunları hissetmedim. Toplam 11 kurşun isabet etti bana, bir tanesi başıma geldi, bir tanesi boynuma, birer tane iki tarafıma, üç tane sağ omzumda kürek kemiğimin altına ve dört kurşun da sırtıma… 35 dakika boyunca ateş etmişlerdi… Ateş edenler oradan ayrıldıktan sonra çok dikkatli biçimde ayağa kalktım. Kızkardeşlerim Hristina ve Yanulla yaralıydı… Kızkardeşim Lenia sağ elinden yaralıydı ve kanlar içindeydi, beş dakika sonra gözlerini kapatıp vefat etti… Bu sahneyi asla unutmayacağım…

Kıbrıslıtürkler oradan ayrıldıktan sonra Suppuri’nin evine yakın evlere giderek işimize yarayabilecek şeyleri getirdim… Kızkardeşim Yanulla su istiyordu, kızkardeşim Hristina su istiyordu… Komşu eve çok dikkatli girerek yaralı kızkardeşlerime su getirdim… Ben de onların yanına uzandım… Kendi ölümümü bekliyordum…”

***  Yorgos Liasi, aynı anlatımında BM Genel Sekreteri’ne yazdığı bir mektuptan bir bölümü de aktarıyor, kendi ailesinden öldürülenleri saydığı… 77 yaşındaki dedesi Yannis Mihail, 68 yaşındaki ninesi Hristina Yuannu, 42 yaşındaki amcası Mihail Yuannu, 48 yaşındaki annesi Mararita Liasi, 21 yaşındaki kızkardeşi Hristina Liasi, 23 yaşındaki kızkardeşi Lenia Liasi – nişanlı imiş o günlerde… 16 yaşındaki kızkardeşi İliada Liasi… 31 yaşındaki teyzesi Sotira Yeorgiu, 7 yaşındaki yeğeni Maria Yeorgiu, altı aylık yeğeni Yiannakis Yeorgiu, 2 yaşındaki yeğeni Lukas Nikolau… Komşuları 54 yaşındaki Andreas Suppuris… Onun eşi 38 yaşındaki Areti Suppuri… 9 yaşındaki evlatları Yannakis Suppuris, dört yaşındaki evlatları Dimitrakis Suppuris, 3 yaşındaki kızları Julia Suppuris… Andreas Suppuris’in 60 yaşındaki kızkardeşi Thekla Suppuris…

***  Filmi seyredenler bundan sonra Liasi’nin, Hüseyin Akansoy’la birlikte Girne’ye gittiklerine tanık oluyor. Hüseyin akansoy da Muratağa-Atlılar-Sandallar katliamlarında 30 tane akrabasını kaybetmiş, ailesinden onca kurban vermiş bir insan…

*** Girne’de hastanede üç ay boyunca tedavi gördüğü koğuşta yürüyor Yorgos Liasi… Sonra da filmde Yorgos Liasi Larnaka’ya giderek kızkardeşiyle buluşuyor ki o da bu barbarlıkları bizzat yaşamış ve küçük çocuğunu kaybetmişti…

***  Filmin adı neden “Çiçekler ve Kurşunlar?”
Çünkü bir keresinde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar Palekitre’ye bu katliamın gerçekleştirildiği eve çiçek koymaya gitmişlerdi ancak gerici bazı Kıbrıslıtürkler onlara izin vermemiş, burada herhangi bir suç işlenmediğini ileri sürmüşlerdi. Bu Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar da çiçekleri sokağa bırakmışlardı…

***  Neden böyle bir film yapılmasına ihtiyaç duyuldu? “Çünkü” diyor Liasi, “Böylesi olayların bir daha asla olmaması gerektiği mesajını vermek istiyoruz… Böylesi katliamların yaşanmasına asla izin verilmemeli… Nefretin büyüyüp geliştirilmesine izin verilmemeli ve barış ve birlikte yaşamak için mücadele etmeliyiz” diye anlatıyor Liasi. Birlikte barış içinde yaşama mesajı bu… Savaşı bizzat yaşamış insanların barış mesajıdır bu… Ve başka hiç kimsenin bunları yaşamasını istemediklerini söylüyorlar…

(HARAVGİ – Maria Frangu’nun yazısını google translate yardımıyla Rumca’dan İngilizce’ye, İngilizce’den Türkçe’ye özetle çeviren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN – 7.1.2020)

 

 

 

Bu yazı toplam 2729 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar