Çiftçide kuraklık endişesi
Kasım ayının ortalarına gelmemize rağmen ülkemizde yağışların henüz yeterli düzeyde olmaması, çiftçiyi düşündürüyor.
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Kasım ayının ortalarına gelmemize rağmen ülkemizde yağışların henüz yeterli düzeyde olmaması, çiftçiyi düşündürüyor. Çiftçiler, sezonun kurak geçeceğinin endişe ederken, olası bir kuraklık yaşanmasının hem çiftçiyi, hem de ülkeyi olumsuz yönde etkileyeceğini dile getiriyor. Yağmur yağmamasından dolayı tarlanın sürülemediğini bile aktaran çiftçiler, bu noktada yapacak bir şey olmadığını ve yağışların olması gerektiğine dikkat çekiyor. Kuraklık endişesinin yanında TL’nin de döviz karşısında değer kaybetmesiyle büyük maliyetler harcadığını belirten çiftçiler, sezon sonunda arpa fiyatlarının yüksek tutulması gerektiğini ifade ediyor.
ÇİFTÇİLER NE DEDİ? ÇİFTÇİLER NE DEDİ? ÇİFTÇİLER NE DEDİ?
Ali Sağır: “Bu yıl için işimiz kolay olmayacak”
Mesarya bölgesinde çiftçilikle uğraşan çifti Ali Sağır, geçen yıl “işlerinin dengede gittiğini” söyleyerek, bu yılın hem döviz yükselişinden, hem de kuraklık riskinden dolayı” işlerinin kolay olmadığını” söyledi. Sağır şunları söyledi: “Ben tarla icar edip kuru ziraat ekiyorum ama durum çok kötü. Kasım ayının ortasına geldik, ama hala daha ne yazık ki yağmur yağmadı. Ekim yapabilmek için tarlanın yağmur görmesi lazım. Baktığınız zaman 8-9 aydır toprak su görmedi. Yağmur yağmadan tarlayı sürüyoruz, hep tezek olduğu için yeninden üzerinden geçiyoruz ama fayda etmiyor. Bu noktada yağmurun yağmasını beklemeden yapacak bir şeyimiz yok. Onun dışında dövizin yükselişi sebebiyle üretim yapmak için aldığımız her şey döviz üzerinden… Geçen yıl dengede gitmişti. Ne kar etmiştik, ne de zarar etmiştik. Ama bu yıl hem döviz gerçeği var, hem de kuraklık olma riski... Yani bu yıl için işimiz kolay olmayacak. Umarım, beklediğimiz gibi olmaz”
Salih Tuğralı: “Yılın kurak geçmesi hem üretici, hem devlet için büyük külfet olur”
Alaniçi köyünde çiftçilik yapan Salih Tuğralı, şu anda kuraklıktan bahsetmek için henüz erken olduğunu belirterek, sezonun verimli geçmesi için Ocak ayına kadar ekinlerin yeşermesi gerektiğini belirtti. Kuraklık olmamasını da temenni eden Tuğralı, kuraklığın olması halinde hem üreticinin, hem de devletin zarar edeceğini sözlerine ekledi. Tuğralı şöyle konuştu:
“Kuraklık için şu anda bir değerlendirme yapmak pek doğru olmaz. Çünkü daha sezonun henüz başlangıcındayız ama ben bu dönemlerde tarlamı ektiğim, hatta yavaş yavaş yeşerdiğini gördüğüm yıllara da olmuştu. Bu yıl şu ana kadar henüz yağmur yağmadığı için, tarlamızı bile sürememiş durumundayız. Ürünün daha iyi olabilmesi toprağın ekimden önce ıslanması şart. Dediğim gibi şu anda bir şey söylemek için henüz başındayız. Yılbaşına kadar yılımız kendi belli eder. Ya yarı kurak olacak, ya tam kurak olacak, ya da bölge bölge kuraklık olacak. İnşallah, sezon kurak geçmez çünkü bu durum hem üretici için, hem de devlet için büyük bir külfet olur ve bunun altından kimse kalkamaz. Çünkü, dövizin yükselişiyle birlikte girdiler de çoğalıyor. Girdilerin çok olduğu bir dönemde, bir de kuraklığın olması üretimi ve dolayısıyla ülkeyi alt üst eder.”
Mehmet Nizam: “Şu anda ekim yapmak çiftçiyi zarara uğratır”
Alaniçi köyünde çiftçilik yapan Mehmet Nizam, şu ana kadar yağışın olmadığını hatırlatarak, böyle bir ortamda tarlaya ekim yapmanın çiftçiyi zarara uğratacağına dikkat çekti.
“Son 10 yıldır yağışın bu kadar gecikmesi sadece bu yıldır. Bu, bu yılın kurak geçeceğinin bir selamıdır ve çiftçiye bir işarettir. Geçtiğimiz yıllarda bu günlere kadar 1 kez bile yağış olduğu için, böyle zamanda tarlamızı ekerdik. Bu yıl bırakın ekmeyi, daha tarlamızı sürmüş bile değiliz. Bir yağmur yağmadan, tarlaya ekim yapmak, çiftçiyi kardan çok zarara uğratır. O yüzden temennimiz, yağışların başlaması… Tabii bu yıl bir engel de dövizin yükselmesidir. Bu ülkede ne yapıyorsak hep döviz üzerinden yapıyoruz. En basit deyimiyle tarlamızı sürmek için mazota ihtiyacımız var ve mazot fiyatı geçtiğimiz yıllara göre ortada… Kolay şartlarda iş yapmıyoruz.”
Hasan Nizam: “Çiftçiye verilen destek yetersiz”
Alaniçi’nde çiftçilik yapan kişilerden biri olan Hasan Nizam ise, “çiftçinin bulunduğu ortam vahim” diyerek, kuraklığın yanında girdilerin de yüksek olması nedeniyle üretim yapabilmek için bunun önlerinde büyük engel olduğunu ifade etti. Mazotun bugün pahalı fiyatta satıldığına dikkat çeken Nizam, bu konuda normal vatandaşlarla, çiftçilerin ayrılması gerektiğini söyledi. Nizam; “Girdiler yüksek, bir de kuraklık olursa çiftçilere bu nasıl tazmin edilecek? Çiftçiye verilen destek yetersiz. Bence bu konuda bir çalışma yapılmalı” ifadelerini kullandı.
Rüstem Küçüker: “Girdilerimiz yüksek. Ürünümüzü vereceğimiz zaman arpa fiyatlarının yüksek tutulması lazım”
Mesarya bölgesinde çiftçilikle uğraşan Rüstem Küçüker, dövizin şu anda yüksek olduğuna vurgu yaparak tüm girdilerinin yüksek fiyatlardan elde edildiğini söyledi ve bu konuda çalışma yapılması gerektiğini ifade etti. Küçüker, sezon sonu arpa fiyatlarının kendilerini kurtaracak şekilde uygun rakamda olması gerektiğini de dile getirdi. Küçüker şu noktalara değindi: “Şu an için ‘Yıl kurak geçecek’ demek için çok erkendir. Kasım ayında her yıl böyle. Geçen yıllarda bugünlere gelene kadar 1 kez olsun yağış oluyordu, bu yıl hiç olmadı tek farkı bu. Bence dövizin yükselişine bir şey yapılması lazım. Dövizin yükselişi toplumun her kesimini etkilediği gibi çiftçileri de etkiledi. Şu anda bizim tüm girdilerimiz çok yüksek. O yüzden sezon sonunda ürünümüzü vereceğimiz zaman arpa fiyatlarının yüksek tutulması lazım. Bunun yanında faizleri düşürülmeleri lazım. Bunlar yapılırsa, çiftçi daha az mağdur olacak.”
Haluk Ağa: “Günü birlik politikalarla bu iş yürümez”
Mesarya’da çiftçilik yaparak geçimini sağlayan Haluk Ağa, şu ana kadar yağış olmamasından dolayı sezonun kurak geçmesi endişesi duyduklarını, bunun yanında yüksek fiyatlar harcayarak üretimi gerçekleştirdiklerinin altını çizdi. Ağa şunları söyledi: “Şu ana kadar yağış olmadı. Şu an için daha erken ama sezonun böyle geçeceğinden endişemiz var. Geçmiş yıllarda bugünlere kadar 1-2 kez olsun yağış oluyordu ve biz de tarlamızı sürüp, ekinlerimizi ekiyorduk. Bu yıl yağış olmadan tarlaya girdik ve bırakın ekmeyi, tarla sürülmüyor bile. Bu noktada yapacak bir şey yok, biz gereken neyse yapıp yağışın olmasını bekleyeceğiz, umarım her şey bizim için iyi olur. Bir endişemiz de dövizin yükselişinden dolayıdır. Çünkü üretimi yapmamız için ne almamız gerekiyorsa her şey dövize endeksli ve her şeyin fiyatı arttı. Yüksek fiyatlar ödeyerek üretimi gerçekleştiriyoruz. Günü birlik politikalarla bu iş yürümez.”