1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ÇIKACAK ‘TEK POZİTİF VAKA’ VE SONRASI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

ÇIKACAK ‘TEK POZİTİF VAKA’ VE SONRASI

A+A-

Hükümetimiz öyle büyük bir hata yaptı ki, yakında bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.

Sözümona ‘ekonomiyi canlandırmak’ adına Türkiye’den ‘karantinasız giriş’lere onay vererek toplumu adeta ateşe attılar.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sürekli uyarı yayımlıyor: “Virüs hız kesmedi, aksine hızlandı, süratle yayılıyor” diye…

Dünya çapında vaka sayısı 10 milyona ulaştı. Üstelik 9 milyondan 10 milyon sayısına yaklaşık bir haftada ulaşıldı. Daha önce bir milyon yeni vaka ancak 20-30 günde çıkıyordu.

Günlük vaka sayısı 200 bine yaklaştı. Demek ki her 5 günde bir milyon yeni vaka çıkacak bu bir iki günde. Sonra bu rakam daha da büyüyecek, belki de ‘günde 1 milyon vaka’ya ulaşılacak.

O kadar hızlı bir yayılım var ki, WHO yetkilileri  seslerini duyurmak için adeta yırtınıyorlar. Ancak başta ABD olmak üzere bazı ülke yönetimlerinin ‘kara liste’ye almasından ötürü WHO’nun dedikleri artık daha az duyuluyor.

***

WHO bu şekilde bağırıp sesini duyurmaya çalışırken, Kuzey Kıbrıs’taki aklı selim sahipleri de seslerini yeterince duyuramıyor. Sağlık emekçileri, uzman kadrolar ve toplumun çok büyük kesimi karşı çıkmasına rağmen Türkiye’den ‘karantinasız giriş’ler iki gün sonra başlıyor.

Bu ‘başlangıç’ konusunda hükümetin HP kanadı ‘içinin rahat olmadığını’ söylese de, sonucu değiştirmek için bir şey de yapmadılar.

Sağlıkçıların ve kamuoyunun baskısı ile sadece ‘yolcu sayısı’ şimdilik de olsa kısıtlandı. Günde en fazla 500 kişi gelecek. İki uçak ve bir de Girne’den gemi…

İstatistiksel olarak bakılınca 500 rakamı şunu ifade ediyor:

Her gün yaklaşık 15 pozitif vaka gelebilir!

Bu rakam nereden çıktı?

Türkiye’deki günlük test sayısı ve vaka sayısına bakılarak elde edilen yüzdeliğe göre…

Günde yaklaşık 50 bin test yapılıyor Türkiye’de ve yine günde yaklaşık bin 400-bin 500 civarında yeni vaka tespit ediliyor.

Bu da yüzdelik olarak 2,5-3 civarına geliyor.

Yani her 100 kişiden yaklaşık 3’ü virüs taşıyor.

WHO’nun ve de TC Sağlık Bakanı ile diğer uzmanların da uyardığı gibi virüsün yayılma hızı çok arttı. Bu da demektir ki o yüzde 2,5-3 rakamı da artabilir.

Çünkü Türkiye’de adı konmamış bir ‘sürü bağışıklığı’ taktiği uygulanıyor. Kış ayları yerine virüsün yazda yayılabildiği kadar yayılmasına göz yumuluyor. Kontrolden çıkacak gibi olursa müdahale ediliyor.

Ediliyor çünkü Türkiye’de hastane kapasitesi, uzman hekim, hemşire, laboratuvar ve diğer gerekli ekip ve ekipman kapasitesi yüksek. Nüfus da genç…

Türkiye bu avantajlarını kullanmayı tercih ediyor.

***

Peki ama biz neyimize güveniyoruz da açılıyoruz böyle?

Hani olası bir pandemide hastaların yatırılacağı hastane?

Nerede sağlık alanında yeterli eleman?

Kit sayımız ve elde etme kapasitemiz nedir?

Günde sadece Türkiye’den gelecek 500 kişiye test yapılacaksa, bunun Güney’e geçeni, Güney’den geleni ne olacak?

Numuneleri alacak, kuralına göre saklayacak, laboratuvara ulaştıracak, sonuçları elde edip bütün şahıslara ulaştıracak bir sistem, bir ağ, bir organizasyon var mı?

Test sonuçları çıkıncaya kadar geçecek –en az- yarım günlük sürede o kişiler nerede kalacak, nasıl kontrol edilecek? (Öyle bir kontrol ihtimali olmadığını iki yaşındaki çocuklar bile biliyor aslında ama yine de sorayım dedim. Çünkü Sağlık Bakanı ‘kontrol altında tutacağız’ iddiasında…)

***

Yeni tip Korona virüsü ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Doğru… Virüs bir yere gitmeyecek. O bize alışmayacak belki ama bizim ona alışmamız lazım.

Alışmak için de hazırlıklı olmak gerekiyor.

Bireysel olarak mesafe kuralı, hijyen şart. Gerekirse maske, gerekirse eldiven…

Ama yalnızca şahsi önlemler yetmez. Ülke ve devlet olarak da hazırlık gerekir.

Bizde bireysel önlemlerin alındığı, insanımızın bilinçli davrandığı Mart ve Nisan aylarında test edildi.

Fakat devlet hem o dönemde iyi not alamadı, hem de hazırlık için geçen bu dönemde.

1 Temmuz’dan itibaren teorik olarak günde 13-15 virüs taşıyan kişi ülkeye giriş yapacak. 72 saat önce ve ülkeye girişte yapılacak çift PCR testleri ‘hastalığın gelmeyeceği ya da bulaştırılmayacağı’ anlamına gelmiyor. Öyle bir güvence yok maalesef.

Belki ihtimal biraz daha azalacak ama bitmeyecek.

Peki ne olacak?

Tespit edilecek ilk pozitif vaka ile yeni bir panik dalgası başlayacak.

O vaka kimle temas etmişti, aynı uçakta gelenler, alandan otele taşıyan otobüs ya da taksi şoförü, otel çalışanı, yemek yenen restoran personeli, alışveriş yapılan market çalışanları derken, upuzun bir ‘temaslı’ listesi çıkacak.

Ve onların temaslıları: Aileleri, arkadaşları, iş arkadaşları, köylüleri, mahalle dostları…

İncir ipi gibi uzayıp gider bu ‘temaslı’ meselesi… Zira Mart-Nisan döneminde değiliz. Her yer açık, herkes rahat…

WHO ne diyor?

Aman dikkat!..

Oysa bizim hükümet pek rahat!..

O ‘ilk pozitif vaka’ çıkmasın diye dua etmekten başka bir ihtimal kalmıyor geriye…

İşimiz Allah’a kaldı yani…

Bilimden uzak aklın sığınacağı başka bir düşünce biçimi yok zaten…

Bu yazı toplam 2526 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar