1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Çıkış yolumuz federal çözüm doğrultusunda masaya dönmek”
“Çıkış yolumuz federal çözüm doğrultusunda masaya dönmek”

“Çıkış yolumuz federal çözüm doğrultusunda masaya dönmek”

4 Soru, 4 Cevap’ın yeni konuğu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili Ceyhun Birinci oldu.

A+A-

Serap ŞAHİN

4 Soru, 4 Cevap’ın yeni konuğu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili Ceyhun Birinci oldu.

Ceyhun Birinci, ülkedeki güncel 3 sorun olarak dış siyasetteki tıkanıklık, nüfus artışı ve ekonomiye işaret etti çözümlerinden bahsetti.

Halkın siyasete bakış açısını değerlendiren Birinci, “Artan yolsuzluklar, dolandırıcılıklar, rüşvetler, dış siyasette izlenen yol vatandaşın siyasete bakışını etkiledi” dedi, ilgisizliğin diğer sebebinin de yaşanan ekonomik kriz olduğunu ifade etti.

Birinci, Cumhurbaşkanı’nın söylemleri ve attığı adımlarla ilgili “Kıbrıs halkı Cumhurbaşkanı’nı pek kabullenmedi. Çünkü bir müdahale ile geldiği ortadaydı. O da zaten bunu ispatladı. Geldiği günden beri uluslararası bir çözüm konusunda hiçbir adım atmamış hatta baltalamaya çalışıyor” ifadelerine yer verdi.

Ceyhun Birinci; Kıbrıs konusunda ise atanan yeni temsilciyle birlikte diyaloga geçip bir an önce masaya oturulması gerektiğini kaydetti.

 

SORU 1:

Ülkedeki güncel sorunlardan 3’ünü önem sırasına göre sıralayabilir misiniz?

Dış siyasetteki tıkanıklık, nüfus artışı ve ekonomi

“En önemli 3 önemli sorundan dış siyasetteki tıkanıklık,  nüfus artışı ve ekonomi. Bunların yarattığı şu anda Kuzey Kıbrıs’ta her alanda ciddi sorun yaşanmaktadır. Saydığım 3 soruna bağlı olarak örneğin sağlık hizmetlerinde, eğitimde, ulaşımda ve diğer bütün kamu kurumlarında ciddi tıkanıklık var.

 

SORU 2:

Sözünü ettiğiniz 3 sorunun çözümleri sizce neler?

“Federal çözüm doğrultusunda masaya dönmeliyiz, çıkış yolumuz budur”

 “Müdahale ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın şu anda ortaya koyduğu 2 devletlilik politikası ile masadan uzaklaşmak ve çözümü konuşmamak, masada olan federal bir yapıyı görüşmemek Kıbrıs Türk toplumunu çözümden uzaklaştırıyor. Yine buzdolabına kaldırıyoruz gibi bir olay oluyor. Denktaş Bey zamanında da 1990’lı yıllarda yaşıyorduk. Daha sonra Annan Planı dönemi ortaya çıktı ve umutlar yeşerdi ve Annan Planı döneminde de referandum yapıldı. Türk tarafı ‘evet’, güney ‘hayır’ dedi ama daha sonra bu görüşmeler Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde masada görüşülmeye devam edildi. Türk tarafı da bir adım önde oldu bana göre. Son görüşmelerin koptuğu Crans Montana’ya kadar devam etti. Orda da Anastasiadis masadan ayrıldı. Biz aslında çözüm isteğimizin olduğunu bütün dünyaya duyurmuş olduk. Ama şu anda KKTC tanınsın, biz sonra masaya otururuz politikasıyla bütün geçmişteki kazanımlarımız ellerinin tersi ile itilmektedir. Biz uluslararası hukuk çerçevesinde yine masaya oturmalı ve haklılığımızı, siyasi eşitliği, 2 toplumlu federal çözümü olabilmesini desteklemeli ve bu konuda ciddi mücadele vermeliyiz. Şu anda izlenen politikanın bizi nereye sürüklediği ortadadır. Bu politikayı değiştirip federal çözüm doğrultusunda masaya dönmeliyiz, çıkış yolumuz budur.”

 

“Nüfus politikası şart”

“Kuzey Kıbrıs’ta çok ciddi bir nüfus artışı vardır. Maalesef şu anda hükümet edenlerin bu konuda bir gailesi bulunmuyor. Son nüfus sayımı 2011 yılında yapılmıştı. Nüfusunu bilmezsen, nüfus planlaması yapamazsan hiçbir konuda başarılı olamazsın. Ülkemize yabancılaşıyoruz. Maalesef her alanda da kötüye gidiyoruz. Örneğin suçlar artmıştır ve bunların biran önce önüne geçilebilmesi için bir nüfus politikası şarttır. Bir anda nüfus sayımı yapılmalı, giriş çıkışlar kontrol altına alınmalı, ülkeye gelenlerin kimler olduğu, neden geldiği belirlenmeli. Ülkede 100 binin üzerinde kayıtlı öğrenci var. Bu öğrencilerin okula gidip gitmediği, ne amaçlarla buraya geldiği, bunların tamamının tespit edilmesi ve kontrol altına alınması lazım. Bu yapılmazsa ne hapishaneler, ne yollar ne de sokaklar bize yetmeyecek. Adli olaylar da giderek artacaktır. Vatandaşlıkların da kontrol altına alınması gerekiyor. Şu anda çok kolay vatandaşlık verilmektedir. Kıbrıslı insanımız şu anda azınlığa düşer pozisyona gelmiştir ve bu gidişat tamam değildir. Hiçbir ülkede kendi nüfusundan fazla yabancı artışı kabul edilemez, izin verilmez. Her alanda bunu yaşıyoruz. Her bölgenin ne kadar nüfusu kaldırdığının planlamasının yapılması lazım. Ona göre de yollarını, alt yapını, okullarını, hastanelerini planlaman gerekmektedir. Şu anda hükümet edenler 5 yıllık kalkınma planından söz ediyorlar. Aslında 1 aylık bir plan bile yapamazlar çünkü 1 ay sonraki nüfusun ne olacağını bilmiyorlar.”

 

“Stabil muhasebe birimine geçilmeli”

“Şu anda Türk Lirası’na olan bağımlılığımızdan dolayı Türkiye’de hükümet edenler yaklaşık 2 yıldan beri çok yanlış ekonomi politikaları güttüler. Normal ekonomi kuralları dışına çıkıldı. Türkiye,  dünyada ciddi bir enflasyon ortaya çıkmışken, faiz indirimine gitme yoluna girmişti. Bu Türkiye’deki ekonomiyi alt üst etmiştir. Bu da TL’nin değer kaybını ortaya çıkardı. Şu anda tedavülde TL olduğu için çok ciddi bir ekonomik kriz yaşamaktayız. Bizim ülkemizde dövize bağımlılık daha çok olduğundan dolayı bunu bizim ülkedeki insanımız çok daha fazla hissetmiştir. Biz CTP olarak gerek seçim döneminde ve uzun zamandan beridir şunu iddia ediyoruz: her şeyin dövize endekslendiği bu ülkede bizim de ücretleri stabil bir muhasebe birimine örneğin Euro’ya endekslememiz gerekiyor. Tabi bu hemen piyasada Euro kullanılacak anlamında değildir. Sadece her ay dövizin yükselmesi veya düşmesi doğrultusunda ona endeksli bir şekilde alınan ücretlerin endekslenmesidir. Bu şekilde alım gücünün kötüye gitmemesi ve daha düzenli bir ekonomiyi oluşacaktır. Fakat maalesef şu anda atama ile gelen hükümetin hiçbir konuda bir iradeleri yoktur. Bu konuda da herhangi bir adım atılmamıştır.2024’ün de ekonomik olarak çok iyi olmayacağı görüşündeyim. O yüzden acilen iddia ettiğimiz muhasebe birimine geçilmesi şarttır ve krizin ağırlığını hafifletecek başka tedbirler de gereklidir.”

 

SORU 3:

Siyasete güvenin azaldığı, halkın politikaya olan bakışında değişimler olduğu tespiti yapılıyor. Sizce yurttaş siyasetten uzaklaştı mı? Ayrıca halkın güncel sorunlara duyarsız kaldığını düşünüyor musunuz?

“Artan yolsuzluklar, dolandırıcılıklar, rüşvetler, dış siyasette izlenen yol vatandaşın siyasete bakışını etkiledi”

“Annan Planı dönemlerinde halkın siyasete ilgisi daha iyiydi çünkü çözüme doğru umut doğmuştu. Siyaset edenlerin yaklaşımları da daha doğruydu. Fakat 2018’den sonraki dönem özellikle 4’lü koalisyonun ortadan kaldırılıp atama dediğimiz hükümetin kurulmasıyla birlikte, gerek Türkiye hükümetinin müdahalelerinin artması ve şu anda atama hükümetin yaptığı icraatlar, artan yolsuzluklar, dolandırıcılıklar, rüşvetler, dış siyasette izlenen yol maalesef vatandaşın siyasete bakışını çok negatif anlamda etkilemiştir. Türkiye hükümeti tarafından aslında bilinçli olarak da bu yapılmaktadır. ‘söz sahibi biziz, sizin hükümetiniz ne diyorsak yapmak zorundadır’. Şu anda hükümet edenler de buna çanak tutmaktadır. Vatandaş da bunu gördüğü için genelleme yaparak, umudunu da yitiriyor. İlgisizliğin diğer ve önemli sebebi, vatandaşımız bugün çok ciddi bir ekonomik kriz içindedir ve ekonomik olarak kendi ile baş başadır. Bu da halkı, siyasetten biraz uzaklaştırmıştır. Aslında bunla iç içedir. Vatandaşımız genelleme yapmasın. CTP, bizler bu yanlış politikada olan atama diye nitelendirdiğimiz hükümetin yaptıklarını eleştiriyoruz, kabul etmiyoruz ve vatandaşımızla birlikte bunu değiştirmeye çabalıyoruz. O yüzden umutlarımızı yitirmeden, ilgimizi devam ettirmemiz gerekmektedir.”

 

SORU 4:

Cumhurbaşkanı’nın söylemleri ve attığı adımlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Kıbrıs sorunu konusunda nasıl bir yol izlenmeli?

“Kıbrıs halkı Cumhurbaşkanı’nı pek kabullenmedi”

“Kıbrıs halkı Cumhurbaşkanı’nı pek kabullenmedi. Çünkü bir müdahale ile geldiği ortadaydı. O da zaten bunu ispatladı. Geldiği günden beri uluslararası bir çözüm konusunda hiçbir adım atmamış hatta baltalamaya çalışıyor şu anda. 2 devletli politika ile bunun olmayacağını bilmesine rağmen sürdürmeleri aslında Kıbrıs Türk halkı için bir şanssızlık, çözümsüzlük sürecine giriş ve kaybedilen bir zamandır bu süre. Ne söylemleri, ne yaptıkları Kıbrıs’ta bir barışın oluşabilmesi için hiçbir tavır değildir. Bu yönde yaptığı bir uğraş yoktur. Şu anda Türkiye hükümetinin politikası ile birlikte aynı doğrultuda çözümsüzlüğe oynamaktadırlar. Bunu niye yaptıklarını düşündüğümde, şu andaki pozisyonun devam etmesini istemektedirler. Çünkü şu andaki pozisyon aslında belli kişilerin bir rant düzenidir, uluslararası hukuk dışında kullanılan bir bölgedir aslında. Bu kişisel çıkarlar ve belli kişilerin dolandırıcılığı, kara para aklama yeri, rüşvet gibi bir ortam haline getirilmiştir Kuzey Kıbrıs. Çözümsüzlük de aslında bu sistemin devam etmesini istemektir. O yüzden Cumhurbaşkanı’nın da bir an önce oradan gitmesi gerekmektedir.”

 

“Bir an önce masaya oturmalıyız”

“Kıbrıs konusunda, bir an önce atanan yeni temsilciyle birlikte diyaloga geçip masaya oturmak lazım. Birleşmiş Milletlerin (BM) kabul gördüğü, 1977-79 Doruk Anlaşmaları zamanından beri biz federasyonu savunuyoruz. Uluslararası hukukun da kabul ettiği budur. BM’nin de parametreleri bunun çerçevesinde dönüyor. O yüzden bunu kabul ederek bir an önce masaya oturup, bizim haklılığımızı, barış ve çözüm istediğimizi ve uluslararası hukuk içerisine Kıbrıs Türkü’nün de siyasi eşitliğini kabul ettirerek, 2 bölgeli bir federasyonu savunmaktır.”


TEK KELİME, TEK CEVAP

Nüfus: Kontrolsüz

Kıbrıs sorunu: Barış

Pahalılık: Açlık

Hükümet: Atama

Kıbrıslı Türkler: Yok oluş

Kıbrıslı Rumlar: Çözüm

Türkiye’deki AKP iktidarı: Diktatör

Cumhurbaşkanı: Çözümsüzlük

Siyaset: İtibar

Meclis: Mücadele

Bu haber toplam 1747 defa okunmuştur