Çıkmaz sokakta yerel seçim siyaseti
Sorunu olmayan bir toplum henüz yeryüzünde yok.
Ama, bir yanda sorunlarını çözebilen, öte yanda çözemeyen toplumlar vardır.
Sorunlarını çözebilen toplumlar, en başta akılcı yöntemlerle hareket etmeyi öngörüp, önceliklerini gerçekçi şekilde saptayan ve bunun için uygun şekilde örgütlenenlerdir.
Sorunlarını çözemeyen toplumlar aslında bir çıkmaz sokaktadırlar.
Mevcut yolu terk etmeleri, yeni bir yola yönelmeleri gerekir.
KıbrıslıTürk toplumu da bir çıkmaz sokaktadır.
Sadece yerel seçimleri ertelemeye ilişkin girişimi ele alarak bu çıkmazın niteliğini ve boyutlarını anlamamız mümkündür.
Hükümeti oluşturan partiler yerel seçimlerin zamanında yapılmasını istemiyor!
Peki bunun için gerekçeleri nedir?
İnandırıcı olmayan bir gerekçe ileri sürülüyor: Yerel yönetimlerde reform yapılacak!
Reform büyülü bir sözcük! Eskiyi fazla yıkıp-dökmeden bazı yenilikler yapacaksınız.
Çünkü eski iyi işlemiyor; hatalı yönleri, aksaklıkları var ya da güncel sorunlara uygun yapı ve yaklaşımları içermiyor.
Yani kim reforma karşı çıkabilir ki?
Ama, yerel seçimlerin ertelenmesi için öne sürülen ‘reform’ niyetinin içi boş.
Seçim erteleme girişiminde niyetin reform yapmak olmadığı herhangi bir gerekçenin öne sürülmemesinden bile anlaşılıyor.
Reform niyeti olsaydı bugün bambaşka konuları konuşabilirdik.
Örneğin belediyelerin mali kaynaklarının yeterli olup olmadığını, yetki ve yükümlülüklerini, örgütlenme tarzlarının uygunluğunu, hizmetlerinin kalitesini, merkezi yönetimle ilişkilerini, toplumsal ve ekonomik kalkınmadaki rollerini, yönetim anlayışlarını, halkla olan ilişkilerini, başarı ve başarısızlıklarını ve diğer ilgili konuları konuşmuyoruz!
Bunları ne hükümet, ne belediyeler, ne sivil toplum, ne üniversiteler ve uzmanlar ne de meclis konuşuyor!
Zaten, konuşulması da istenmiyor herhalde.
Yerel seçimlerin ertelenmesi için öne sürülen tek neden var: Belediyelerin sayısı fazla!
Sayı azaltılınca sorunlar çözülecek mi? Bu nasıl olacak?
O zaman bunun adı reform değil, ‘belediye sayısını azaltma girişimi’ olmalıdır.
Seçimlerin ertelenmesi için uygun bir gerekçeyi bile sunamadıklarını anlayamayanların kullandıkları yöntem de ciddi bir sorun oluşturuyor.
Muhalefet seçimin ertelenmesine karşı çıkıyor.
Seçim erteleme girişiminin, sorunların gerçekçi ve akılcı yöntemlerle çözümüyle bir ilişkisinin olmadığını çokca insan farkındadır.
Daha dün, ana muhalefet partisiyle ‘büyük koalisyon’ oluşturmayı tasarlayanlar, bugün seçim erteleme girişiminde muhalefetin sesine kulaklarını kapatıyor!
Yani bu erteleme çok gerekliyse, en azından bu eylemin siyasal meşruiyeti için muhalefetin de desteğinin aranması gerekmez mi?
KKTC Anayasası yerel seçimlerin her dört yılda bir kez yapılmasını öngörüyor.
Seçimlerin ertelenmesi konusu ise anayasada yer almamış.
Bunu anayasada öngörmeyi ya unutmuş ya da gerekli görmemiş olabilirler.
Ama bir yerel seçimi izleyen ilk dört yıl sonunda seçimlerin yenileneceği anayasada yazılıdır.
Eğer bir hükümet kendince uygun bir gerekçeyle seçim ertelemeye yönelecekse, en başta hukuki bir görüş elde etmek için, bu konuyla zaten görevli olan KKTC Başsavcılığı’na başvurmaz mı?
Ama tersi yapılıyor.
Başbakan, yerel seçimleri erteleyerek, anayasayı oyçokluğuyla ihlal edeceklerini ilan ediyor.
Hükümet belediyeleri birleştirilerek, sayılarını azaltılacağını reform olarak sunuyor.
Demokrasisi normal şekilde işleyen bir ülkede, belediyelerin sayısını değiştirebilirsiniz.
Ama bunu öngören bir siyasal partinin, bu hedefini açıklayarak yerel seçimlere katılması gerekmez mi?
Böylece halk onlara bu yetkiyi belki de vermiş olurdu!
Ve o zaman bir yöntem sorunu ortaya çıkmazdı.
Demokrasilerde hükümeti oluşturanlar bir kez seçildikten sonra, mutlak yetkilere sahip olmazlar. Yetkileri hem anayasa ve yasalarla hem de halkın beklentileriyle sınırlandırılmıştır.
Halka karşı sorumlu bir hükümet, demokrasi anlayışının bir sonucu olarak halkın kararlara katılımını sağlamayı da öngörür.
Şimdi, bunun hem gerekli hem de yararlı olduğu bir örnekle karşı karşıyayız.
Normal zamanda yapılacak bir yerel seçim sırasında ayni zamanda bir referandum yapılabilir.
İlgili yerel toplumlara, daha büyük bir belediyeyle birleşmeyi onaylayıp onaylamadıkları da sorulabilir.
Böylece, yerel seçimlerde halk, sadece adaylara arasında değil, yerel sorunların çözümüne dair farklı politikalar arasında da bir seçim yapma olanağı sağlanmış olur.
Sanırım herkes, siyasal partilerin yerel yönetimlerde hangi reformu nasıl yapmaya çalışacaklarına dair söylemlerini dinlemekten memnun olacaktır.
Şimdi kasıtlı olarak anayasayı ihlal etmeyi öngörenler, seçim erteleme yoluyla, ayni zamanda halkın beklentilerini de hiçe saymış olacaklardır.