Cinayet ve rezil olmak
Günlerce anlamaya çalıştık: Cinayet sırasında kim, hangi araçtaydı?
Önce “eşinin ve çocuklarının gözü önünde öldürüldü” dendi.
Öyle değilmiş.
İyi ki de değilmiş.
En öndeki araçta Halil Falyalı ve şoförü varmış.
Zırhlı araç değil…
Niye?
Bilmiyoruz.
İki koruması zırhlı araç içerisinde peşinden takip ediyormuş.
En önde koruma aracı olmaz mı?
Anlayamıyoruz.
Korumaların “zırhlı”, korunan kişinin ise “normal” araçta olması tam bir aptallık!
Ya böylesi bir saldırıyı hiç beklemiyordu Halil Falyalı, ya da umursamıyordu.
* * *
Yol içerisinde “arıza yapmış” gibi bir araç duruyormuş.
Böylece yol kesilmiş, pusu kurulmuş, tetikler çekilmiş.
Hem Falyalı hem şoförü araçtan inmiş, öylece vurulmuş.
Korumalar geride kalmış…
Çatışmaya girmiş onlar da...
Eşi Özge Taşker farklı bir araçla arkadan olay yerine geldiğinde çatışma bitmiş, yere serilmiş hem şoförü hem Halil Falyalı, katiller kaçmış.
Konvoya dahil değilmiş eşi…
***
En az dört ya da daha fazla saldırgan olduğu düşünülüyor.
İki kalaşnikof silah bulundu cinayet mahallinde...
O da başka bir ilginç mesele…
Bu silahlar, cinayetten 4 gün sonra ortaya çıktı!
Halil Falyalı’nın başı dahil bedeninden 16 mermi çıktı, cinayet alanında 70’in üzerinde kovan saptandı.
Tam bir “savaş alanına” çevrildi Çatalköy’ün sırtı.
O kadar çok bilgi kirliliği var ki halen o kadar çok bilinmez…
Bu silahlar, bu ülkeye nasıl giriyor?
Tutuklulardan kimileri adaya “gemiyle kaçak geldiklerini” söylüyor.
Askeri makamlar “deniz yolundan kaçmadılar” diyor.
“Gelmediler” diyemiyor.
Cinayete karışan hatta Falyalı’yı yakından kurşunladığı söylenen kişi o akşam Ercan Havaalanı’ndan yurt dışına çıkış yapmış.
Bu kişinin ‘çete lideri’ olduğu söyleniyor.
Cinayetten sonra Ercan’dan uçağa binmiş, onca işlemden geçerek (!)
***
Cinayete dair soru işaretleri çok fazla halen…
Bildiklerimiz epeyce az…
Barolar Birliği Başkanı Hasan Esandağlı’nın sözleri çok daha anlam kazanıyor bu noktada…
“Bir ülkede özellikle organize suç oranı gittikçe artıyorsa; bunların oldukça ciddi bir kısmı yurtdışı kaynaklıysa… Buna rağmen ülkenin muhaceret, göç ve vatandaşlık politikalarında hiçbir değişiklik ve iyileşme sağlanmıyorsa… Ülkeye giren insanların ne amaçla geldiği ya da amaca uygun ve yasal bir şekilde ülkede kalmaya devam edip etmediği etkin bir şekilde denetlenmiyorsa… O ülkede devletin vatandaşının güvenliğini sağladığından ve hatta bunu önemsediğinden bahsedemezsiniz…”
Yeni hükümet siz sanmayınız ki yasa dışı sanal bahis ya da casinoları, fuhuş ya da insan ticaretini kontrol altına alacak… Bataklığı kurutacak irade de cesaret de yok… Tam aksine yeni izinler için yeni yasalar yapacak, Türkiye’den gelen yasa taslağını yürürlüğe koymanın peşinde düşecekler.
“Yeter artık” itirazı yerine…
Yine “tamam efendim, evet efendim, olur efendim” diyecekler…
Bunu anlattığımız zaman da bize öfkelenecek, üzerimize piyonlarını sürecekler, “dünyaya bizi rezil ediyorsunuz” diye…
Siz bizi, hepimizi, bir ülkeyi rezil ediyorsunuz asıl!
Hem de ne rezil…
117 ülke tanıyor Avrupa'nın en genç ülkesi, Kosova’yı…
“KKTC” ise 39 yaşında ve 1 tanıyanı var!
O da duruma göre…