Lefkoşa’da 1 Temmuz tarihinden itibaren kayıp olduğu bildirilen ve 8 Temmuz 2019 tarihinde Okullar yolu, Şht. Ruso Ortaokulu’nun yanındaki toprak alanda cesedine ulaşılan 33 yaşındaki Nijerya uyruklu Obasanje Adeola Owoyalr'ın öldürmesi olayı ile yurtdışına kaçan ve yakalanan zanlı Ehiremen Sunday Osemeahon’un aleyhindeki karar bugün açıklandı.

Sanığın lehine ve aleyhine olan tüm hususlara değinen Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, sanığa oybirliği ile 32 yıl hapis cezası verdiklerini açıkladı.

Başkan Aksun, Taammüden adam öldürme, adam öldürme ve Soygun suçlarından itham edilen sanık tüm suçlamaları kabul etti.

1 Temmuz’da Obasanje Adeola Owoyalr’ın öldürülmesiyle ilgili 4 Temmuz’da yurtdışına kaçan zanlı Ehiremen Sunday Osemeahon’un 29 Eylül’de tespit edilmişti.

Sanık 30 Eylül’de maktulü öldürdüğünü ve maktulden tespit edilemeyen miktarda para aldığını itiraf etmişti. Obasanje Adeola Owoyalr’ın 1 Temmuz’da arkadaşları tarafından kayıp olduğu ihbarı gelmiş  ve cesedi Lefkoşa’da okullar yolu bölgesinde toprak alanda kendine ait olan ML 918 plakalı Toyota marka aracın bagajında battaniyeye sarılı şekilde bulunmuştu. Owoyalr’ın kesici ve delici alet ile öldürüldüğü belirlenmişti.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Şerife Kâtip ve Yargıç Murat Soytaç’ın huzurunda görüşülen karar duruşmasında sanıkların aleyhindeki kararı Başkanı Fadıl Aksun, açıkladı. Aksun, sanığın işlemiş olduğu suçun müebbet hapis cezası öngören çok vahim bir suç olduğuna değindi. Başkan Fadıl Aksun, Yaşam hakkının gerek Anayasamız, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi düzleminde korunan ve en fazla değer atfedilen hak olduğunu belirtti. Aksun, olgulara bakıldığında gerek cinayetin işleniş amacının soyguna dayanması gerekse sanığın maktülü öldürürken saldırı silahı kullanması, cinayet anında barbarca ve acımasızca yöntemlere başvurması hatta maktülün ölümünden sonra cansız bedenine yaptıklarının oldukça ağırlaştırıcı faktörler olduğuna değindi.

Aksun, özetle kararda şunlara yer verdi:

“Sanık ülkemize öğrenci olarak 2015 yılında gelmiştir. Ülkemiz uzun süreden bu yana eğitim adası olarak nitelenmektedir. Tabidir ki, ülkemizin uluslararası alanda tanınmamışlığına rağmen bu sıfatı taşıması memnuniyet vericidir ve bir çok milletten öğrenci de bu ülke insanı tarafından KKTC’de misafir edilmektedir. Ancak öğrenci sıfatı ile ülkeye gelen kişilerin bu sıfatlarına uygun davranmaları gerekir. 

Maalesef huzurumuzdaki birçok davada sanıkların öğrenci olarak ülkeye gelen yabancı uyruklu kişilerden oluştuğunu gözlemlemeye başladık. Bu durum kaygı verici bir hal almıştır. Öğrencilerin kendilerine ev sahipliği yapan ülkenin kamu düzenine saygı göstermeleri gerekir. Bu saygı seviyesine erişmek alabilecekleri en temel eğitimdir. Sanık da ülkemizde bir üniversiteden mezun olmuşsa da ülkemizde cinayet işlemiştir. Hiçbir diploma bu ayıbı örtecek değerde değildir.    Sanığın işlediği suç sonucu bir insanın hayatı elinden alınmakla birlikte kamu düzenine de büyük bir zarar verilmektedir. Kamu düzeninin en önemli unsuru kamunun huzurudur. Ülkemizde cinayet işlendiğinde bu cinayetin sanığı ve maktülü bu davada olduğu gibi yabancı dahi olsa olayın vuku bulduğu yer ülkemizin toprakları olduğu müddetçe bu olay bizi ilgilendirmez diyemeyiz. Bu suç sonrasında halkın huzuru bozulmakta ve yaşam alanlarımızın, sokaklarımızın güvenilirliği sorgulanmaktadır. Yıllarca düşük suç oranı ve yüksek huzur seviyesi ile övünen bu küçük ülkede böylesi olayların yaşanması toplumun temel değerlerini yaralamaktadır. Sanığın lehine ve aleyhine olan tüm hususlara değinen Aksun, sanığa oybirliği ile 32 yıl hapis cezası verdiklerini açıkladı.

(Kamalı Haber)