Cinsiyetçilik: Bir kişinin cinsiyetine bağlı olarak önyargılı davranmak veya ayrımcılık yapmak.

Herkesin başına gelebilir ancak çoğunlukla kadınların başına geliyor. Çünkü bu bir kültür meselesi. Toplumun kadına nasıl baktığı ile alakalı. Her kadın çiçektir diye düşünen bir kültür, çiçeği korumaya girişir, koyduğu yerde kalmasını, bakıma, beslemeye muhtaç olmasını bekler. Beğenmezse kırar…   

Çoğu zaman hiç farkında olmadan söylemlere yansıyor cinsiyetçilik. Bir nevi dil sürçmesi deseniz de adına, bu en derinlere işleyen, yıllara yayılan düşün(me)me şekline bağlı bir söylem, esasta.

Kurduğunuz cümlenin neden cinsiyetçi olduğunu anlamadan, sağını solunu çekiştirip, çok mecbur kaldığınız için özür dilediğiniz zaman cinsiyetçi olmaktan kurtulamıyorsunuz, ‘şimdi bunu tartışmanın zamanı mıydı, daha önemli sorunlarımız var’ dediğinizde de öyle.

Kızınızın olması, evli olmanız veya annenizi çok sevmeniz de sizi cinsiyetçi olmaktan kurtarmıyor. 

8 Mart’ta Kadınlara aldığınız çiçekler, verdiğiniz yemekler, salladığınız nutuklar değil ki kadının derdi. Eşit hak, eşit temsiliyet, saygı istiyoruz. Konuştuğumuz zaman dudaklarımızdaki rujun rengi ile değil de, ne söylediğimiz ile ilgilenin istiyoruz. Bunu anlayamadığınız sürece cinsiyetçi olarak kalacaksınız. 

Kadın siyaset yapamaz, çünkü onlar duygusaldır dediğiniz zaman cinsiyetçisiniz. Erkek, çocuk bakımından ne anlar dediğiniz zaman da öyle. 

Kadının yeri evidir diyorsanız, cinsiyetçi olduğunuzu zaten biliyorsunuz bunu söylememe gerek yok.

10 kişilik Bakanlar Kurulunda tek bir kadın varsa bu ayrımcılıktır. O kadına ‘küçük kadın’ diye hitap ederseniz, cinsiyetçilik. Söylediklerini dinleyin, eleştirin ona bir diyeceğim yok. 

Kızların ‘bekaretlerini koruması’ gerektiğine inanırsanız cinsiyetçisiniz.

Kadının verdiğini, erkeğin aldığını mı düşünüyorsunuz, ya da evli olmayan bir kadının eksik olduğunu? Bildiniz cinsiyetçisiniz.

Ben ırkçı değilim dediğiniz zaman ırkçı olmaktan kurtulamadığınız gibi, ben cinsiyetçi değilim dediğiniz zaman cinsiyetçi olmaktan da kurtulamıyorsunuz. Ne kadar solcu olduğunuzu anlatmanız da kurtarmıyor sizi cinsiyetçilikten.

Erkek daha çok para kazanmalı, daha yüksek mevkide olmalı, evin direği olmalı diye düşünüyorsanız veya sizden daha fazla kazanan karınızı ezmeye çalışıyorsanız, hiç inkâr etmeyin, cinsiyetçisiniz.

Oğlunuz olduğu zaman havalara uçup, kızınız olacağını öğrendiğiniz zaman depresyonlara giriyorsanız da cinsiyetçisiniz, kızınızı eve kapatırken, oğlunuzu sırtını sıvazlayarak ‘deneyim’ yaşamaya gönderdiğiniz zaman da. Hayır, kızınıza, ‘sana değil etrafa güvenmiyorum’ dediğiniz zaman bir şey değişmiyor, yine cinsiyetçisiniz.

‘Evlenecek kız, ellenecek kız’ zihniyeti toptan cinsiyetçi, onu zaten biliyorsunuzdur da yine de hatırlatmak istedim.

Televizyon programlarında, siyasette pek kadın göremememizin nedeni kadınların özgüven eksikliği diyorsanız ve akşam eve gidip karınızın yemeğinizi önünüze koymasını bekliyorsanız, evet cinsiyetçisiniz.