1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Çıplan’ rollerinden
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Çıplan’ rollerinden

A+A-

Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar

Ahmet Arif

 

‘Çıplan’ rollerinden

 

“Çıplaklık” herkesi etkiler...
Merak duygusunu tetikler, hiçbiri olmazsa...
İnsanoğlu “giz”i hayal gücünde besler ve büyütür, belki o nedenle, erotizm sanatın da en şaşmaz odağıdır!
Ama öyle "cinselliği" dürtüleyen bir çıplaklık değildir sanatın derdi, daha çok "estetik" kaygılardır.

...

Kıbrıslı bir grup sanatçı, iki yıldır, farklı bir deneme yapıyor.
Edep-Siz / In-Decent başlıklı bir proje...
İlkini geçen yıl Lefkoşa'da izlemiştim.
Bu kez, Girne Art Rooms Galeri'de karşımıza çıktılar.
İlkinde, şu sözlerini anımsatmıştım, Kıbrıslı şair Fikret Demirağ’ın:
“Hepimizde bir ayıp-yasak tıpası; bir çekebilsek her şey şaar diye ortaya dökülecek."

...

Sanat ve çoğunlukla kadın merkezli arayışlar bunlar...
Henüz ‘şaar’ diye dökülen olmasa da, üryan bir umut var...

...

Sanat insanı etkilemez, çarpar da!
Böyle ölçersiniz gücünü...
Belleğinizde yer eder bir soru, sorgu, düşünce; etkisini günlerce hissedersiniz...
Edep/Siz performansı bu “sorgulama  ya da düşündürme” etkisini yaşattı bana, ancak, çarpmadı...
Sanki bütünleyemedim, farklı bellek odalarında yarım kaldım...
Şunu bekledim, performansın sonunda...
Hani birisi, yüzüme buzlu bir kova su boşaltacak ve öylece kalacağım!
“Acaba tam da ne demek istediler” sorusuna yanıt bulamayınca, kendimi sorguladım, sınadım...
Performans, edebiyat, resim, fotoğraf, video gibi sanatın farklı disiplinleri, tümü bir araya getirilmiş. Böyle olunca biraz fazla “dağılmış” bütünlük...
Emin Çizenel'in aksak ritminden, riyakarlığımızı anlatan “eğreti” adımlara, çıplaklığımızın “aykırı” yüzüyle bizleri bütünleştiren dev aynadan, Hüseyin Özinal'in çok cinsiyetli pörsümüş bedenlerine kadar önemli bir yolculuktu.
Özgürleşme ve başkaldırı anlamında elbette dikkat çekici...
“Çıplan” diyor insan kendine, “kurtul bu yalancı ve yabancı rollerinden...”

...

Evet, Edep/Siz projesi bizi  “doğallığa, yalınlığa, çıplaklığa” çağırıyor, bu yönüyle başarılı bir farkındalık yaratıyor...
Maskelerimizi indirmemiz gerektiğini anlatıyor aslında, içimize ya da dışımıza giyindiğimiz tüm gereksiz kostümleri söküp atarak...
En azından bendeki çağrışımı böyle...
"Sertleşmenin yasaklandığı" bir yolculuk ihtiyacı var, "erkek egemen" diklenmelerden tümüyle arınarak!
Çıplak ya da yalın bir hayata dönüşüm, aynı zamanda, hepimizi çevreleyen gereksiz “özentiler” ya da “kuşanmalar”dan da kurtulmakla mümkün!

...

Jenan Selçuk'un etkinlikteki şiiriyle nefes alalım yazının sonunda...
"... İkiye bölünmüş o elmayım ben, ısırılmayı bekleyen / Bir yarım şeytan, bir yarım tanrı!..”

...

Ve noktayı, yine projeden bir sözle koyalım, Themida Nicolau'nun performansından:
"Bir varlıkla bağlantımız, ona bakış açımızı değiştirdiğimiz takdirde değişebilir, aynı birisinin düşüncelerini duyduğumuz zaman onunla ilgili fikrimizin değişebileceği gibi..."
Düşünelim... Değişelim... Çıplanalım...

oy.jpg

 

 


Kapana kısılmak

BRT’nin sabah kuşağında şu soru vardı, “kuş teorisi” gibi Kıbrıslı Türklerin güçlü köpek besleme alışkanlığı da “psikolojik bir sebep”ten mi kaynaklanıyor?
Dünyaca ünlü Kıbrıslı Psiyatrist Prof. Dr. Vamık Volkan’a göre, kafeslerde kuş besleme alışkanlığı, “kapana kısılmışlık” duygumuzu yansıtıyor...
Belki de haklı...
Peki ya köpekler?
Korku bence... Hem gelecekten, hem bugünden korku!
Can korkusu... Güvenlik endişesi... Yarınsızlık duygusu...

 


Hangisini seçer?

Almanya’da “çifte vatandaşlığın yasaklanması” gündeme gelince, şu soru takıldı aklıma...
Ülkemde birisi dese ki, “Ya Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini seçeceksiniz, ya KKTC...”
Ne olur sizce sonuç?
Bence şu!
Çoğunluk “Kıbrıs Cumhuriyeti”nde kalır!
Gider, bir de “TC Pasaportu” alır...
Yerine göre...
Hangisi gerekirse (!)

 


haftanın notcukları
 

  • KENE gibi bu devletin derisine yapıştı kimileri, emiyor, üretmeden...
    Söken yok yerinden!
    Emdikleri de sokağın kanı...
     
  • Ada’nın bir utancı sonlanıyor haftaya pazar günü; en azından bir süre ‘saatlerimiz yeniden eşit’... Zihinlerimiz olmasa da!
     
  • ‘GEÇİM DERDİ’nden şikayetçi her üç kişiden ikisi, önce, “elektrik faturaları” ile lafa başlıyor! BUNU iyi OKUMAK gerekiyor...
     
  • “Ne oldu, yüzün gözün şiş, geçmiş olsun” dedim, yanıma, mahcubiyetim kaldı!
    Meğerse “botox” yaptırmış!
     
  • Hele bir ödensin ‘artışlı’ maaşlar, göreceksiniz, her yerde kıyamet kopacak: Yeni hekimlere var da, bize yok mu?
    Böyledir, göz görür, can çeker daima!
     
  • BERBERDEN AL HABERİ
    “Beyaz kimlik kartlarına iş yeri açma izni vereceklermiş, duydun mu?”
     
  • Tıp doktoru dışındaki akademik ‘Dr’ sıfatları, lütfen, uzmanlık alanıyla ilgili yayınlarda ya da ilgili bilimsel toplantılarda kullanılsın, mümkünse!
     
  • YAZISIZ ANAYASA
    “Boşverin! Ödemeseniz de olur!
    Af gelecek nasılsa...”

    ( Eğer ‘devlet’se )
Bu yazı toplam 3878 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar