Sami Özuslu

Sami Özuslu

CIS!..

A+A-

-İsmi lazım değil- bir üst düzey devlet yetkilisi bir grup basın yöneticisiyle görüşürken biraz da esprili biçimde şöyle bir cümle kurmuştu:

“Bizi istediğiniz kadar eleştirin ama Türkiye’ye bir şey söylemeyin…”

Gülüşmeler arasında o cümle kaynayıp gitmişti belki ama söyleyen hiç de şaka yapmıyordu aslında…

Son 4-5 yılda buna benzer en az iki ya da üç ‘uyarı’ duydum.

Genelde basının sorunlarının konuşulduğu, devletin basına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmasına dönük taleplerin dile getirildiği görüşmelerdi bunlar…

Hatta isim de veriliyordu, yine ‘şaka’ yaparmış gibi…

Özellikle bazı televizyon programlarından ve de programcılardan ‘rahatsızlık’ duyulduğu belliydi.

Zaten her dönem ‘hedef gösterme’ görevini ifa eden belirli bir çevre de hep aynı isimlere ‘nokta atışı’ yapıyor, ‘rahatsızlık’ duyulan kanal, program ve programcıların hangileri olduğunu belli ediyordu.

Kendilerini ‘bir numaralı vatanperver’ gibi gösterip her devrin kaymağını yemekle meşhur bu kesimlerin hedef göstermesi sonucu mudur, yoksa zaten ‘linç’ girişimleri için önceden talimatlı mıdırlar bilinmez. Her iki ihtimal da kuvvetle muhtemeldir.

**

Memleketin ahval ve şeraiti her alanda etkisini gösterir. Siyasal iklime göre basın da, iş dünyası da, sivil toplum da şekillenir.

Son yıllarda Uluslararası Basın Özgürlüğü Endeksi’ne de yansıyan bir tablo var. Kuzey Kıbrıs’ta özgürlükler ‘Türkiye’nin tehdidi altında’dır.

Basın özgürlüğü dahil hak ve özgürlüklerin sürekli gerilediği, demokrasinin neredeyse sıfırlandığı Türkiye’de pişen elbette ‘vilayet’ muamelesi gören KKTC’ye de bir şekilde yansıyor.

Basının önemli bir kesimi ‘sahiplik’ yapısı nedeniyle çoktandır ‘önlemlerini’ almış durumdadır. Bir kısım basın da zaten ‘sahibinin sesi’ pozisyonundadır.

Kimi kuruluşların muhabir, editör, çizer ve yazarlarına ‘Türkiye hükümeti ile ilgili eleştiri yapılmayacak’ diye talimat verdiği biliniyor.

KKTC’de ister iktidarda olsun, ister muhalefette herhangi bir siyasi hakkında en sert yazılar yazan, en keskin yorumları ekranlardan dile getiren kimi gazetecilerin konu Türkiye hükümetine geldiğinde sus pus oldukları ortadadır.

Bizdeki siyasetçilere ve kurumlara yönelik ‘atış serbest’ tir ama Türkiye yetkilileri için olumsuz tek bir kelam edilmeyecektir.

O mesele ‘cıs’tır!..

“Bizim Türkiye ile ilgili konulara karışmamız doğru değildir. Hatta risklidir. Biz karışırsak, Türkiye de bize karışır. Türkiye’nin gündemi Türkiye halkının sorunudur” gibi bir yaklaşım da vardır meseleye…

Hem siyaset, hem de basın açısından söylenir bu genellikle…

Özü itibarıyla doğrudur belki ama sorun şudur: Kıbrıs’a ve Kıbrıslı Türklere dair ne olup bitiyorsa, tamamına Ankara’daki TC yetkilileri karar veriyor.

Bu yalın gerçeği ‘yok’ varsaymak mümkün müdür?

Savunmayı geçtim… Ekonomiden eğitime, hastanenin yapılacağı araziden asfalt dökümüne, dini eğitimden gençlerin gelişimine, yurttaşlıktan çalışma izinlerine ve elbette Kıbrıs sorununa kadar hangi alanda KKTC yöneticilerinin ne kadar söz hakkı kalmıştır ki?

Kimilerinin ‘cıs’ saydığı konular Türkiye yöneticilerinin değil, bizzat Kıbrıslıların konusudur.

“Bizi istediğiniz kadar eleştirin ama Türkiye’ye bir şey söylemeyin” diyen(ler)in toplumu getirdikleri noktaya bakar mısınız?

Müdahaleler, giriş yasakları, aleni sansürler, işten atmalar…

‘Cıs’ diyenlere boyun eğenler ve işbirlikçiler sayesinde çok daha fazlası olacak!..

Bu yazı toplam 1650 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar