“Cittaslow- Yavaş Kentlerimiz sürdürülebilir bir yapıya sahip değil”
DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, İşletme Bölümü Araştırma Görevlisi ve Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Doktora Programı Öğrencisi Ecem İnce, Kuzey Kıbrıs’taki Cittaslow- Yavaş Kentler’in sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığını belirtti.
Ödül Aşık ÜLKER
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi, İşletme Bölümü Araştırma Görevlisi ve Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Doktora Programı Öğrencisi Ecem İnce, Kuzey Kıbrıs’taki Cittaslow- Yavaş Kentler’in sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığını belirterek, turizm ve cittaslow arasında çok yakın bir ilişki olduğunu vurguladı.
Cittaslow kriterleri yerine getirilebildiği sürece turizm sektörünün daha fazla gelişebileceğini kaydeden İnce, yavaş kent akımının sürdürülebilir turizm üzerine olan etkilerini ele aldığı “Kuzey Kıbrıs’ta Yavaş Kent Felsefesi: Uygulamalar, Sonuçlar ve Öneriler” konulu tez çalışmasının detaylarını Yenidüzen ile paylaştı.
İnce, “KKTC özelinde yavaş kentler maalesef sürdürülebilir bir yapıya sahip değil. Kurulacak olan sistem sürdürülebilir olmalı. Yerel yönetimlere bu konuda çok büyük sorumluluklar düşüyor. Yerel yönetimlerin belirtilen eksikliklere daha fazla eğilim göstermesi, eksiklikleri belirlemesi ve bunların üzerine geleceklerini inşa etmesi gerekiyor. Bu durum hem kentlerin geleceği bağlamında, hem de KKTC turizminin geleceği ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz ediyor” diye konuştu.
Cittaslow ünvanını alan kentlerin başka ülkelerdeki yavaş kentlerle bu uluslararası ünvan sayesinde işbirlikleri yapabileceğinin altını çizen İnce, “Kazanılan bu ünvanın korunması için çalışalım” dedi.
Soru: YavaşKent – Cittaslow nedir ve yavaş kent felsefesi nedir?
İnce: İtalyanca “citta” yani “şehir” ve İngilizce “slow” yani yavaş kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan, Cittaslow Türkçe ’de, 'yavaş şehir veya sakin şehir' anlamında kullanılıyor. 1999 yılında, İtalya'da başlayan Cittaslow hareketinin temel amacı, yavaş yemek hareketinekentsel düzlemde anlamlandırmak, kent ruhunu ortaya çıkarmak, kentsel yaşam kalitesini yükseltmek ve kentlerde sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaktır. İtalya’da 4 şehirle 1999 yılında yola çıkan birlik şimdi 30 ülkede 262 şehirle dünya geneline yayılmayı sürdürüyor. Kuzey Kıbrıs özelinde de 5 yavaş şehir var, Yeniboğaziçi, Mehmetçik, Geçitkale, Tatlısu ve Lefke.
Küreselleşmenin etkisiyle şehirler hızlı çalışılan, hızlı yaşanılan ve üretmekten çok tüketen, kendi kendine yetmeyen yaşam alanları haline geldi. Kentler, kuruluş amaçları olan insanların bir arada güven içinde yaşadıkları yerler olmaktan çıktı, insanların daha hızlı hareket etmeleri ve daha hızlı çalışmaları için tasarlanan mekânlara dönüşmüştü. Bu bağlamda, tüketim odaklı hayatın insanlara mutluluk ve huzur getirmemesi, insanların farklı bir yaşam biçimi aramalarına neden oldu. Bu doğrultuda, zaman içerisinde kentlerde yaşayan bu bireyler alternatif kentleşme modellerine doğru yöneldi.
“Kesinlikle gelişmenin karşıtı bir kavram değil”
Soru: Yavaş kent felsefesi gelişmenin, yatırımın karşısında olan birşey midir?
İnce: Hayır, kesinlikle gelişmenin karşıtı bir kavram değildir. Varolan değerleri koruyarak gelecek nesillere doğru şekilde aktarılmasını hedefleyen bir kavramdır. Cittaslow manifestosu, eski zamanlara meraklı insanları, zengin tiyatroları, meydanları, kafeleri, atölyeleri, restoranları ve ruhani yerleri, bozulmamış manzaraları, zanaatkarları olan şehirler.
“En önemlisi bir şehrin, dünyada binlerce birbirinin aynı şehirden kendini farklılaştırması”
Soru: Cittaslow nasıl olunur?
İnce: Bir kentin yavaş kent seçilebilmesi için Uluslararası Yavaş Kent Birliği tarafından belirlenmiş belirli kıstaslar vardır. Belirlenmiş ölçütler doğrultusunda, kent nüfusunun 50 binden az olması, çevre politikalarına, altyapı politikalarına, tarımsal, turistik, esnaf ve sanatkârlara dair politikalara, misafirperverlik, farkındalık ve eğitim için planlara, sosyal uyum ve son olarak ortaklıklara sahip olması gerekiyor. Bu birliğe üye olmak için şehirlerin hangi alanlarda önemli ve özel olduklarını düşünmeleri ve bu özelliklerini korumak için strateji geliştirmeleri şart. Belki de en önemlisi bir şehrin, dünyada binlerce birbirinin aynı şehirden kendini farklılaştırması.
Soru: Çalışmanız hakkında bilgi verir misiniz?
İnce: Bu araştırmada, KKTC`de yapılmış olan diğer kentleşme ve sürdürülebilir turizm çalışmalarından farklı olarak, alternatif bir kentleşme modeli olarak doğan yavaş kent akımının sürdürülebilir turizm üzerine olan etkilerini ele aldım. Araştırmada, Mayıs 2019 –Eylül 2019 tarihleri arasında Yeniboğaziçi, Mehmetçik, Geçitkale, Tatlısu ve Lefke belediyelerinde yaşayan halkla yapılan anket çalışmaları sonucunda elde edilen verileri değerlendirdim. Çalışmada amaç halkın algısını ölçmekti.
“Orada yaşayanlar sahip olduğu zenginliğin farkında değil”
Soru: CittaSlow konusu Kuzey Kıbrıs’ta ne kadar anlaşıldı ve ne kadar biliniyor?
İnce: Anket çalışması sırasında karşılaştığım en büyük zorluk önce Cittaslow kavramının ne olduğunu anlatmak zorunda kalmaktı çünkü halkın bu konudaki farkındalığı yok denecek kadar az. İnsanlar doğası güzel, çevresi güzel, suyu temiz bir yerde yaşıyor ve o kentin almış olduğu uluslararası geçerlilikte bir ünvan var ama maalesef orada yaşayanlar sahip olduğu zenginliğin farkında değil.
“Yerel yönetimler ve üniversitelerin daha fazla işbirliği içerisinde olmaları gerek”
Soru: Çalışmanızın sonucunu 5 Cittaslow kentin belediye başkanlarına da sundunuz...
İnce: Bundan sonraki süreçte açıklanan sonuçlar neticesinde uygulamalar aşamasında belediyelerle işbirliği yapılması hedefleniyor. Sonuçları ve önerileri belediyelerimize sunduk. Yapmış olduğumuz görüşmede, yerel yönetimler, imkanları dahilinde, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını belirtti. Sunduğumuz sonuçlar ve öneriler kapsamında daha iyi sonuçlar elde edebilmek ve aynı zamanda zayıf noktaların giderilmesi için yerel yönetimler ve üniversitelerin daha fazla işbirliği içerisinde olmaları gerektiği sonucuna vardık.
“Turizm ve cittaslow arasında çok yakın bir ilişki var”
Soru: Cittaslow kentler ve turizmin bağlantısı nedir?
İnce: Cittaslow turizm açısından çok önemlidir. Kuzey Kıbrıs özelinde yaptığımız bu çalışmada zayıf bulduğumuz yönler doğrultusunda cittaslow kentlerinin sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığını ortaya koyduk. Turizm ve cittaslow arasında çok yakın bir ilişki var ancak az önce bahsettiğim yedi ana kriter yerine getirilebildiği sürece turizm sektörü daha fazla gelişebilir. Özellikle kültür turizmi talep eden turistlerin gerekli olanaklar sağlanabildiği noktada bu kentleri ziyaret edeceklerini düşünüyorum.
Zayıf noktalar...
Soru: Kuzey Kıbrıs’taki Cittaslow uygulamaları konusunda tespit ettiğiniz zayıf noktalar nelerdir?
İnce: Belediyelerin, yavaş kent ve yavaş gıda felsefelerini yaygınlaştırmak için diğer ülkelerle
işbirlikleri yapmadığını tespit ettik. Bölgedeki esnafların ve halkın yavaş kent felsefesi hakkında, farkındalığının artırılması gerekiyor. Kent merkezlerinde ve hastane önlerinde hamileler ve ihtiyaçlı bireyler için özel park yeri ayrılmaması, engellilerin yaşamını kolaylaştırıcı altyapı çalışmalarının eksiklikleri var. Özel taşıt kullanımına alternatif eko ulaşım planlaması yok. Kentsel katı atık yönetimi konusunda sıkıntılar var. sürekli güneş olan bir ülkede maalesef güneş enerjisi yeterince kullanılmıyor. Binalarda ve kamu kullanım alanlarında enerji tasarrufu sağlanmıyor.
Güçlü noktalar...
Soru: Tespit ettiğiniz güçlü noktalar nelerdir?
İnce: Konuştuğumuz kişiler havanın ve çevrenin temiz olduğunu söyledi. Kentsel değerlerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için belediye yetkililerinin girişimler yapması, yerel ürünlerin ticarileşmesi için yeni alanların yaratılmış olması önemli. Bazı belediyeler doğal ve yöresel ürünlerin satıldığı satış merkezlerinin kurulumunudestekliyor ve halk da üretebildiklerini satabilmekten memnun. Geleneksel el sanatları faaliyetlerinde artış var, belediyeler bunları destekliyor, insanlar bundan memnun.
Öneriler...
Soru: Yavaş kentlerin sürdürülebilirliği için ne gibi önerileriniz var?
İnce: Yavaş kent- Cittaslow, geriye gitmek veya geçmişle yaşamak anlamına gelmiyor. Şehrin, değerlerine, esnafına ve halkına sahip çıkılması, farkındalığının arttırılması ve bunun gelecek nesillerle paylaşılması lazım. Yavaş şehirlerin sahip olduğu değerlerin korunması, yenilenmesi ve iyileştirilmesi çok önemli.Yavaş kentlerde arabaların girmeyeceği, şehrin ve şehirde yaşayanların, ziyaret edenlerin rahat bir nefes almak için dinlenebilecekleri alanlar yaratılmalı. Bu nedenle, hava ve gürültü kirliliğini azaltmak için bisiklet ve eko ulaşım koşullarının kullanılması için gerekli altyapı sağlanmalı. Daha sağlıklı olan yerel besinlerin, organik ürünlerin, yemeklerin özendirilmesi sağlanmalı ve yerel ürünlerin satılabilmesi için sağlıklı ortamlar yaratılmalı. Okullarda çocuklara tat ve beslenme üzerine eğitim verilmeli.
“Kazanılan bu uluslararası ünvan korunmalı”
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
İnce: Bu süreç sadece masa başında çalışılarak gerçekleştirilebilecek bir süreç değil. Halkın bu süreci benimsemesi ve her aşamada desteklemesi gerekiyor. Bölgeye daha fazla turist çekmek amacıyla farklı kültürler ve gelenekler hakkında yeterli bilgiye sahip olunması ve bu yönlü planlamaların yapılması belediyelere birçok fırsat yaratacak. Potansiyel ziyaretçiler oluşturmak amacıyla seyahat acenteleri ve tur operatörleri tarafından farklı seyahat paketlerinin geliştirilmesi lazım. Böylece ziyaretçiler, ziyaret etmeyi planladıkları cittaslow destinasyonları hakkında daha fazla bilgi sahibi olma şansı elde edebilirler.
Sonuç olarak yavaş şehir felsefesi insanların birbirlerinin sıcaklığına sığındıkları, sosyalleştikleri, el emeklerini birbirlerine sundukları sosyal korunaklara odaklanılan yeni ve alternatif bir kentleşme modelini önerirken, Kuzey Kıbrıs yavaş kentleri bu noktada bazı kriterleri sağlıyor ancak farklı paydaşlarla kurulacak ortaklıklar, alt yapı politikaları, çevre ve enerji politikaları gibi kriterler kapsamında başarısız. Bu noktada, KKTC özelinde yavaş kentler maalesef sürdürülebilir bir yapıya sahip değil. Kurulacak olan sistem sürdürülebilir
olmalı. Yerel yönetimlere bu konuda çok büyük sorumluluklar düşüyor. Yerel yönetimlerin belirtilen eksikliklere daha fazla eğilim göstermesi, eksiklikleri belirlemesi ve bunların üzerine geleceklerini inşa etmesi gerekiyor. Bu durum hem kentlerin geleceği bağlamında, hem de KKTC turizminin geleceği ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz ediyor.
Kuzey Kıbrıs’ın tanınmamışlığı her zaman bir engel gibi görünse de, Cittaslow ünvanını alan kentler başka ülkelerdeki yavaş kentlerle bu uluslararası ünvan sayesinde işbirlikleri yapabilir. Kazanılan bu ünvanın korunması için çalışalım.