ÇMO: "Lefke'de çöp alanının yanması sadece Lefke bölgesini ilgilendiren bir durum değil"
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Lefke’de 19 Temmuz’dan beridir yanan çöp alanının halk sağlığını olumsuz etkilemeye devam ettiğine dikkat çekti.
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Lefke’de 19 Temmuz’dan beridir yanan çöp alanının halk sağlığını olumsuz etkilemeye devam ettiğine dikkat çekti; bu felaketin sadece Lefke bölgesini ilgilendiren ve sadece Lefke Belediyesi’nin sorumluluğunda olan bir durum olmadığını ifade etti.
Oda Başkanı Sibel Paralik yazılı açıklamasında, Lefke Belediyesinin mali ve teknik kapasitesi ile insan kaynaklarının bu mücadele için yeterli olmadığını da kaydetti.
Paralik, şu an Lefke’de yaşanan çevre ve sağlık felaketine karşı alınması gereken öncelikli tedbirlerin ise peynir altı suyu gibi sıvı atıkların alana kabul edilmemesi, yangına su ile müdahalenin kesilmesi ve alanın toprak ile örtülmesi olduğunu da kaydetti.
Çevre Mühendisleri Odası ile Yerbilim Mühendisleri Odası heyetlerinin 5 Ağustos Cuma günü Lefke’de hala yanan çöp alanında incelemelerde bulunduğunu ve Lefke Belediye Başkanı, Aziz Kaya ile görüş ve önerilerini paylaştığını anlatan Paralik şöyle devam etti:
“Kaya ile yapılan görüşmede ‘Çöp depolama alanlarında meydana gelen yüzeysel yangınlar ve yeraltı yangınları ile mücadele ve önleme’ ile ilgili yapılan çalışma sonuçları sunulmuştur. Her iki tip yangında önemle ortaya çıkan mücadele yönteminde hava ile temasın kesilmesi için sıkıştırma ve toprakla örtme en etkin yöntem olarak görülmektedir. Bununla birlikte, karbon dioksit ve azot gibi inert gazlar veya buhar enjeksiyonu ile de oksijen kesilebilir. Su ile söndürme işlemlerinde ise suyun hızı 75 m3/dakika olmalıdır ki su ile müdahale yöntemi yeraltı yangınlarına sebebiyet verebilmesi ihtimalinden ötürü yüzey yangınlarında mecbur kalınmadıkça kullanılmamaktadır”
Yerbilim Mühendisleri Odası heyetinin de Kaya’ya yangın alan içinde bulunan piritlerin (FeS2) sıvı atıklar ve su ile kükürtün açığa çıkarak yangının ilerlemesini sağladığını ve söndürülmesini zorlaştırmış olabileceğini söylediğini aktaran Paralik, “Alana peynir suyu da döküldüğü için oksidasyona bağlı ısı artışı yangını körüklemiştir. Alanın atık depolama alanı için uygun bir alan olmadığı ve rehabilitasyonunun sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Şuandaki çevre ve sağlık felaketine karşı alınacak tedbirlerde ise öncelikli olarak peynir altı suyu gibi sıvı atıkların alana kabul edilmemesi, su ile müdahalenin kesilmesi ve alanın toprak ile örtülmesi gerektiği söylenmiştir” dedi.
Paralik, katı atık kirliliğinin, 50’nin üzerindeki vahşi çöp alanı ile her gün büyüyerek sadece görsel olarak çevreyi kirletmekle kalmayıp tüm halkın sağlığını etkileyen bir kirlilik noktasına ulaştığını kaydetti. Paralik, sorunun çözümü için entegre bir şekilde ele alınması, yeterli finansal kaynak ayrılması ve organizasyonel değişimler yapılması gerektiğini de vurguladı.
“Güngör Düzenli Depolama Alanını Dikmen vahşi depolama alanına çevirdik”
Yıllardır katı atık sektöründe entegre bir yönetim şekli kurulamadığına dikkat çeken Paralik, tüzüklerin uygulanması, denetim ve yaptırımda zafiyetlerin devam ettiğini belirtti ve şunları kaydetti:
"Pırıl pırıl teslim aldığımız Güngör Düzenli Depolama Alanını Dikmen vahşi depolama alanına çevirdik. İç İşleri Bakanlığı ve 28 Belediyemizde yıllardan beri süregelen katı atık konularında benimsenen uygulamalar ve teknik personel eksikliği, bu konudaki tüm teknik ve finansal yardımlara rağmen statükonun değiştirilmesini imkansızlaştırdı. Toplumsal bir değişim istiyorsak, toplumun hangi noktasında isek değişimin her birimizden, kendimizden başlayacağını kabul etmeliyiz. Değişim istiyorsak öncelikle kendimizi ve kendi bünyemizde yaptığımız uygulamaları değiştirmemiz gerektiğini algılamalıyız”.