Çocuk Güzellik Yarışması Üzerine
Çocuk Güzellik Yarışması Üzerine
Tüge Dağaşan
“Çocuk güzellik yarışması…”
“Yarışma” sözcüğü, özellikle de çocuklar söz konusu oldu mu beni hep rahatsız etmiştir ve edecektir. Çocuklar neden, ne için, nasıl yarıştırılır diye düşünürken, buna daha milyon soru eklenebilir; eklemeye devam ederken bir yandan da yazılı düşünmeye devam edelim.
“Çocuk güzellik yarışması…”
Çocuğun güzel olmayanı da mı var da ben bundan bi haberim!!!
Çocuk söz konusu oldu mu, milyon kez düşünmek gerekiyor; önce çocuğun neler hissedebileceğini, sonra hissettiklerini, daha sonra hayatına nasıl şekil vermesini sağlayabileceğimizi… ve soruları yine arttırmak mümkün… sorular artarken düşünmeye devam…
Son zamanlarda “çocuk güzellik yarışmaları” çeşitlenerek yaygınlaşmıştır. Farklı projelerle bazen hissederek bazen hissetmeyerek görüyor duyuyoruz. Bu çocuklar için ne demektir, ne demek olacaktır, düşünüyorum fakat düşünmek bile istemediğim bir konu. Gündemlerde olmaması gereken bir şey ama o “şey” ne, adını koyamıyorum…
Bununla ilgili birçok haber çıkıyor, konuya hakim kişilerin yazıları gündemde yer alıyor da ne kadar farkındayız, okuyoruz bilmiyorum, ya da ne kadar dikkatliyiz çocuğun gelişimi söz konusu olunca onu da bilmiyorum ama dikkatimi çeken bir haberi paylaşmadan edemeyeceğim;
6 yaşındayken güzellik yarışmasına katılan bir çocuk, bugün kendi takı ve makyaj ürünleri markasını kurdu, kendi işinin sahibi oldu.
“Ne güzel mi!”
Birileri “ne güzel” mi dedi yoksa ben art niyetliyim de öyle dediğini mi sandım?
6 yaşındaki çocuk, “ben yıldızım” diyor.
Çocukluğunun kayıp gittiğinin farkında değil! Önüne bir kalıp konulmuş, o kalıba dökülüp, kalıbın şeklini aldığının farkında değil!
5 yıldızlı otellerde kalıyorlar, yıldız sayısı yaşına yakın fakat ne kadar farkında yaşının belli değil!
Annesi diyor ki, bir gün oda servisine 2 bin dolar değerinde yemek sipariş vermiş. “Sıradan yemekleri sevmiyor” ve ekliyor annesi, “ıstakoz seviyor”.
Ah kızaran insan ve insanlık... Yanıyorsun da haberin yok!
Ve başka bir cümle ardından; ayakkabıları seviyor, 60 çift ayakkabısı var. 60 çift kaç ayak eder? Kaç çift ayakkabı?
30 insan geldi aklıma. 30 çift ayak. Geldi, ben düşünmedim. Pat diye beynimden vuran bir ok! Hadi bırakalım hesabı kitabı.
Ben bu haberin içinde bu cümleleri okuduktan sonra düşüncelerimi düşüncelere dökerim. Konumuz çocuk! Yapılanlar çocuklar için(!) Çocukları bu kadar düşünüyor, onlar için en iyiyi istiyoruz. Evet istiyoruz ve isteyeceğiz, bazen önümüze kalıplar konulacak ve farkında olmadığımız zamanlar o kalıplara döküleceğiz ama birileri çıkacak ve o kalıpların şeklini fark etmemizi sağlayacak hatta kalıbı birlikte kırmamızı sağlayacak da… da… peki nasıl duracağız özellikle çocukların yanında? Çocuklar için bu kadar masraf yapılıyor yarışmalarda ve yapılacak da bu yarışmalar ortadan kalkana kadar. Evet kalkacağına dair umudum var! Düşünmeye devam…
Masraflara dönelim, neden bu masraflar yarışmalar için kullanılıyor/kullanılabiliyor da madem ki çocuklar için en iyisini istiyoruz; çocuklar için harcanmıyor bu paralar!!??!! Neden ayakkabısı olmayan çocuklar için ayakkabı alınıp gönderilmiyor gereken adreslere? Neden aç olan çocuklar için yiyecek-içecek sağlanmıyor? Neden sıradan yemekleri yemeyen çocuklar ve ne bulursa yemek zorunda olan çocuklar var? Hatta yemek bulamayıp açlıktan ölen çocuklar var? Hatta ölen çocuklar var? “Neden” ile başlayan o kadar çok soru var ki…
Fakat ben neyi merak ederim en çok?
Neden çocuklar yalınayak, insanlık ise çıplak?
[ Konu ile ilgili Bedia Balses’in köşe yazılarını, Gelişim Psikoloğu Fatih Bayraktar’ın yazılarını okumanızı tavsiye edeceğim illaki. Daha sonra da devam edeceğiz düşünmeye… ]