“Çocuklar tek bir balon bile görünce mutluluktan uçuyor…
YENİDÜZEN, kanserle mücadele eden aileler ile Çocuk Onkoloji’nde görüştü, yaşadıklarını dinledi
Fehime ALASYA
İnsanın içini ürperten o soğuk koridorda herkes gülüyor… O odalarda hüzne yer yok çünkü her şeye rağmen hayata sımsıkı sarılmış çocuklar, çocuklarıyla gelecek hayalleri kuran anne ve babalar var...
Devlet Hastanesi, Çocuk Onkoloji Bölümü…
Okul çantasıyla büyük bir sevinçle odasından çıkan Tuğsan, karşı koridordaki odada eğitim alacağı için heyecan duyarken, onkoloji servisine yıllardır gidip gelen Rabia, 11’inci yaş günü partisi için hazırlanıyor… Hastanede henüz iki aydır yatılı olan küçük Melis ise yatakta oyuncak ayıları ile vakit geçirmekten çok mutlu…
Onlara her koşulda güler yüzü ile görünmeyene çalışan, pozitif enerji aşılamaya çalışan anneler ise uzun gecelerde bir birbirinin dert ortağı oluyor...
YENİDÜZEN, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümünü ziyaret ederek, tedavi gören çocukların aileleriyle görüştü.
Aileler: “Çocuğunuzdaki en ufak bir farklılığı önemseyin”
2-8 Kasım Lösemi Çocuklar Haftası nedeniyle mesaj yayımlayan anne ve babalar, yaşadıklarını paylaşarak, farkındalığın artmasına katkı koymak istedi.
"Her zaman dikkatli olun, çocuğunuzdaki en ufak bir farklılığı önemseyin" diyen anneler, her zaman bilinçli olunması gerektiği konusunda uyardı.
Saçları dökülen kızlarına "Rapunzel'in de dökülmüştü, sonra çok daha güzel çıktı, öyle olacaksın" diyen anneler, her daim çocuklarının moralini iyi tutmaya çalışıyor.
Küçük bir balonun bile çok fazla anlam kazandığı onkoloji koridorlarını renklendiren, düzenlenen etkinliklerle oraya can katan Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı için destek çağrısında bulunan aileler, önemli projelere imza atan kuruluşların desteklenmesi gerektiğini belirterek, farkındalığın artmasını diledi...
Dr. Birgen: “İsteyince oluyormuş”
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Dilek Birgen ise çocuklardaki kanser vakalarının gün be gün arttığını ifade ederek, korunmak için doğru beslenmenin önemine dikkat çekti.
“Normalde bize yılda 5 ila 7 arası hasta gelirdi, son altı ayda 6 hasta geldi, yani malesef gözle grünen bir artış var fakat oranını bilemiyorum...” diyerek, hastalardaki artışa dikkat çekti.
Çocuk Onkoloji Bölümünün birçok büyük sıkıntıyı aşarak bu günlere geldiğini ifade eden Birgen, “İsteyince oluyormuş” diyerek, bölümde personel eksikliğinin bulunduğunu ifade etti.
Onkoloji bölümünün işleyişinden memnuniyet getiren Birgen, “aileler de çocuklar da bizler de çok mutluyuz” dedi.
Baba Mehmet Eminoğlu: “Herkes birer adaydır, bu bilinç ve sorumlulukla yaşayalım”
6 yaşındaki Erbay Bilbay Eminoğlu’nun babası Mehmet Emin Eminoğlu, şunları söyledi:
“Oğlum altı yaşında, beş yıldır tümör ile mücadele veriyoruz. Üç yılı çok rahattık fakat yeniden nüksetti ve tekrar tedaviye başladık. Kemal Saraçoğlu Lösemi Çocuklar Vakfından çok büyük destek görüyoruz. Gerek hastane gerekse çocuklar için çok çabalıyorlar.
Allah kimseye vermesin ama herkes de birer adaydır, bu bilinç ve sorumlulukla yaşayalım ve bu gibi kurumlara maddi, manevi destek çıkalım... Bir gün değil, her gün farkında olalım... Umarım herkes farkında olur...
Anne Nazire Güler: “Üç saatte dünyam başıma yıkıldı”
Lösemi hastası 4.5 yaşındaki Melis’in annesi Nazire Güler, ifadelerini şöyle aktardı: “Lefkoşa Hamitköy'de kalıyoruz, ev hanımıyım, hiç çalışmadım. İki çocuğum var, biri 10 biri de 4.5 yaşında. Büyük kızım Atatürk ilkokulunda okuyor. Küçük kızım Melis Güler, o da benimle birlikteydi evde olduğum için. Bu yıl dört yaş grubuna gitmesi kısmet olmadı... Büyük kızım thalassemia taşıyıcısı, onun rahatsızlığını anlayana dek çok uğraştık. Her anne çocuğuna karşı çok itinalıdır muhakkak ama ben kızımdan dolayı çok daha fazla pimpirikli bir anneydim... Küçük kızımın da yüzünde bir solukluk vardı, herkes bana bunu dile getirmeye başladı. Ben de korktum, gidip kızıma da tahlil yapmak istedim. Melis çok sakin bir çocuktu, hiçbir zaman orda basıp burada bulunan bir çocuk olmadı... Ben kan ve demir eksikliğinden veya thalassemia taşıyıcı olabileceğinden şüphelenerek testler yaptırdım. Tahlillerin sonucunda kan değerleri düşük dediler... Ve bir saat içerisinde çocuğu getirin ilik örneği alacağız dediler, alınan ilik Rum tarafına gönderildi, sonuç iki saatte çıktı. Gelen sonuçta lösemi, kan kanseri olduğu söylendi. Üç saatte dünyam başıma yıkıldı, altüst oldum... Doktor bizi yanına çağırdı, konuştu, önümüzde uzun bir süreç olduğunu söylediler, tedaviye yanıt veren, yüzde doksan güzel neticeler alınabilecek bir durumda olduğumuzu söylediler...
"Daha dört ayımız var”
“Direk aklımıza ilk gelen Türkiye oldu, bizi en iyi tedavi eden yerlere sevk edin dedim, öyle hissetmiştim. Bize buranın da şartlarını anlattılar, biz de yaşamımızı düşünüp burada kalmaya karar verdik. İki aydır buradayız, çok memnunuz, daha yatılı dört ayımız var. Ondan sonra haftada bir gidip geleceğiz. Bu hastalıktan tamamen kurtulmanın süresi beş yıl, bu sürede tekrarlamazsa senin benim gibi oluyor, sağlığına kavuşuyor. Hiçbir ücret ödemiyoruz, doktoralarımız hemşirelerimiz bize çok güler yüzlü ve anlayışlı davranıyor. Kızım Melis doktorlar ile hemşireler ile çok güzel anlaşıyor, onları çok seviyor... Burada evimizde gibi hissediyoruz, mutfağı kendi evimiz gibi, Kemal Saraçoğlu Vakfı, burayı dört dörtlük yapmış. Mutfakta yemeğimizi yapıyoruz, çocuğumuzun canının çektiği her şeyi yapıyoruz... Çocukların oyun odası var, televizyonda, bizimle zaman geçiriyorlar, haftada üç gün ders görüyorlar, vakıf bizlere çok destek. Genelde çocukla odadayız, kalabalık saatlerde dışarıya çıkmıyoruz.
"Ya yeniden tekrarlarsa diye çok korkuyorum"
“Doluya koysam dolmuyor, boşa koysam almıyor, çoğu zaman kendimi suçluyorum, acaba ben mi iyi bakamadım diye... Zaman zaman karamsarlığa kapılıyorum, çok güler yüzlü ve enerji doluyum ama zaman zaman karamsarlığa kapıldığım oluyor. Güzel düşünmeye çalışıyorum iyileşti gittik, diyorum ama yine de korkularım var... Ya yeniden tekrarlarsa diye... Çok korkuyorum. Geç mi kaldık diye düşünüyorum ama bunun geçi erkeni yokmuş... Aileler, anneler hiçbir rahatsızlık ve farklılığı ihmal etmesin. Tabi ki her rahatsızlık lösemi olacak diye bir durum olamaz ama dikkatli olmalı. Bizim ateşimiz yoktu, vücudunda morluklar yoktu, ateş veya kusma yoktu, sadece zayıflama ve ten renginde solukluk ve renk değişimi vardı. Bunun yanında eklem ağrıları vardı, hep yorgundu, yürümek istemiyormuş... Bunlar belirtiymiş, sonradan öğrendik.
"Rapunzel gibi olacaksın dedik"
“Kemoterapiye hemen başladık. İki gün geçmeden... İlaç alacağımızda, iğneler ile hiç sıkıntı yaşamadık, anlattığımız her şeyi anladı, hiç mızırlık çıkarmadı, çok olumlu bir çocuktu... Saçları dökülmeye başladı, düşünce daha güzel çıkacaklar, Rapunzel gibi olacaksın diyerek onu alıştırdık. Daha çok küçük ve çoğu şeyin farkında değil bile... Yaşı büyük olsaydı daha farklı olacaktı..”.
6 yaşındaki Tuğsan Y'nin annesi G.Y.: "İnsan çocuğuna bunu kondurmaz"
6 yaşındaki Tuğsan Y'nin annesi G.Y. ise şunları anlattı: “Okul öncesine giderdi, sürekli ateşimiz vardı, sürekli boğaz enfeksiyonu ile didindik, yedi aydır onkoloji binasında yatıyoruz. En son çocuğun ten rengi yeşil oldu. Beyaz kürelerimiz dört veya on bin olması gerekti, biz 49 binde gelmiştik. Neredeyse hiç kanı kalmamıştı. Günün 20 saatini uyuyarak geçirirdi, eklem ağrıları olurdu ayakkabıdan mı diye düşünürdüm, insan çocuğuna böyle bir şeyi konduramaz... Ağır kemoterapi dönemindeyiz, yeni yıldan sonra yatılı olmayacağız, gidip geleceğiz. İlk üç ay hep ağlardım, hastaneden psikolojik destek alıyorum, pozitif olmaya çalışıyorum, kabullendim...
Ağır kemoterapi aldığı dönemlerde bile evde hastalığı öncesindeki durumundan çok daha iyi, bu beni mutlu ediyor. Artık benimle yemek yiyor, sohbet ediyor, sürekli uyumaz, eskisi gibi oldu... Arada evimize gidip geliyoruz. Hiç evde bir masada dört kişi oturamayacağız diye düşünüyordum ama yapıyoruz, gezmelere bile gidiyoruz, her şey iyiye gidiyor. İnanç bu süreçte en önemli şey... Çocuk gözünün içine bakıyor, o yüzden mutlu olmak zorundasınız, o yüzden mutluyuz...
"Burası çok farklı bir dünya"
“Burada bir aile olduk. Gerçek hayat inanın burası, dıştan gelip geçici birçok sevenimiz var ama bizi tam olarak anladıklarına inanmıyorum, buradaki aileler ile ortak noktamız çok fazla, burada çok rahat ve mutluyuz. İlk aşamada Türkiye’ye gitmek istedik ama diğer çocuğumuz için de çok korktuk o yüzden hayatımızı bozmadık. Buradaki doktorlar, Dilek hanım çok harika. Bu kadar zamandır ben hiç devlet hastanelerine gitmemiştim, bu ilkti. Ben Kıbrıs şartlarında böyle doktor görmedim. Bu adada paran varsa seninle ilgileniliyor ama burası çok farklı bir dünya...
"Bu çocukların sevindirilmeye, ilgi ve alakaya ihtiyacı var"
“Ben sadece fitrelerimi verirdim, onun dışında hiç katkı veya destek vermedim, bunu da başıma gelince anladım... Hiç bir çocukla hiçbir hastayla karşılaşmadım, bu hastanenin önünden çok geçtim ama bir gün burada olacağımı hiç düşünmedim. İnsanlar bari özel günlerde çocukları sevindirmeli, bu çocuklar tek bir balondan bile mutluluktan uçtu. Evde olsak o balonun yüzüne bakmazdı. Bu çocukların sevindirilmeye, ilgi ve alakaya ihtiyacı var. Geçen gün müzik korosu geldi, çocuklarımız da onlara eşlik etti, inanılmaz mutlu oldular... Bu tarz aktivitelerin olması çok güzeldir. Biz arada bir dışarıya çıkıyoruz ama onlar oda ve koridor arasında gidip geliyorlar... Haftada üç gün öğretmen geliyor, burada eğitim veriyor, çocuklarımızın havası değişiyor. Bir koridordan çıkıp diğer koridora giderken okula başka bir şehre gider gibi hazırlanıyor... Bu bile onun havasını değiştiriyor”
Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Dilek Birgen: “Gözle görülen bir artış var”
Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Dilek Birgen ise çocuklardaki kanser vakalarının gün be gün arttığını ifade ederek, korunmak için doğru beslenmenin önemine dikkat çekti.
Birgen, şunları söyledi: “Bir kısım hasta Türkiye, bir kısım Rum kesimine gidiyor, bir kısım sevk alıyor o yüzden yıllık çocuk vaka sayısı tutmak çok mümkün olmuyor. Normalde bize yılda 5 ila 7 arası hasta gelirdi, son altı ayda 6 hasta geldi. Yani maalesef gözle görünen bir artış var fakat oranını bilemiyorum... Çok güzel bir onkoloji bölümümüz var, hastalarımız çok mutlu, büyük bir şevkle çalışıyoruz ve kimse Türkiye’ye gitmek istemiyor. Arkadaşları gelip gidiyor, aileleri yanı başlarında, herkes burada mutlu... Şu an sıkıntımız yok, sadece personel eksikliği, bunun dışında bir sıkıntımız yok... Ailelere de mesaj gönderecek olursam, çocuklarının beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini söylemem gerek. Enfeksiyonlardan uzak kalın ve beslenmenize dikkat edin. Her şeyi zamanında tüketin, yapay gıdalardan uzak kalın...”