Çocuklar ve Öğretmenler
Geçtiğimiz haftada iki önemli gün vardı. Hiç kuşku yok ki bunlardan biri ‘24 Kasım Öğretmen Günü’ydü... “5 Ekim mi? 24 Kasım mı?” tartışmaları yaşansa da öğretmeni öne çıkartan her gün anlamlı ve değerlidir düşüncesindeyim. Ancak bu iki tarih arasında pek de fark edilmeyen önemli bir tarih daha var: “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü”
Öğrenciler olmadan öğretmenlerin, öğretmenler olmadan da öğrencilerin herhangi bir anlamı olmayacağına göre aslında bu iki olguyu eşgüdümlü olarak irdelemek gerektiği ortadadır.
“Söz büyüğün” şiarıyla önce öğretmenlerden başlayalım.
Evet, öğretmenler gününü kutladık. Üstelik hem 5 Ekim’de hem de 24 Kasım’da… İyi de nasıl kutladık? Süslü laflarla dolu açıklamalarla, cep telefonlarımıza gelen kısa mesajlarla…
Oysa Eğitim Enternasyonali (EI) tarafından bu yıl için belirlenen tema “Öğretmen Önemlidir, Statüleri Geliştirilmelidir” oldu. Özellikle ülkemiz öğretmenleri için tam yerini bulmuş bir tema... Ne var ki "geliştirilmek şöyle dursun, ülkemizdeki öğretmenlerin mesleki statüleri geriye gittiğinin farkında değil mi?" cümlesi beliriyor zihnimde...
Keşke kutlama mesajı yerine; öğretmenin mesleki statüsünün nasıl yükseltilebileceğine yönelik fikirler, düşünceler, eylem planları, çalışmalar ya da en azından basit önerilerle kutlasaydık şu günleri… Öğretmenler önemlidir ve statüsü yükseltilmelidir. Çünkü o sınıfa girdiğinde ayağa kalktığımız kişidir…
Gelelim öğrencilere…
Ülkemizde çocuklarla ilgili durum, öğretmenlerle ilgili olanlardan çok daha kötü durumdadır. Zaten bu iki olgunun ilişkili olduğunu ve eşgüdümlü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştim.
Her çocuk hem toplumsal mirasın aktarılmasını hem de devamlılığını sağlama gibi önemli bir pozisyonda bulunmaktadır. Bu olgu bir toplumun sahip olduğu en önemli potansiyeldir. Bu nedenledir ki; ülkelerin en önemli zenginlikleri sahip oldukları çocuk ve genç nüfusun ta kendisidir.
Farkında olmasak da ülkemizde çok ciddi anlamda çocuk hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Bir yandan her geçen gün suça itilen çocuklarımız sayısı artarken, diğer yanda da eğitimde, sağlıkta, hukukta ve sosyal yaşamın daha birçok alanında çocukların sahip olduğu haklardan mahrum kalmasına neden olan uygulamalara tanık olmaktayız…
Oysa onlar; kendilerine güvenilmesini ve fikirlerine önem verilmesini istiyor. Onlar adına karar alırken, onlara da danışmasını istiyor… Belki de şunlardan işe başlayabiliriz:
• Eğitim öğretim uygulamalarını öğretmenin mesai zemininde değil, öğrencileri daha çok eğitimle buluşturma üzerinden tartışalım.
• Öğretmenlerin yetiştirilmesi, istihdamı, hizmet içi eğitimi ve yükselmesi için açık, anlaşılır ve çağdaş kuramlara uygun politikalar belirleyelim.
• Öğrencilerin en azından seçmeli derslerde, kendi istedikleri dersleri seçme özgürlüğünü verelim “zorunlu seçmeli” kavramını literatürümüzden kaldıralım.
• Öğrenmenin parmak izi kadar özel olduğunu ve her bir öğrencinin biricik olduğunu bilelim. Sistemimizi ona göre kuralım…
Kısacası hem çocuklarımızı hem de öğretmenlerimizi gelişimini sağlayacak adımlar için düşünmeye başlayalım. Eğitimin bu anlamdaki önemini yıllar önce kabul eden modern toplumlar, eğitim hizmetlerini bu yönde geliştirmeye devam ediyorlar. İşte tam da bu nedenle “modern toplum”, “nitelikli toplum”, “çağdaş toplum” gibi sıfatlarla anılıyorlar… Peki ya biz?
-----------------------------------------------------
Aklınızda Bulunsun
Dünyanın En Eğitimli Ülkeleri
Dünya Ekonomik Formu (The World Economic Forum), dünyanın en eğitimli ülkelerini sıraladı. Ülkedeki bireylerin eğitim kademesi içerisinde kalma süresi, eğitim kalitesi, eğitim faaliyetlerin toplumsal ve sosyal yaşama yansımaları gibi kriterlere göre oluşturulan liste yayımlandı.
Belirlenen kriterlere göre 10 üzerinden puanlar verildi. Hiçbir ülke 10 tam puana ulaşamadı hatta yaklaşamadı bile… Bu durum, %100 eğitimli toplum olmak için daha çok şey yapılması gerektiği olarak yorumlanıyor. İşte listenin ilk 10 sırasında yer alan ülkeler ve puanları:
1. Singapur: 6.3 puan
2. Finlandiya: 6.2 puan
3. Hollanda: 6.1 puan
4. İsviçre: 6.0 puan
5. Belçika: 6.0 puan
6. Danimarka: 5.9 puan
7. Norveç: 5.9 puan
8. ABD: 5.9 puan
9. Avusturalya: 5.9 puan
10. Yeni Zelanda: 5.9 puan
-------------------------------------
Anlayana Gülmece
Mars’a Adam Göndermek
Mars’ta çalışmalar artınca, ülkeler oraya adam göndermek için yoğun bir çaba içine girerler. Ülkemizde de bu konuda bir merkez kurulur ve bu zorlu, hatta belki de ölümcül göreve adam seçmek için bir komisyon kurulur. Görev için bir öğretmen, bir doktor ve bir de siyasetçiden oluşan 3 aday başvurur. Komisyon bu üç adayı sıra ile mülakata alır ve bu zorlu görev karşısındaki taleplerini sorar.
Öğretmen olan ilk aday:
- “Ben, bu görev talibim. Ancak çocuklarımın daha iyi eğitim alması adına bu zorlu görev için 1 milyon TL istiyorum.”
Doktor olan ilk aday:
- “Ben de bu görev için 2 milyon TL istiyorum. 1 milyonu çocuklarımın daha iyi eğitim alması, 1 milyonu da daha iyi sağlık hizmeti alması için…”
Son aday olan siyasetçi:
- “Ben 3 milyon TL istiyorum.” Dedikten sonra yavaşça komisyon üyelerinin birinin kulağına eğilerek;
- "1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, öteki 1 milyonu da öğretmene verir onu Mars’a göndeririz…”